Meclis'imiz boşanmanın nedenlerini araştıracakmış. Bunun için bir komisyon kuruldu ve Meclis'in bu kararı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Konu ile ilgili olarak not aldığım haberin kısaltılmışı aşağıdadır:

“Boşanma oranları evlilik oranını katlayınca Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu

TÜİK'in son araştırmasına göre 2014 yılında boşanan çiftlerin sayısı önceki yıla göre yüzde 4.5, yeni evlenenlerin sayısı ise yüzde 0.1 arttı. Bu durumu tespit eden Türkiye Büyük Millet Meclisi de son yıllarda artan boşanma oranlarını araştırmak için Meclis komisyon kurdu.

Aile bütünlüğünü olumsuz etkileyen unsurlar ile boşanma olaylarının araştırılması ve aile kurumunun güçlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması komisyonu kurulması kararı Resmi Gazete'de yayımlandı.” (Can Mumay'ın haberi. Hürriyet  16.12.2015)

Haber kısaca böyle! Boşanmaların nedeni biliniyor. En sıradan insandan, okumuşuna kadar; mevki makamı olan da biliyor, köydeki insanımız da şehirdeki insanımız da biliyor. Bunun için zaman harcamaya hiç gerek yok. Nasıl çare buluruz bunun için çok acele adım atılmalı. Halen devam eden boşanma davaları sürüncemede bırakılıp, bir barışma ortamı sağlanır mı, ilk önce böyle bir adım atılmalı. Özellikle maddi nedene dayalı ya da basit konular nedeniyle açılan davalar sulh ile kapatılabilir.

“Ailenin Çilesi: Boşanma” Ordinaryüs Profesör Doktor Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun yazdığı kitabının adıdır. Belki de alanında yazılmış ilk kitaptır. Boşanmaların az yaşandığı bir dönemde yazıldı bu kitap. Şimdi boşanmak marifetten(!) sayılıyor. Eşler birbirlerinin canlarını yakıyorlar, çocuklarını da sevgisiz, bakımsız bırakıp, ağlatıp inim inim inletiyorlar. Yazık ve günah!.. 

Okuyalım, düşünelim, sevelim, vicdanımızı gözden geçirelim. 

Yeni Akit Gazetesi'nin yayımladığı (11.12.2015) bir evlilik dosyasından kısaltarak aşağıya aldığım 10 maddelik ders ve nasihat niteliğindeki ara başlıkları okuyalım. Her bir madde uzun uzun açıklanmış, dileyen bu konuyu internetten bulup anılan gazeteden okuyabilir.  “!  “Evliliklerinde huzur ve mutluluğu bulan Müslüman çiftlerin 10 alışkanlığını aşağıda sıraladık:

1- Birbirlerini Allah rızası için severler. 

2. Birbirlerine minnettardırlar.

3. Onlar birbirlerine en iyi arkadaşlarıymış gibi davranırlar.

4- Onlar birbirlerinin temel ihtiyaçlarına her zaman öncelik verirler.

5. Birbirlerinin gözlerinde huzur bulurlar.

6. Mutlu Müslüman çiftler birbirlerinin gelişmesine katkıda bulunurlar.

7. Birbirlerine ne olursa olsun zaman ayırırlar.

8. Onlar gerçek düşmanları olan ego, nazar ve şeytanla savaşırlar.

9. Birbirlerinin sıkıntılarını hissederler.  10. Tartışmalarını Allah'ın (cc) izlediğinin bilincindeler.

Hiçbir evlilik yoktur ki tartışma, fikir ayrılığı olmasın. Önemli olan bu tartışmalarda nasıl bir yol izlendiğidir, çünkü bu bir evliliğin ne kadar sağlıklı ilişkiler üzerine kurulduğunu gösterir. Evlilikte tartışmaları yönetmede ve önlemede yapılması gereken en önemli şey Allah (Subhanahu ve Teâlâ)'nın bizim her hareketimizi izlediğini, her bir kelimemizi duyduğunu düşünerek hareket etmektir.”

