SÖZLERİ İSTEYEN VE ANLAYANA SÖYLE
Gençlik; çatısı yüksek, köşe direkleri sağlam tamir görmemiş, payanda vurulmamış, görkemli ve bakımlı bir ev gibidir. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.401-403)
Bir insanın gençken, güçlü, kuvvetli ve sıhhatli iken yaptığı ibadet başkadır. Gençlik çağı yeni bağ gibidir bol bol meyvalar yetişir. Beden taze, iştah çeşmeleri gürül gürül ve coşkun akarak onu kuvvetle yeşertir. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.401-403)
İhtiyarlık halkası boynuna geçince vücut çorak toprak gibi gevşer, dökülür. Çorak yerde hoş bitkiler yetişir mi? İhtiyarda kuvvet ve istek suyu kesilir. Kendine de başkalarına da faydasız hale gelir. Kaşları kuskun gibi aşağı düşer, gözler rutubetlenip kararır. Yüzü kertenkele sırtı gibi buruşur, dişleri dökülüp sözleri anlaşılmaz olur, hiçbir şeyden tat almaz olur. Hazırlıkta günü gecikmiş et yığını haline gelen beden kütlenmiş, yol uzun ve uzak, tezgâh harap ve düzen bozulmuştur. Kötü huyların kökü sağlamlaşmış söküp atmağa kuvvet kalmamıştır. (Gençlikle, ihtiyarlık bu derece farklı olunca ondaki iş, iyilik ve ibadet de haliyle farklıdır.) (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.402-403)
Hazret-i Ebubekir, Muhammed Mustafa'nın hoş kokusunu alınca bu yüz yalancı değildir diyerek müslüman oldu. Ebu Cehil, Peygamberin parmağının işareti ile ayı ikiye ayırma şakk-ı kamer mucizesini gördüğü halde peygamberliğini kabul etmedi. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.610-670)
İlahi aşk derdi olmayan cahile, gerçeği ne kadar gösterseler görmez. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.610-670)
Gönül aynası saf, tertemiz olmayan, sathındaki aksin çirkin veya güzelliğini fark edemez. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.610-670/ Mesnevi, c.2,s.150)
Ben söyledikçe inadı ve kalbinin bozukluğu artıyor. Demek ki buna nasihat yolu kapalı. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.610-670)
Senin ilaç olarak sunduğun öğüt onların dert ve nefretini artırıyorsa bırak, sözleri isteyen ve anlayana söyle. (Abese süresini hatırla.) (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.610-670)
Ahmağın sevgisi (iyiliğini görüp kendisiyle dost olduğu insanı iyilik ediyorum zannıyla öldüren) ayının sevgisine benzer. Kini sevgi, sevgisi kindir. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.610-670)
Ahmağın verdiği söz haraptır. Onun sözü kuvvetli, vefası zayıftır. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.610-670/ Mesnevi, c.2,s.150)
Doğru sözlü olmayanın sözüne de yeminine de inanma. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.610-670/ Mesnevi, c.2,s.150)
Yeminsiz sözünü tutmayan, yeminli hiç tutmaz. Çünkü nefsi bağlanmağa kızar. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.610-670/ Mesnevi, c.2,s.150)
Kur'an, akdinizde ve sözünüzde vefalı olmağı buyurdu. Yeminle Allah'ı sözüne vekil gösteren, kiminle sözleştiğini bilen kimse, vücudunu iplik yapıp ahdinin etrafında döner. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.610-670/ Mesnevi, c.2,s.150)
Her iş ve harekette esas olan Hakk'a niyet ile ibadettir. Senin evine pencere açmaktan maksadın oradan Ezan-ı Muhammedi'nin sesini işitmektir.(Işık zaten girer.) (Şerh-i Mesnevi, c.7)
(İsmet Neccar'ın beyti:
Hacı Kâbe yollarında koşup yoruluyor. Ben ise Hakk'ın güzel yüzünün âşıkıyım. Hacı evi, bense ev sahibini arıyorum.) (Şerh-i Mesnevi, c.7)
Aynı cinsten olmayanlar arasında dostluk ve yakınlık olmaz. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.661)
Yükseklerde uçan avcı bir doğanla aşağılık bir baykuş nasıl beraber olur? (Âlim ve kâmille cahil de böyledir.) (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.661)
Gül kendi diliyle pislik böceğine: Ey pislikle oynayan, senin gül bahçesinden nefretle kaçısın onun güzelliğine delil sayılır, der. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.661)
Gökteki ay, alçak gönüllü dervişlerin bastıkları toprağa yüzünü sürer, köpek ise fakirlere hışımla saldırır. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.732-742/ Mesnevi, c.2,s.182-183)
Eğitilen köpek sapıklıktan kurtulur, ormanda av (ve istenilen işleri) yapar. Köpek avcısını ve beyini bilir. Kör, beyini tanımaz. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.732-742/ Mesnevi, c.2,s.182-183)
Topraktan daha kör bir şey yaratılmadığı halde Allah'ın yardımı ile Hazret-i Musa'yı gözsüz gördü. (Ona iftira edip tutturamayan) Karun'u tanıdı ve (hazineleri ile beraber) yuttu. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.732-742/ Mesnevi, c.2,s.182-183)
Su, hava, toprak ve ateş bize karşı habersiz, Hakk'a karşı haberlidir. (Emrini anlar ve yerine getirir.) Biz Hak'dan başkasından haberdarız, Hak'dan ve emirlerinden habersiziz. Oysa yer, gök ve dağlar emaneti kabul etmekten korktu biz kabul ettik. Hak'dan ayrı olan yetimdir. Hakk'a yakınlık temiz kalble olur. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.732-742/ Mesnevi, c.2,s.182-183)
Bir hırsız körün eşyalarını çalacak olsa kör nasıl görür? Ancak gelip itiraf ederse bilir. Hırsızı sıkıştırmalı ki çaldıklarını söylesin. Nefis ve şeytan insanın iyilik ve ibadetlerinin hırsızıdır. Hırsız, önce görüş ve anlayışı kıt olanların gözünden sürmeyi çalar. Görüş nurunu kaybettirir. Sonra insanı iyilik, hayır ve ibadetlerden yana çırçıplak bırakır. İşte büyük cihat bunlarla savaştır. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.732-742/ Mesnevi, c.2,s.182-183)
Çıplak adamda rehin alınacak şey bulunur mu?
Aklım başımda olsa, yürümeği bilsem uyanıklar gibi oturduğum yerde milleti aydınlatmağa çalışırdım.(?)
Günlerini ganimet bilip borcunu ödeyenlere ne mutlu.. (Burada Allah'a ibadetleri vaktinde yapanların bahtiyarlığı belirtiliyor.) Hadis-i şerif: Bir şeyi sonra yaparım diyenler mahv oldular, buyuruyor. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.401)