Ülkemizde Mart ayının ortalarından itibaren başlayan Korona Virüs tedbirleri, Haziran ayından itibaren yavaş yavaş gevşetildi ve Kontrollü Yeni Normal diye tabir edilen bir yaşantıya geçilmiş oldu.

Bu bağlamda Temmuz ayı başından itibaren de düğünler serbest bırakıldı. 3 Temmuz tarihinde yayımlanan “Dikkat! Düğün Pilavı Büyük Tehlike Oluşturabilir” başlıklı yazımda şu ifadelere yer vermiştim:

“Kontrollü hayata geçiş kararları kapsamında dünden itibaren düğünlere de izin verilmiş oldu.

Tabi ki hayat hep kısıtlama içerisinde devam etmez.

Adım adım normal hayata geçiş sağlanmalıdır ve sağlanmaktadır.

Düğünlerin başlaması da normal hayata geçişin bir adımıdır.

Bazı şartlara dikkat ederek düğünler elbette yapılmalıdır. Bu tamam.

Ancak bilhassa Konya’mızda yapılacak düğünlerde bir tehlikeye işaret etmem gerekiyor.

Nedir o tehlike? Konya tabiriyle düğün pilavı…

Korona virüsün yayılmaması için düğünlerde takı töreni yapılması yasaklandı.

Konya’daki düğünlerde geleneksel pilav âdeti, takı töreninden daha büyük bir tehlike oluşturabilir.

Niçin mi?

Şimdi aylardır düğünler yapılamıyordu.

Düğünleri yapılacak olan gençler ve aileleri coşkuyla bugünü beklerken, yakınları ve çevreleri de büyük bir iştahla pilav yemeyi hayal ediyorlardı.

Zira Konyalılar pilava çok düşkünler.

Duydum ki bir düğün sahibi önümüzdeki günlerde yapacağı düğüne 8 bin kişiyi davet etmiş.

8 bin kişi 3 saat içerisinde düğün mekânına yığılacak. Sofralar kurulacak. Bir sofraya 10 kişi yan yana oturacak ve yaklaşık yarım saat boyunca Konya pilavının yemekleri gelip gidecek.

Bu kadarla da bitmiyor. Bir sofra dolusu insan yemek yerken onların çevreleri de ikinci bir 10 kişilik topluluk tarafından sarılacak. Onlar kalkarken aynı anda, bekleyenler oturacak.

Böylece yan yana dizilmiş onlarca sofrada aynı şeyler yaşanacak. Arkasından çaylar ve sohbetler derken, bir anda birkaç bin kişi birbiri ile mesafe falan tanımadan temas içinde olacak.

Davet edilen 8 bin kişinin 5 bininin katıldığını bile düşünsek, bu beş bin kişinin büyük çoğunluğu birbiri ile ilişki içerisinde olmuş olacak.

Bu 5 bin kişinin içinde bir kişide bile pozitif vaka varsa, bu bir kişinin virüsü kaç kişiye bulaştıracağını varın siz hesap edin artık…

Sonuç olarak Konya pilavı âdetinin, yapılması yasaklanan takı merasiminden bile daha tehlikeli olacağını ve virüs tehlikesi devam ettiği müddetçe pilav âdetinin de yasaklanması gerektiğini belirtmek istiyorum.

Beni sorarsanız ben en yakınım bile olsa hiçbir düğüne gitmeme kararı aldım. Düğün sahibi yakınlarım beni böyle kabul etsinler. Düğün hediyemi gönderirim, telefonla tebrik eder, hayırlı olsun dileklerimi iletirim ama düğüne katılmam. Zira orada neler yaşanacağını tahmin edebiliyorum.

Düğünlerle birlikte İnşallah vakalarda benim tahmin ettiğim artış yaşanmaz.”

Uyarı mahiyetindeki bu yazım ne yetkililer tarafından ne de insanımız tarafından maalesef dikkate alınmadı. Geldiğimiz nokta ortada.

Konya o andan itibaren virüsün en çok artış görüldüğü iller arasına girdi ve bu artış hâlâ devam ediyor.

Şu anda Konya, ülke genelinde virüs şampiyonu olmuş durumda. Günlük vaka sayısı ortalama 300 civarında ve hastanelerde yer yok. Yani Konya, Korona Virüs patlaması yaşıyor.

