Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetlerinde bu hafta Kahramanmaraş merkezli deprem ve deprem sebepleri ile imkânsızlıklarına rağmen Arjantin’e giden Kayserili Dursun oğlu Deli Ahmet konuşuldu.

İl Halk Kütüphanesi Salonundaki programın ilk bölümünde Mustafa Büyüktemiz, Mustafa Kocaer ve hafta başında meydana gelen depremi Islahiye’de yaşadıktan sonra ailesiyle Konya’ya gelerek Küçüktemiz’e misafir olan Dr. İlker Dur deprem konusunu anlattı. Depremi hissettikleri anda evin içinde korunma pozisyonu alarak beklediklerini, sarsıntıların ardından yıkıntı sesleri duyduklarını anlatan Dur “Dışarıya nasıl çıktığımızı hatırlamıyorum. Devrilen eşyaların arasından arabanın yedek anahtarını ve gözlüğümü bularak aşağı indik. Ben kapı sıkışmasından korkmuştum ama bizde olmadı. Fakat alt kattaki komşularımızın çoğunda kapı sıkışması sorunu vardı” dedi.

Önce hastaneye gitmek istediklerini ama yolların yarılmış olması nedeniyle bir türlü güzergâh bulamadıklarını anlatan Dur, “Bütün yollar patlamış, asfaltın keskin uçları birçok aracın lastiğinde yarılmalara yol açmıştı. Bazıları gece vakti yarıkları fark edemeyip uçmuştu” diye devam etti. Hatay’a giriş ve çıkış yollarının neredeyse tamamının kullanılamaz hale geldiğini gördüklerini kaydeden Dur, “Belen yolu dağlıktır ama orada da heyelan riski vardı. Neyse ki yol açıktı ve Hatay’ı bu güzergâhı takip ederek terk ettik. Deprem bölgesinde şunu net olarak gördük; elektrik olmadan neredeyse hiçbir şey yapılamıyor” diyerek sözlerini tamamladı.

Mustafa Küçüktemiz de konuşmasında Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde depremle ilgili eğitim de aldıklarını anlatarak, “Türkiye’nin Yunanistan’a kadar uzayan Kuzey Anadolu ve Lübnan’a kadar giden Güney Anadolu olmak üzere iki büyük fay hattı var. Yeryüzünde bilinen deprem tarihi de 4 bin yıl öncesine kadar” dedi.

Kahramanmaraş depreminden 370 kilometrelik hattın etkilendiğini anlatan Küçüktemiz, “Yaşadığımız bu deprem, bugüne kadar görülen en uzun deprem hattıdır. Depremin en önemli çaresi de doğayla barışık yaşamak, onun şartlarına göre gereken tedbir ve düzeni almaktır. Mesela denizler, deniz olmaktan çıkararak kendisinden aldığınız kısımları zaman içerisinde sizden geri alıyor” diyerek sözlerini tamamladı.

Beraberinde getirdiği strafor ve karton kutularla deprem hareketliliğini örneklendiren üçüncü konuşmacı Mustafa Kocaer ise, “İnşaatta benim üç E kuralım vardır. Bunlar Emniyet, Ekonomi ve Estetiktir. Şırnak’ta hissettiğim Erciş merkezli depremden sonra gittiğim Van’da tanıştığımız bir hocamız da bu üç E’ye ek olarak (Bir de Ehlâk lazım) demişti. Bunlar depremin yıkım etkisini azaltacak unsurlardır” dedi.

Denizlerin altındaki kara parçalarındaki hareketliğe de işaret eden Kocaer yılda santimetre boyunda hareketleri görülen kıtanın deniz altındaki ucu diğer kara parçasının altına doğru girerek yukarı doğru bir itme gücü oluşturuyor. Bu da sarsıntı ve kırılmalara yol açıyor” diyerek konuşmasını tamamladı.

TÜRKİYE BİYOGRAFİ HAZİNESİDİR

Günün son konuşmacısı Mustafa Sinan Ümit de yazar Abdullah Ayata’nın kaleme aldığı Keşke O Deli Ben Olsaydım adlı romanda anlatılan Kayserili Dursun oğlu Deli Ahmet’in hayatından kısa örnekler verdi. Maceraperestçe bir davranışla Mersin limanında kömür atma şartıyla kaptan tarafından gemiye alınan Deli Ahmet’in gittiği Amerika’da bir süre kaldıktan sonra Arjantin’e geçtiğini kaydeden Ümit, “Yarı aç yarı tok, hamallık yaparak geçinirken; okuma yazması olmayan deli Ahmet, aralarındaki tek mürekkep yalamış olan Ferit Bey’e Allah’a ithafen bir mektup yazdırıp tepesine çıktığı büyükçe bir ağaçtan boşluğa bırakmış. O gece rüyasında annesi yerini tarif ettiği dükkândan sonu 07 ile biten piyango biletini satın almasını söylemiş. O da kasaptan 5 dolar bilet ve 3 dolara valiz parasını borç alarak bileti almış. Ve büyük ikramiye o bilete çıkmış” dedi.

Deli Ahmet’in Arjantin’e gelen Celal Bayar ile tanışmasını da anlatan Ümit, “Arjantin’i ziyaret eden Bayar’ın otel ücretini habersizce Deli Ahmet ödemiş. Burada görüşüp tanışmışlar. Daha sonra yanında 200 bin dolar ile Türkiye’ye dönmüş ve Bayar’ı ziyaret ederek bu parayı Türk Ordusu ile Hilali Ahmer’e bağışlayıp köyünde çobanlık yapmış. Kayseri’ye ilk yatırımı planlayan Bayar’da onu köyünden getirtip Sümerbank inşaatına bekçi yapmış, oradan emekli olmuş” diye konuştu.

Program, umre ziyaretinden dönen Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü’nün hurma ve zemzem ikramıyla sona erdi.

HABER MERKEZİ

Editör: TE Bilişim