1990 yılından önce “Berlin Duvarı” yıkılmadan dünya da aynı şekilde nitelendiriliyordu. “İki Kutuplu” dünyanın vermiş olduğu siyasi gerilirim ile ülke ekonomileri yönlendiriliyordu. Bugün ise ülkemiz aynı şekilde iki kutuplu oldu. İktidarı destekleyenler ve karşıtları olarak ayrıştı.

Son yıllarda özellikle dört yıldır coğrafyamızda müthiş bir gerilim siyaseti ve savaş çığlıkları hâkim. Devletin içindeki çeşitli yapılanmaların verdiği zararlar, çevremizdeki komşu müslüman ülkelerin içinde bulunduğu içler acısı durum doğrudan ülke ekonomisini, istihdamı ve gelişmeyi etkilemekte. Avrupa'nın büyüme hedeflerini sürekli revize etmesi, Rusya'nın Ukrayna nedeniyle batı ile sürekli savaş eşiğinde bulunması, ABD den gelen ekonomik veriler derken doların önü alınamadı ve dolar tırmandı. Bunun yanın da gizli enflasyon dediğimiz gözle görülmeden yükselen fiyatlar, bankalara olan kredi borçları ve son bir yılda iki seçim derken piyasa iyiden iyiye daraltılıyor. Ekonomik verilerimiz yerinde fakat biz kaynaklı olmayan sorunlarla mücadelede doğal olarak zayıf kalıyoruz.

Çevremizde olup biten bütün bu gelişmeler olmaya devam edecek. Bunun içinde bizim iki kutuplu siyasetten vaz geçmemiz gerekiyor. Hatta siyasetin nabzını iyice düşürerek uluslar arası piyasalarda olan değişimlerden en az seviyede etkilenmemiz gerekiyor. Bunu yapmadığımız takdirde ve tam tersi kapitalist güçlerin ekmeğine yağ sürercesine çığlıklar atmak, halka zarar vermekten bir adım öteye geçmez. İktidarıyla muhalefetiyle birlik olmak gerekiyor.

Önümüzde seçimler var ve seçimlere kadar piyasalar diken üstünde tutulacak. Fakat geçen haftaki dalgalanmalarda gördük ki toplumu germe çabaları boşa. Dolar alabileceği en yüksek konumunu aldı faizlerde makro seviyede tutulmaya devam ediliyor. Peki, her şey yolunda mı? Tabi ki de hayır!.. Piyasanın ihtiyacı olan yatırım ve likide azalmış durumda. Yani borsa, dolar gibi kâğıtların hacmi yüksekken piyasada dolaşan esnafı rahatlatacak olan canlı para yok. Hazır bu konuya değinmişken biz nerden aldın vergisi için neyi bekliyoruz? Sayın Cumhurbaşkanı faizle mücadelede en ön safta yer alıyor. Buradan kurmaylarına seslenelim kâğıttan para kazanandan iki katı vergi almaz isek bu iş faiz indirmeyle olmaz. Her neyse piyasalar yeni bir seçimi zor bela kaldırabilecek durumda ama bana sorarsanız hükümet kendi kozlarını kullanarak piyasaya canlılık vermeli. En azından istihdam odaklı yatırımların tekrar teşvik kapsamına alınması sağlanarak uygulamaya konulmalı. Maliye Bakanı da bazı ödenekleri serbest bırakırsa iyi olacaktır.  Ama tekrar edelim en önemlisi bir olmamız. İktidarıyla muhalefetiyle bir olacağız. Bırakın onlar siyaseten çekişsinler biz işimize bakalım.

Unutmayalım bu vatanın bedeli 1913 de Balkanlarda 1915 de Çanakkale de ve adını sayamadığımız binlerce savaşta ödendi. Çanakkale Zaferinin yüzüncü yıl dönümü sebebi ile bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.  Biz hem geleceğimize, hem geçmişimize, hem de ümmete karşı sorumluyuz. Onun için bazı kararları alırken duygusal davranmamızda sakınca yok.