Entübe durumu yoksa yani solunum cihazına bağlanmayı gerektiren bir durumu yoksa hastalar ağır belirtiler gösterse bile hastanelere alınmıyor, ilaçları verilerek evlerine gönderiliyor. 

Özel hastaneler, Covid 19 hastalarını kabul etmiyor. Devlet hastaneleri de dolu olduğu için yeni hastalara yer kalmamış durumda.

İşte böyle sıkıntılı bir anda Konya Şehir Hastanesinin açılacağı haberi geldi.

Konya Şehir Hastanesi Covid 19 hastalarını kabul etmeyecek. Diğer hastalara hizmet verecek. Meram Eğitim Araştırma Hastanesi ise sadece Covid 19 hastalarına bakacak.

Böylece Meram Eğitim Araştırma Hastanesinde Covid hastaları için büyük bir alan açılmış oluyor. Bu Konya için olumlu bir gelişme.

Peki böyle giderse Konya’nın durumu ne olacak?

Düğünler ve pilavlar ara vermeden sürüyor. Tatile gidenler sahillerde iç içe geçmiş durumda. Maske, mesafe hak getire… Bunlar bir süre sonra oradan kaptığı virüslerle şehre dönecekler.

Ayrıca Kurban Bayramı münasebeti ile büyük bir kesim hiç dikkat etmeden ziyaretlerini yaptılar.

Tatil ve Kurban Bayramı ziyaret riski sadece Konya ile sınırlı değil tabi ki. Bütün ülke genelinde aynı durum söz konusu…

Bütün bunları göz önüne alır değerlendirirsek, virüsün yayılması ile vakaların ülke genelinde daha büyük rakamlara ulaşacağı muhakkaktır.

İnsanımız maalesef hâlâ işin ciddiyetinde değil. Bana bir şey olmaz sakat mantığıyla hareket ediyor. Ne kul hakkı dinliyor, ne günah?

Ben buradan bir formül vereyim.

Şayet Konya’da istisnasız herkes tedbirlere tam riayet ederek hareket etse yani maskesini taksa, mesafe kuralına uysa ve el temizliğinde azami dikkati gösterse ve buna 20 gün tam devam etse Konya’da virüs iye bir şey kalmaz.

Aynı şekilde Türkiye genelinde bu kurallara tam uyularak hareket edilse ülkemizde virüs biter.

Bu kadar basit ama maalesef uyan yok. Her şey bizim elimizde…

İstersek 20 günde bu virüs belasından kurtulabiliriz. Ama uygulamada yokuz maalesef.

Buna örnek olarak Ürdün’ü gösterebiliriz. Ürdün’de virüsün başladığı günden bu yana 8 ay içinde görülen toplam vaka sayısı binin altında. Ölüm 3 kişiyle sınırlı. Şu anda da sıfır vaka… Toplum kurallara, tedbirlere tam uyuyor ve devlet dışardan hiçbir şekilde yabancı kabul etmiyor.

Biz bunu yapabilir miyiz? İstersek yaparız.

Bu mümkün mü? Tekrar belirtiyorum. Her şey bizim elimizde.

Peki ümit var mıyız? Maalesef…

Durum şimdi böyle ise ben gelecek günleri düşünemiyorum. Sıcakların en fazla olduğu tatil döneminde virüs patlama yapmışsa, okullar açılınca ve havalar da soğuyunca ne olacak acaba?

Şimdilik aşıdan bir ümit yok. Aşı bulunsa bile Türkiye’ye gelmesi Nisan’ı bulur diyorlar. İlaçtan hiçbir haber yok. O zaman tek ümidimiz virüsün mutasyona uğrayarak ölüm riskini tamamen ortadan kaldırması ve vücutta hiçbir hasar bırakmadan basit bir grip etkisi göstererek yok olması.

Bazı bilim adamları, virüsün sürekli mutasyona uğradığını ama henüz istenilen mutasyonun gerçekleşmediğini belirtiyorlar. Bunun gerçekleşmesinin tek yolu dua, dua, dua…

Unutmayalım yapılacak şey; tedbirleri tam uygulama, dua ve takdire rızadır. Başka da bir şey bilmiyoruz. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.