Memleketi Akören hakkında yaptığı araştırma ve yazdığı yazı dizisiyle bilinen Araştırmacı Yazar Muzaffer Tulukcu, kültür alanında yaptığı çalışmalarıyla ilgili konuştu. Uzun yıllar spor alanında da çalışmalara imza atan Tulukcu, spor camiası hakkında da yazı dizileri hazırlayarak bu alanda da katkı sundu. Tulukcu, spor ve Akören’le ilgili yazdıklarını ‘ahde vefa’ olarak nitelendirdiğini söylüyor.

EĞİTİM ENSTİTÜSÜ MEZUNU OLMASINA RAĞMEN ÖĞRETMENLİK YAPMADI

1955 doğumlu, Akörenli Araştırmacı Yazar Muzaffer Tulukcu, Eğitim Enstitüsü Matematik bölümünü tamamlamasına rağmen hiç öğretmenlik yapmadığını söylüyor. Eğitimi sonrası Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün farklı departmanlarında çalışmaya başlayan Tulukcu, 2001 yılına kadar buradaki çalışmalarına devam ederek emekli oluyor. Bu çalışmaların 14 yılının atletizm antrenörlüğüyle geçtiğini aktaran Tulukcu, yaklaşık 13 yıl da şube müdürü olarak görevini ifa etmesinin ardından emekli olduğunu aktarıyor.

ÖNCE DERGİ DAHA SONRA KİTAP…

Emekliliğinin ardından kendisini yazmaya adayan ve araştırmacılık yönünü daha fazla geliştiren Tulukcu, bu kapsamda 8 yıl Akören’le ilgili Konya Akören Dergisi ismiyle 46 sayılık dergi çıkardığını ifade etti. Bu vesileyle memleketini daha fazla tanıma fırsatı bulduğunu belirten Tulukcu, yazılarındaki içerikler hakkında daha fazla bilgi sahibi olarak bir kitap çıkarma hayaliyle araştırmalar yaptığının altını çizdi.

Eğitime ve yardıma  adanmış iki ömür
Eğitime ve yardıma adanmış iki ömür
İçeriği Görüntüle

‘MERAKIM SPOR VE TARİH’

Kitabın içeriğiyle ilgili 3-4 aylık bir çalışmanın daha varlığından bahseden Tulukcu, Akören ile ilgili yaptığı araştırmaların en önemli alt başlığının ise Akören’in savaş şehitleri olduğunu belirtti. Soyadı kanunu öncesinde yaşanan bu savaşlarda vefat eden kişilerin mezar taşlarında kendi isimleri ve babalarının isimleri yer alması dolayısıyla şu anda yaşayan çoğu neslin -varsa bile- şehit akrabalarını bilmediğine işaret eden Tulukcu, “O yıllarda henüz soyadı kanunu olmadığı için mezarlıklarda kişilerin babasının adı ve kendi adı yer alıyor ve toplumun çoğunluğu da bunu bilmiyor, özellikle yeni nesil! Yazılarım genellikle Akören’le ilgili, zaman zaman da sporla ilgili. Örneğin Konya Yenigün Gazetesinde yayınlanan Atletizm Tarihi’ni, daha önce ise Konya’nın akraba sporcularımı yazdım. Benim merakım, spor ve tarih! Tarih araştırmalarına da memleketim Akören’den başladım.” diye konuştu.

GEÇMİŞ İLE BUGÜN ARASINDAKİ KOPUK BAĞI TEKRAR ÖRÜYOR!

Özellikle tarihi yazıların çokça araştırılması gerekliliği dolayısıyla Akören tarihini yazarken faydalandığı kaynaklardan bahseden Tulukcu, Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nde (HİSDER) tarihi alanda donanımlı akademisyenlerin yer aldığı ilmî sohbetlerden yola çıktığını ifade etti. 2012 yılında kendisinin de kuruluşunda bulunduğu HİSDER çatısı altında Prof. Dr. Caner Arabacı’nın anlattıkları başta olmak üzere tarihçilerin anlatımları ve Akörenli halkla verdiği bilgileri harmanlayan Tulukcu, geçmişle bugün arasındaki kopuk bağı adeta yeniden örüyor! 

ŞEHRİN DÖRDÜNCÜ ŞEHİTLİK ABİDESİ AKÖREN’E YAPILACAK

Soyadı Kanunu öncesi şehit olan kişilerin soy isimlerinin olmaması dolayısıyla günümüz insanlarının, kendi atalarından -varsa- şehit olanları bile bilmediğine dikkat çeken Tulukcu, bu nedenle memleketi Akören’in tarihini yazdığı yazı dizisine ‘Akören’in Şehitleri’ni de ekledi. Bu kapsamda araştırmalar neticelendiğinde Akören’e Konya’nın dördüncü şehitlik abidesini de yaptırmak istediğini dile getiren Tulukcu, “Örneğin İstiklal Harbi Savaşı öncesi şehitlerinin yalnızca babasının adı ve kendi adı varmış; doğum tarihi ve şehitlik tarihi anne baba adı gibi konularda bile eksiklikler var. Dolayısıyla 1934 soyadı kanunu sonrası eski ile ilgili büyük bir kopukluk olmuş. Örneğin bir dedenin 3 torunu da farklı soyadı almış, bu sebeple kendi akrabasından şehit olanları bile bilmeyenler var. Cihanbeyli Böğrüdelik ve Derebucak’taki şehitlik abilerinden sonra Konya’ya üçüncü şehitlik abidesini de Akören’e kazandırmak istiyoruz. Bizim geleneğimizde köye gidildiği zaman mezarlığa da gidilip rahmet okunur. Oraya gidince şehitliği görsün ve kendi sülalesinden şehit olup olmadığını öğrensin, detaylarını da büyüklerinden öğrensin istiyoruz, kıymeti anlaşılsın diye.” şeklinde bilgi verdi.

HER HAFTA FARKLI BİR İLİM!

Dernek faaliyetleri hakkında da bilgi veren Tulukcu, aynı zamanda kurucu başkanlığını üstlendiği HİSDER’de haftanın bir günü devam eden sohbetler hakkında konuştu. Tulukcu, “Yazın 3 aylık ara haricinde pazartesi günleri ve genellikle tarih ağırlıklı ancak dini, siyasi ya da ilmi konuların da yer aldığı sohbetler gerçekleştiriyoruz. Bilge insanların da yer aldığı 40 kişilik bir grupla haftada bir gün ders dinliyoruz, bir şeyler öğreniyoruz. Kitap yazmama vesile olan da HİSDER’de anlattıklarından etkilenerek araştırmaya yöneldiğim Prof. Dr. Caner Arabacı hocamdır. Farklı bir dernekte bulunmuyorum, yalnızca geçmiş yıllarda Akörenliler’in bulunduğu bir dernekte bulundum.” şeklinde konuştu.

Muhabir: HACER CEYLAN ZAMAN