Geçen hafta annemi hasret yurdundan vuslat yurduna yolcu ettik. O, dünya sürgününü tamamlayarak geçici dünya âleminden baki âleme göç etti.

İnsanın annesi ölünce yaşı ne olursa olsun tutunacağı bir dalı, dayanacağı bir direği, sığınacağı bir kucağı ve bir dua kapısı kalmıyor. Yalnızlığın acısını yüreklerinde hissediyor. Devamlı açık olan dua kapısının kapanmasının hüznünüz yaşıyor.

Annem daha beş yaşında iken babasını, on dört yaşında iken annesini kaybetmiş, hem yetim, hem öksüz büyümüş. Aileden kalan yalnızlık, yoksulluk, fakirlik ve çaresizlikti. Küçük yaşta bir kız çocuğu olarak hayatın acı ve çileleriyle yüzleşti.

Bir yetim ve öksüz olarak akrabalarının himayesi altında ümmi olarak hayata tutundu. Çaresizdi.. Ayakta kalması gerekiyordu.

Ne çocukluğunu ne de gençliğini yaşayabildi.

Evlendikten sonra öksüz kardeşlerini kanatları altına aldı. Yoksulluk onun peşini yine bırakmadı. Dört çocuğunu yetiştirmek için saçını süpürge etti. Canını dişine taktı.

On yıl hasta ve bakıma muhtaç olan babamızın eli ayağı oldu. Bakımını üstlendi.

Babamızın vefatından sonra evlatları ve torunları tek derdi oldu. Onlar için dua etti. Endişe duydu.

Hacca gitmek tek arzusuydu. Beraber hac yapmak nasip oldu. Haccın son günlerinde rahatsızlandı. Elhamdülillah haccı tamamladı. Döndükten sonra bir umre yapmayı arzu ediyordu. Ama, hastalığından dolayı nasip olmadı.

Son bir aydır, öleceğinden bahsederek vasiyetini söylüyordu. Ruhu için hatimler inilmesini, salalar verilmesini, ikramlarda bulunulmasını, sadakalar dağıtılmasını istiyordu.

Yoğun bakımda geçirdiği bir hafta ona işkence gibi geldi.

Yoğun bakım, hastanın taburcu mu ya da tabutla yolculuğa çıkacağı bilinmezliğinin yaşandığı bir yer.

Annemin tek dileği hastane köşelerinde değil de evinin köşesinde ruhunu teslim etmekti.

Elhamdülillah annemin duası kabul oldu. Ele avuca düşmeden, kimseye yük olmadan, köşede yatıp, kapıya baktırmadan vefat etti.

Başında Kur’an-ı Kerim okunurken, aklı başında ruhunu teslim etti.

Allah’ım! Biz annemden razıydık. Sen ona merhamet et, razı olduğun kullarından eyle!

Annemizin ölümü bize değişmez bir gerçeği bir kez daha hatırlattı. Ölümü öldüremeyiz. İnsanoğlu, fanidir. “Az yaşa-çok yaşa akıbet gelir başa.”

Ölümü hatırlayarak diri kalabiliriz.

'' Bize nasihat et ey Allah'ın Resulü '' diyen Hz. Ömer'e (S.A.) hitaben, Peygamberimiz (S.A.V):

'' Öğüt verici olarak ölüm sana yeter, ey Ömer! ''

 Ölümlere ağıt yakmak yerine, ölümlerden öğüt alabilenlerden olma niyazıyla..

Selam ve dua ile..

NOT: Annemiz Zeliha Altuntaş’ın vefatı sebebi ile uzaktan ve yakından taziyeye gelme zahmetinde bulunan, telefonla arayan, mesajla hatırlayan, dualarını ve desteklerini esirgemeyen, acımızı paylaşan tüm güzel dostlarımıza en kalbi şükranlarımızı sunar, Allah razı olsun diyoruz. Allah eksikliklerini vermesin... Haklarınızı helal ediniz...