Kadim zamanlardan kalma küflü bir öğretidir: Aşk ayrılıksız; sevda çilesiz olmaz. Seven sevdiğine kavuşsa adı aşk olmaz. Sevdaya tutulan kişi daha işin başında peşinen çileye talip ve sorgusuz sualsiz hazır olmalıdır. Aşka baş koymak bu sebepten en kolayıdır; zira ölüm acısı ayrılık acısının yanında aşığa bal şerbeti hükmünde görünür. 

Edebiyatımızda maşuk; çağırdıkça naz eden, yaklaştıkça uzaklaşan, kovaladıkça kaçan bir rol üstlenir. Aşığına cefa ettikçe değeri bir kat daha artar. Bu da aşığın gözünde sevgiliyi ulaşılmaz yapar. Zavallı sevda bülbülü artık sevgiliye kavuşma hayalini bir kenara bırakır; kirpiğinin ucunu, gamzesini, eteğinin rüzgârını olsun görebilmek için niyaza durur. Bazısı kirpiğinin oklarından can verir, bazısı gamzesinde boğulur; bazısı da Mecnun misali Leyla'nın sokağında gördüğü köpeğe ihsanda bulunur; o nadide beldeye basan ayağına, oraları gören gözüne sürer yüzünü... 

Ayrılık üzerine yazılan birçok doyumsuz şiir divan edebiyatında olsun sonra ki dönemlerde olsun edebiyatçıların belki de en çok üzerinde durduğu temadır. Kaynaklarda binlerce eser mevcuttur. Sözgelimi,

Öyle zaif kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola yetürmek sabâ beni
FUZÛLÎ

Gel, gel ki cümle savm ü salâtın kazası var
Sensiz geçen zemân-ı hayâtın kazası yok
NESÎMÎ

Hep seninçündür benim dünya cefâsın çektiğim
Yoksa ömrüm varı sensiz neylerim dünyâyı ben
BÂKÎ

Bülbülden işit nâliş-i hasret neye derler
RAGIP PAŞA

Biz âleme bir yâr için âh etmeye geldik
Yenişehirli AVNÎ

Su uyur düşman uyur haste-i hicrân uyumaz
ŞEYH GALİB

Bütün bu eserler ve bunlar gibi binlerce beyitte aşığı derde düşürüp söyleten hep ayrılık ve kavuşamamanın verdiği eza ve cefadır. Galiba her seven kavuşmuş olsa edebiyatımız bunca güzel sanatkârdan ve eserden mahrum kalırdı. O zaman rahatlıkla aşka can suyu olan firkattir; çabuk erişilen daima çabuk gözden çıkarılmaya müsaittir. Aşkı aşk yapan sevgilinin ulaşılmazlığıdır. İnsanoğlu tabiatından gelen bir alışkanlıkla elde ettiğinin değil ulaşamadığının peşinde koşar diyebiliriz. 

Divan edebiyatından örnek verdinde neden daha yakın zaman usta şairlerden bir esere bile yer vermedin diyenler için vazgeçilmezler arasından bir örnek:

Makber

Eyvah! Ne yer, ne yâr kaldı, 
Gönlüm dolu ah-u zâr kaldı. 
Şimdi buradaydı, gitti elden, 
Gitti ebede gelip ezelden. 

Abdülhak Hamit Tarhan

Bol şiirli ve edebiyat dolu günler dilerim efendim İyi hafta sonları.