HAYÂSIZLIĞA KARŞI DEVLETE DÜŞEN GÖREV

Cuma Namazını bugün kıldıysanız, ya da kılacaksanız, imam hatip kardeşimizi, okuyacağı hutbeyi iyi dinlemenizi tavsiye ederim. Yok, kılmadıysanız, ya da kılmayacaksanız böyle bir tavsiye boşunadır.

İmam hatip kardeşimiz, hutbeden sonra, minberden inmeden önce anlamıyla birlikte okuduğu Nahl suresinin 90.âyetini ne olur iyi anlayın.

O muhteşem âyette yüce Rabbimiz, hem bizlere, hem bizi yöneten Müslüman idarecilere üç önemli ama yararlı, güzel davranışı emreder, üç kötü olan, çirkin olan, zararlı olan davranışı da yasaklar. Bizleri onlardan sakındırır.

“Şüphesiz Allah, adaleti, iyiliği ve akrabaya (muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emreder, fuhşiyâttan(çirkin utanmazlıklardan), kötülükten ve azgınlıktan da men' eder, kötülüklerden ve zorbalıklardan(azgınlıklardan) sakındırır. İbret alasınız diye size (Allah, böyle) nasihat eder”

Bu muhteşem âyet, her Cuma günü, Cuma Namazı vaktinde, yüzlerce ve binlerce caminin minberinde, binlerce görevli imam ve hatip kardeşimiz tarafından okunur, ilân edilir.

Fakat bu âyette geçen fahşâ kelimesinin, gayri ahlâkî, müstehcen, kötü, çirkin, adî, terbiyesiz, her şeye ve genel beğeni ve edep kurallarına uymadığı için, duyulması ve görülmesi uygun kaçmayan şeyleri kapsadığı bilinmez.

Yine bu kavram çerçevesi içine zina, fuhuş, homoseksüellik, çıplaklık, açıklık, sapıklık, hırsızlık, soygun, içki içme kumar oynama, dilencilik, terbiyesizce konuşma gibi utanmazlık ve ahlâksızlık çeşitlerinin de girdiği hiç akla gelmez.

Akla gelse de bunlarla nasıl mücadele edileceği hiç anlatılmaz. Bu mücadelenin eğitimi için gayret edilmez.

Devlet de bu kardeşlerimize, bu görevleri yaptıkları için maaş verir, para verir.

Yine bu Devlet, kendi halkını iyi yönetmek, huzur ve barış içinde yaşatmak için yasalar hazırlar ve kendi üzerine önemli sorumluluklar yükler:

“Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır” (Anayasa madde:58)

Ama ne hikmetse, yasalarda yer alan bu güzel ifadeler çoğu zaman hayata geçmez. Cehaletten kurtulması beklenen yeni nesil, ilginçtir ki “Okuya okuya cahil, çalışa çalışa fakir” olmaktan bir türlü yakasını kurtaramaz.

Seküler bir topluma dönüşen, dünyevileşen, her gördüğü kötülüğe karşı sadece gözlerini, kulaklarını ve ağzını kapatan, sorumsuz, nemelazımcı bir millet ve bu milletin içinden doğup gelen her şeyi hoş gören bir Devlet yapılanması içinde, kötülükler diz boyu artar.

Kötülükler arttıkça suç işleme oranları artar. Cezalar hafifletilince ya da kaldırılınca, yasalarla polisin, emniyetin eli kolu bağlanınca, yapanın yaptığı yanına kâr kalınca, şer odakları takdir gördükçe, toplumun dengesi bozulur.

Böyle bir topluma ne âyet, ne hadis, ne de yasalar te'sir eder.

Allah korusun, böyle toplumlarda her türlü ahlâksızlık zirve yapar, tavan yapar. Bu ise terörden daha kötü, ayrı bir terörü ortaya çıkarır.

Belki terörle mücadele edebilirsiniz ama utanmazlığın, hayasızlığın ve ahlâksızlığın meydana getirdiği manevî yıkımla çok zor mücadele edersiniz.

Devlet bu konuda samimi olmalı, devleti yönetenler, yasama, yargı ve yürütmeyi elinde tutanlar ciddiyetle bu sorunun üzerine eğilmelidirler.

Toplumdaki bu yozlaşma, bu kokuşma, bu adaletsiz adalet uygulamaları, bu dejenerasyon, bu aymazlık ve bu konudaki rehavet hepimizi korkutmalıdır.

Devlet bu konuda babalığını göstermelidir. Evlâdının yok olmasına, perişan olmasına, bu sebepten ortaya çıkan maddî ve manevî yıkımlara, alacağı acîl tedbirlerle engel olmalıdır.

Her türlü kötülükle, ahlâksızlıkla, hayasızlıkla mücadele için acîl eylem planları hazırlamalıdır.

Fuhuş batağına saplanan, alkol batağına gömülen, zina severler tarafından tuzaklara düşürülen, kumar sebebiyle evini, işini kaybeden, madde bağımlısı, esrar ve eroin bağımlısı olduğu için her türlü ahlâk dışı teklifleri ret edemeyen gençlerimiz için, gözyaşı döken anne ve babalar için, yüreği buruk kardeşler için istiyorum.

Aklâksızlığın, hayasızlığın mağdur ettiği mazlumlar için söylüyorum.

Toplumun huzuru için, ailelerin mutluluğu için, eğitim ve öğretimin öncüsü öğretmenlerimiz için, manevî mimarlarımız olan, din gönüllüsü hocalarımızın anlattıklarının havada kalmaması için, cezaevlerinin içinin boşaltılması için, gerçek adalet için, kısacası insanımız ve insanlık için diliyorum.

Baba görevini yap. Ey Devlet Baba! Düzelt şu bozuk düzeni! Baba ol.

 

                                                 GÜNÜN SÖZÜ

HANGİ VALİ BİRİNE ZULMEDER VE O ZULÜM, BANA ŞİKÂYET OLUNUR DA; BEN O ZULMÜ ORTADAN KALDIRMAZSAM, O KİMSEYE BEN ZULMETMİŞ VE ADALETTEN AYRILMIŞ OLURUM.                                                                                               Hz. Ömer (r.a)