Gazetemiz Konya Yenigün yazarlarından her birimize örnek olacak iki kıymetli insanın yazısından örnek vereceğim.  Önce kıymetli yazarımız Anuş Gökçe'nin yazdıklarını okuyalım: “!Eşim ve ben, yanında ne kadar parası olduğunu sorar, üstünü tamamlar; onları mutlu bir şekilde, kitapları ellerinde evlerine dönmelerinin kıvancını yaşardık”  Bir Hanımefendinin insanları sevindirmesi, bunu eşiyle başarması ne kadar güzel. Her birimize örnek olsun!..

“! Ben mümkün mertebe işten arta kalan zamanlarımı kitap fuarında geçirirdim. Burada TYB Konya Şubesinin de bir standı olur, yazarların yeni çıkmış kitaplarını ilk burada görür ve sahiplerine imzalamak imkânı bulurdum. Buraya gelen yazarlarla da sohbet eder kendimizi, fikrimizi geliştirirdik.  Stantları gezen ziyaretçilerden en çok hoşuma giden gençlerin kitaplara olan ilgileridir. Her gencin elinde birkaç kitap görmek bizleri de mutlu ediyordu. Bazen heyecanla biri gelir, kitapları inceler, fiyatını sorar, parası çıkışmadığı için “sonra gelir alırım” diyerek gitmeye yeltenir. Biz bu kişilerin ne kadar istekli olduğunu az çok tahmin ederiz. Eşim ve ben yanında ne kadar parası olduğunu sorar, üstünü tamamlar, onları mutlu bir şekilde kitapları ellerinde evlerine dönmelerinin kıvancını yaşardık.” (Konya Yenigün Gazetesi. Anuş Gökce'nin “Kitap Fuarı” başlıklı yazısından. 09.12.2015)

Kıymetli yazarımız Sadık Gökce Beyefendi ne diyor: “!Mesela ben ve eşim Anuş Gökçe, Yenigün Gazetesi'nde “Kültür Sanat Sayfası” hazırlıyoruz.”  Bir eşin; “ben ve eşim” demesinden daha güzel ne olabilir, ey sevgili eşler; kıymetli anneler, babalar!..

 “! Mesela ben ve eşim Anuş Gökce Yenigün Gazetesinde haftalık olarak Kültür Sanat sayfası hazırlıyoruz. Geçen hafta 88. Haftayı geride bıraktık. İki yıldır bu köşeden Şeb-i Arus Programının bize ulaşmadığını ve bir davetiyenin dahi bize çok görüldüğünü yazıyorum. Ancak kimsenin umurunda olmuyor. Sanıyorum Kültür Sanat Sayfası hazırlamanın ne anlama geldiği bilinmiyor. Gazetenin adına gönderilen davetiyelerle işin bittiği sanılıyor. Sayfayı hazırlayan insanlarla muhatap olunmaktan kaçınılıyor. Sanırım kendilerince bunun bir sebebi vardır.” (Konya Yenigün Gazetesi. Sadık Gökce'nin “Mevlana Haftası Sönük Geçiyor” başlıklı yazısından. 14.12.2015)

Rahmetli Sakıp Sabancı da böyleydi. Televizyona ne zaman çıksa eşini çok sevdiğini söylerdi, över de överdi! Eşi ile beraber olduklarında da bunu yapardı ve televizyonda onları izleyen bizler, bu mutluluğu yaşarmış gibi sevinirdik. Türkan Hanımefendi de bu övgüleri mahcubiyet yüklü bir memnuniyetle karşılardı. 

Sakıp Sabancı, evlatlarını, kardeşlerini; kısacası ailesini  çok severdi. “Benim kızım güzeldir, benim kızım çalışkandır, benim kızım başarılıdır, benim kızım akıllıdır!” diye sıraladığı onurlandırıcı sözlerini hiç unutmadım. İçinde sevgi olan her emek de başarı, huzur ve zenginlikle taçlanır. Ne yazık ki dağ gibi kardeşi Özdemir Sabancı'ya, Gülgün Hasefe'ye ve Haluk Görgün'e; o büyük sevgi ve emeğe kıydılar. Allah rahmet eylesin, onları da anmış olduk. Boşanmak çiledir; bu kötü gidişe “dur” demek lazım.

Selam, sevgi ve hürmetlerimle efendim!