Bir dönem sosyal medyada fenomen olan bir video vardı. Sivas'ta sanayi bölgesindeki tuvaletin yıkılmasının ardından sanayi esnafı tepkisini dile getirmişti. O ne tepkiydi öyle, bir anda Türkiye bu sanayici esnafını konuşmaya başlamıştı.

Sivaslı sanayicinin tuvaletin yıkılmasına gösterdiği tepkileri oradaki meslektaşlarımız tüm Türkiye'ye duyurmuştu. Sinirle söylediği sözler gülmekten milleti kırıp geçirmişti. Ne diyordu sanayici esnafı, “Sanayinin tek tuvaletini de yıktılar. Sanayiye gelen müşteri tuvalet ihtiyacını gideremiyor. Bu millet nereye s.çacak, nereye s.çacaklar?”

Önceki akşam müdavimi olduğum Mevlana Çay Bahçesi'nde arkadaşlarla uzun süre oturduk. Dost sohbeti uzun sürüyor, zaman akıp gidiyor da farkına varılmıyor.

Gözüm en son saate iliştiğinde gece yarısı olmuştu. Hemen kalkalım istedik. Çay bahçesinin yan tarafında bulunan yaklaşık 1 milyon TL bütçe ile Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan tuvalete de uğrayıp hacet gidermek istedik.

İlk yapıldığı sıralarda bir tuvalet için 1 milyon TL harcanır mı? diye eleştirmiştim. Hatta demiştim ki, zamansız para gelmiş herhalde ki, bu parayı en güzel bu şekilde değerlendiririz diye düşünmüşler...

Ama sonrasında böylesi turistik bir ortamda 24 saat hizmet verecek, tüm bakımları ve temizliği büyük bir titizlikle yapılan bir tuvalete ihtiyaç duyulduğunu anladım.

Gelelim meselenin başlıkla uyumlu olan kısmına... Özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde burası adeta uyuşturucu madde bağımlılarının yuvası haline geliyor.

Tuvaletin içerisine kim oldukları, ne oldukları, neci oldukları bilinmeyen birkaç genç giriyor. Normal bir yürüyüş halinde değil, sallana sallana. Tam bir sarhoşluk hali...

Ne içtilerse artık, ayakta durmaya dermanları yok!

Tuvaletin bakımı ve temizliği ile görevli olan şahısla ayak üstü konuştuk. Aman bana dokunmasınlar da ne yaparlarsa yapsınlar havasında... Yakın bir zaman önce gece vardiyasında görevli temizlikçi bir arkadaşı, bu şahıslar veya bu şahıslarla benzer özellikler taşıyan şahıslar tarafından, kendilerine itiraz ettiği için bıçaklanmış.

Allah korusun...

Çevredeki esnaf da bu insanlardan oldukça rahatsız. Güvenlik sıkıntısından bahsediyorlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde sokaktan geçen vatandaşın, Konya'ya dışarıdan gelen yerli ve yabancı turistlerin bu hizmetten faydalanamadığından dem vuruyorlar.

Sonra Konya açısından ciddi bir imaj sorunu doğuyor. Emek emeğe çizdiğimiz, her alanda iyiyiz, hoşuz, güzeliz dediğimiz ve böyle bilindiğimiz imajımız, buradaki manzara ile bir anda alt üst oluveriyor.

Eskiler bilir...Kapu Camii'nin yakınlarındaki alan Çıkrıkçılar İçi olarak adlandırılır. Şimdilerde bir ucunda bisiklet tamircilerinin yoğun olarak bulunduğu, diğer ucunda da kunduracılar, kuruyemişçiler ve ahşap eşya yapanların bulunduğu tarihi Bedesten'in ilk girişinde bulunan tuvalette de benzeri problemler yaşanıyor. Neler anlatıyorlar neler...Ballicisi, gazcısı, tinercisi, hapçısı, otçusu... Bilumum uyuşturucu madde türlerini ve bu uyuşturucu maddelerin insanları ne hale getirdiğini burada görebilirsiniz.

Tabi cesaret edip de içeriye girebilirseniz.

Mesnevi'den:

“Yılanlar zehir saçar, acılar bizi perişan eder ama bal arıları, dağlarda, kovanlarda, ağaçlarda baldan şeker ambarları doldurur.”