DÜNYANIN İLK GEZİCİ KÜTÜPHANESİ

Abdülkasım İsmail, Miladi takvime göre 938-995 yılları arasında yaşamış İranlı bir veziriazam.

Veziriazam, yani zamanının siyaset adamlarından biri; hem de bugünün başbakanlarına eş bir seviyede.

İlginçtir, Abdülkasım İsmail siyaset dünyasından çok kitap düşkünleri arasında tanınır. Daha ilginci ait olduğu Şark-İslam Dünyası'ndan da çok Garpta, JudeoHıristiyan Dünyası'nda tanınmasıdır.

***

Rivayet odur ki, 10'uncu yüzyılda İran'da hüküm süren Büveyhoğulları Devleti'nin veziriazamı olan Abdul Kasım İsmail, kitaplara çok düşkündür. 117 bin cilt kitap bulunan kütüphanesini nereye giderse yanında götürüyormuş. Şimdi bir katar TIR'la halledilebilecek bu taşıma işi özel eğitimli 400 deve ile çözülüyormuş. İş bununla da bitmiyor kitaplar develer alfabetik olarak sıralanarak vezir emrettiği anda istediği kitap kolayca bulunarak kendisine takdim ediliyormuş.

***

İtiraf edeyim,  ben dünyanın ilk seyyar kütüphanesini oluşturduğu söylenen Abdülkasım İsmail'in adını duyalı birkaç ay olmadı. Erbabı belki biliyormuştur ama kendini kitap ve kütüphane seven biri olarak tanımlayan biri olarak halimden utanç duyduğumu söyleyebilirim.

Böyle bir kişinin varlığını Uruguaylı bir yazarın, Eduardo Galeano'nun Türkçe'ye "Ve Günler Yürümeye Başladı" adlı kitabından öğrenmemeliydim. Kütüphanelerimizin bir yerinde onun adını içeren bir levha bulunmalıydı, hatta bir kütüphanemiz Abdülkasım İsmail'in adını taşımalıydı. Hadi onu da yapamadık, seyyar kütüphanelerimiz var ya, köyleri falan dolaşır, onlardan birinin adını bu Abdülkasım İsmail Gezici Kütüphanesi koymalıydık. Eminim, kırlarda açan yabani bir gül gibi, köylerimizden bir çocuk bu adın peşine düşer, izinden gider ve büyük bir kültür adamı olma yoluna girerdi. Böyle çocuklarımız, daha yakın coğrafyalardan büyük kültür adamlarımız yok anlamında söylemiyorum bunları. Sadece, mazideki malzememizi tanıyalım ve iyi değerlendirelim, oradan çıkarak atiye sıçrayabilelim için önerilerde bulunuyorum.

***

Tabii ki, ben akademik anlamda konunun dışında biriyim. Bu kitapsever olmama rağmen Abdükasım İsmail'i tanımamış olmam ayıbını bir derece mazur gösterebilir. Ancak bizim kütüphanecilik bilim adamlarımızın da benden çok farklı olmamaları ülke olarak ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Türkiye'de kütüphaneciliğin bir bilim olarak yerleşmesinde büyük emekleri olan Prof. Dr. Osman Ersoy'un Türk Kütüphaneciliği Dergisinin 1962'de yayımlanan 11. cildinde yer alan "Gezici Kütüphaneler" adlı yazısında ne yazık ki Abdülkasım İsmail'in adı anılmıyor. Neden? Tabii ki Batılılar henüz anmadıkları için.

Ülkemizde 1964 yılından bu yana "Kütüphaneler Haftası" kutlanır, Mart ayının son pazartesi günüyle başlayan haftada. Öğrencilerde okuma alışkanlığını ve zevkini geliştirmek, kitap sevgisini artırmak, okuyucuların kitaplardan daha çok faydalanmalarını sağlamak ve halkı kütüphanelerin gelişmesi için bilinçlendirmek gibi ulvi hedefleri olan bu etkinliklerde Abdülkasım İsmail'in adı anılır mı? Bilmiyorum, ama hiç sanmam.

***

Kütüphaneler Haftası'nın Konya'da düzenli olarak ve oldukça güzel etkinliklerle kutlandığını biliyorum. Bu yıl belki geç kaldım ama gelecek yıla Gezici Kütüphaneler konusunun işlenmesi ve bu münasebetle Abülkasım İsmail'in anılması hususunu gerçekten güzel programlarla topluma kitabı sevdiren Düzenleme Kurulu'nun dikkatine şimdiden sunuyorum.

***

Bu dünya yapıp ettiklerimizin yankılanıp bize döneceği bir dağdır. (Mevlana)