Şirk, Allah'a eş ve ortak koşmanın ortak adıdır. Müşrik ise, Allah'a eş ve ortak koşan kişiye verilen isimdir.

Şirk, insanların inanç noktasında düşmüş oldukları sapıklıklardandır.

Şirk bazen insanları tanrı yerine koyma, insanları tanrı edinmeye kadar götürebilir.

Aslında insanı Allah sevgisinden uzaklaştıran, insanlara Allah sevgisini unutturan her şey şirk aracı olabilir. Bunlar, anne baba, kardeş, çocuk, eş, kabile, ticaret, mal ve meskenler, makam ve mevki, elde ettiğimiz statüko ve bunlara duyulan aşırı sevgi olarak tezahür edebilir.

Bu sevgi aşırılığı, bazen ömrünü tamamlayıp vefat etmiş, Hakk'a yürümüş bir Peygamber, bir Allah dostu, bir Şeyh, bir Velî, bir Âlim, bir Lider, bir Önder için de gösterilebilir.

Yüce Allah'tan başka varlıkları Allah'a denk tutmak, onları Allah'tan çok sevip, Allah'tan beklememiz gereken yardımı onlardan beklemek ya da Allah'tan korkmamız gerekirken, Allah'tan korkmayıp onlardan korkmak, onlara saygı göstermek bizi şirk bataklığına sürükleyebilir.

Oysa ölçü bellidir. Önce Allah'ı çok sevmek, sonra Peygamberi ve sonra anne baba, Sonra diğer insanlar. Sevdiğimizi de Allah için sevmek, sevgi ve nefrette aşırı gitmemek, “Seninle Cehennem ödüldür bana, sensiz Cennet bile sürgünsayılır” ya da “Sana tapıyorum” gibi ifadelerle ölçüyü kaçırmamak.

Şirk büyük bir zulümdür. Büyük bir haksızlıktır. Şirk Allah'ın özelliklerini, sıfatlarını, vasıflarını ölümlü olan varlıklara isnat ederek, Allah'ın rolünü, Allah'tan çalmaya çalışmaktır.

İstanbul'da Oruç Baba, Zuhurat Baba türbelerde, Konya'da Şemsi Tebrizî Camii, Mevlâna, Tavus Baba, Ateşbâz-ı Velî gibi mekânlarda yapılan yanlışlıkları, işlenen Bid'at ve Hurafeleri gördükçe aklıma şirk konusu geldi ve bunları yazmayı düşündüm.

İstanbul Türbelerinde, çocuğu olmayan, çocuk arzusuyla yanıp tutuşan gelinlerin, kadınların türbede yatan ölünün sandukası etrafında dönerek, bir şekilde tavaf ederek “Al sana bir göbek, ver bana bir bebek” diyerek bebek istemelerine ne demeli?

Ya bazı başı açık kadınlarımızın Camii ve türbeye girerken başlarını örtüp, cami ve türbeden çıkarken başlarını açmalarını nasıl yorumlamalı?

Bu şekilde talepte bulunanlar, bu şekilde davrananlar, belki o kabirde yatan zatın ruhunu da incitmiş oluyorlar.

Bunlar Allah'tan başka bir varlıktan yardım istenilmeyeceğini, Allah'tan başka bir varlıktan korkulmayacağını veya saygı gösterilmeyeceğini bilmiyorlar mı?

Bunun gibi türbelere mum yakmak, çaput bağlamak, tuz koymak, para atmak, taş yapıştırıp dilekte bulunmak, mezarlık kenarlarında “Adak Horozu” kesip, “Taze Yasin” satmanın esprisi nedir? Bütün bunların dindeki yeri nedir?

Kitap ve Sünnette bunların yeri var mıdır?

Kur'an, Bakara Suresi 165. Ayette “ Bazı insanlar, Allah'tan başkalarını O'na denk tanrılar edinirler; onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördüklerinde anlayacakları gibi, bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve O'nun azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi”  buyurarak Allah'ı her şeyden daha çok sevmemiz gerektiğine işaret eder.

Evet, şirk Allah'ın asla affetmeyeceği büyük günahlardan bir tanesidir.

Evet, sevgisiz de olmaz. İnsan sevmek ve sevilmek de ister. İnsanı yaşatan sevgidir.

Eğer insan Allah'ın yaratmış olduğu bir varlığı Allah'tan çok severse veya içindeki insana, mala, eşyaya veya paraya olan sevgiyi Allah'a denk ve eşit tutarsa, yani iki sevgide eşitlik ve denklik olursa, Allah'a şirk koşmuş olur.

Bu da tevhîd inanışına gerçek imana zarar verir. Onun için doğuştan gelmeyen şirkin, doğuştan gelen inanç ve sevginin yerini alması affedilmez bir davranıştır. Günahtır.

Şirke, gösteriş ve riyâya bulaşmamış bir Ramazan İklimi temennisi ile.

Selâm ve dua.

GÜNÜN SÖZÜ

HAYATIMIZ KARAKTERİMİZİN DEĞİL, KARAKTERİMİZ HAYATIMIZIN MAHSULÜDÜR.

                                                                                                             Peyami Safa