Ölü bir insanın sesinden umudu dinlemek, irademi diri tutuyor…

Bundan 58 yıl önce bir insanın hayallerini süsleyen umutlar, bugün bizim için anlamını kaybeden kavramlara dönüştü. O zaman insanlar bu değerlerin arayışı içindeyken, biz bugünlere taşıyamadığımız menkullerin; öze dönüşünü savunur hale geldik. Bir zamanlar insanların özgürlüklerinden vazgeçerek hakkını aradığı hayatın anlamını ne çabuk yitirdik? Martin Luther King “Bir Hayalim Var” diyerek karşı gelirken esarete, bizler ne çabuk vazgeçtik hayallerimizden…

Gelin “Benim bir hayalim var!” diye başladığı konuşmasında neleri arzuluyordu hatırlayalım:

Gün gelecek, bu ulus ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak.

Evet, gün geldi hür irademizle seçtiğimiz inancımızı; inandığımız gibi yaşayarak değil, yaşadığımız gibi inanarak hayatımıza uyarladık…

Gün gelecek, kölelerin evlâtlarıyla köle sahiplerinin evlâtları, kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar.

Evet, artık soframız aynı ama kardeş kim, düşman kim belli değil. Üstelik kimsenin kölesi de değiliz. Nefsimizin arsız köleliği hâkim yeryüzüne…

Gün gelecek, adaletsizliğin ve baskıların sıcağıyla bunalıp çölleşmiş olan eyaletler, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek.

Evet, artık adalet diye özgürce bağırabiliyoruz ama onu savunabilecek bir mahkeme kurulmadı gönüllerde…

Gün gelecek, dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.

Evet, ırkçılık artık insanlık suçu haline geldi. Fakat benizler, değer gören karakterlere sahip değil…

Gün gelecek, bütün vadiler yükselip bütün tepeler ve dağlar alçalacak, engebeli yerler düzlük yapılıp, girintilerle çıkıntılar düzleşecek ve Allah’ın şanı yeryüzüne inecek, bütün canlar hep birlikte görecek onu.

İşte o gün geldiğinde her şey için çok geç olacak! İnsanlık tarihinin dinmeyen hasreti: adalet, özgürlük ve kardeşlik arayışı son bulacak…

Hepinizin bir hayali var eminim ama hayallerini insanlığın geleceği için kuranlara hepimizin borcu var unutmayalım. Martin Luther King’in sarf ettiği şu iki önemli sözü bile düstur edinsek kendimize, geleceğimizi kurtarmak için umutlar yeşertiriz gönüllerde.

“Yaşamımız önem verdiğimiz olaylara karşı sessiz kaldığımız gün son bulmaya başlar.”

İlk kim sustuysa namus bekçilerine, ilk kim yuttuysa haksızlığı, ilk kim sakladıysa gerçekleri; işte o zamandı sonumuzu yazan kaderin başlangıcı…

“Herhangi bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalet için bir tehdittir.”

Adaletin temelini derinden sarsan kural tanımazlara göz yumduğumuz sürece, sağlanamayan her adaletin vebali ayağımıza dolanacak.

Adaleti sağladığımız gün dünya güzelleşecek. Biliyoruz ki; yitirilen her değerde geçmişe duyduğumuz özlemler saklı…