Dün sabah saatlerinde yine yeni bir uçak düşmesi olayı ile karşı karşıya kaldık...
'Yine ve yeni'kelimelerini özellikle kullanıyorum. Çünkü daha önce de benzer vakalara sıklıkla rastlamıştık.
Çok değil bundan birkaç yıl önce bir savaş uçağımız eğitim tatbikatı için Konya 3. Ana Jet Üssü'nden havalanmış ve Adana Yolu üzerinde bulunan Karakaya Mahallesi yakınlarında yere çakılmıştı. 2 pilotumuzun şehit düştüğü bir kazaydı bu.
Benzer bir kaza da yakın zamanda Ankara Yolu üzerinde meydana gelmişti. Türk Yıldızları'na ait olan bir akrobasi uçağı TÜMOSAN'ın arsasına düşmüştü. Pilot Ümit Özer'i de bu kazada kaybetmiştik.
Araştırdık...
Son 14 yıl içerisinde sadece Konya'da askeriyeye ait çeşitli marka ve modellerdeki 7 uçak düşmüş. Uçakların düşmesi sonucu ise 9'u pilot olmak üzere 11 askeri personel hayatını kaybetmiş. 4 kişi ise yaralı olarak kurtulmayı başarmış...
Anadolu'da 'bir yiğit 40 yılda yetişir' diye bir tabir vardır. 40 yıllık uğraş sonucu yetişen yiğitleri bir elim kaza ile kaybedebiliyoruz.
Akıllara pek çok soru ve şüphe düşüyor.
Olamaz diyoruz. Duyduğumuz zaman kulaklarımıza inanamıyoruz. Tatbikat için kalkan uçaklar nasıl olur da düşer?
Biz, hava kuvvetlerimizin gücüyle her zaman övündük ve övünüyoruz. Bizim akrobasi timimiz dünyada parmakla gösterilir. Eşi ve benzeri olmayan bir tim. Dosta güven, düşmana koru verir.
Ama sormadan da edemiyoruz...
Neden son 14 yılda sadece Konya'da 7 tane uçağımız düştü?
Uçakları uçurmayı mı bilmiyoruz?
Yoksa uçaklarımız çok mu eski?
Hareket kabiliyetleri mi sınırlı?
Artık bazı işlevlerini yerine getiremiyorlar mı?
Kazaya ve kadere inanırız ama sorgulamadan da edemiyoruz. 'Neden düşüyoruz?' sorusu beyinlerimizi kemirirken, yetkili bir ağızdan etkili bir açıklamayı da bu ülkenin bireyleri olarak, en doğal hakkımız olarak bekliyoruz...
Bir pilotun yetişmesi öyle kolay değil. Daha önce Türk Yıldızları ile birebir görüşüp, pilot olabilmek için nasıl bir imtihandan geçtiklerini kendilerinden dinlemiştik.
Pilot kolay yetişmiyor. Hele ki askeri pilot yetişecekse yıllarca bu işin eğitimini alması gerekiyor.
Pilotu olmadığı için uçamayan uçaklarımız bile var(!)
Son zamanlarda uçakların modernize edildiğiyle alakalı haberleri sıklıkla duyduk. Ancak görünen o ki, uçakları modernize etmeyi bir kenara bırakıp tamamını revize etmemiz, yenilememiz gerekiyor.
F-4 tipi uçaklarımızın en eskisi 1978, en yenisi 1987 modelmiş. Her ne kadar modernize etsek de eski yine eskidir. Yazılım ve donanım sistemlerini tamamen yenilemiş olsak bile yetmiyor demek. Demirin de bir ömrü var, görünen o ki bu ömür dolmuş.
Bir ateş çemberinin ortasında kalan bu Anadolu topraklarını koruyabilmek, bu topraklarda ebediyen var olabilmek için her alanda güçlü olmak ve gücümüzü dönemin şartlarına entegre etmek zorunda olduğumuzu bu olaylarla bir defa daha anladık. (Ya da artık anlamak zorundayız.)
Mesnevi'den:
(Ey Allahım!) kötü kazaları üstümüzden esirge; bizi sana razı olan kardeşlerden ayırma!