Konya’nın geçmiş tarihte yaşadığı en acı olaylardan biri olan 24 Ekim 1997 yılında yaşanan kazanın ardından tam 25 yıl geçti. Katliam gibi kazada çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğu 48 kişi diri diri yanarak yaşamını yitirmişti. Olayda tanker ile otobüs çarpışmıştı. Tankerle çarpışan otobüsten sadece 5 kişi yaralı kurtulmuş, geriye kalan 48 kişi yanarak feci şekilde hayatını kaybetmişti. Ereğli Karapınar güzergahında hala anıtı duran ve geçen onca yıllara rağmen acısı dinmeyen kaza yürekleri sızlatmaya devam ediyor.

OLAY NASIL OLMUŞTU?

Kayseri'den akşam saat 18.00’de, terminalden aldığı çoğu Kayseri Üniversitesi’nde okuyan 17 yolcuyla Kuşadası seferine çıkan bir turizm şirketine ait otobüs Niğde’ye uğradı. Buradan da yine çoğu Cumhuriyet Bayramı tatilinden yararlanarak Denizli ve Aydın’daki ailelerinin yanına giden Niğde Üniversitesi öğrencisi 21 yolcu daha alan otobüs, yol güzergahındaki il ve ilçelere uğradı. Yolcu sayısı 46’ya ulaşan ve personelle birlikte içinde 50 kişi bulunan otobüs, saat 22.30 sıralarında Ereğli-Konya Karayolu’nun Karapınar İlçesi yakınlarına geldi. Otobüste diri diri yanarak can veren 48 kişinin kimliğini saptama çalışmaları, cesetler tanınmayacak halde olduğu için güçlükle sürdürüldü.

‘İSİMLER İSE ŞU ŞEKİLDE YER ALIYOR’

Kazada yaşamını yitiren 48 kişiden, 44'ünün adları şöyle: Mehmet Ceylan, Halil Öztürk, Murat Temiztürk, İsmail Yıldırdım, M. Fatih Korkmaz, Hacı Ahmet Özkök, Bahattin Güneşdoğan, Sema İlhan, Metin İlhan, Yasemin Koçtürk, Hulki Dizdarlar, Hilmi Küçükalim, Aysun Çubuk, Yusuf Düdükçü, Emine Çapar, Canan Gelibolu, Derya Ege, Bülent Eker, Raziye Erol, Hatice Akkan, Recep Gülle, Mücahit Deniz, Belkıs Akbaş, Aslı Yılmaz, Zühal Kaya, Ümit Enginer, Tamer Kılıç, Yahya Gökhan, Mehmet Kısa, Veysel Çinitaş, Hasan Yıldız, Sebahattin Kahraman, Bekir Tarla, Safiye Özkan, Leyla Başaran, Ferhan Sarı, İsmail Değirmenci, Sabahat Oğuz, Sabri Macun, A. Remzi Akıllı, Cahit Akdoğan, Aylin Aldemir, Dilek Kocan, Ayşe Becer.

Olaya tanıklık eden Gazeteci Mithat Korkusuz, kazanın 24 Ekim 1997 tarihinde gerçekleştiğini hatırlattı. Yaşanan olayın Konya, Türkiye ve hatta dünyanın en büyük kazalardan biri olduğuna işaret eden Korkusuz, “Yolcuların çoğu öğrenci olan insanlar bu katliam gibi kazada maalesef cayır cayır yanarak can verdi. Otobüs’ün akşam saatlerinde Kayseri’den çıktığını öğrendik. Ardından Niğde’den bir grup öğrenci daha aldığının bilgisine ulaştık. Daha sonra yolcu otobüsü Ege tarafında doğru yolculuk etmek için yola çıkmış. Yine akşam saatleriymiş. Karapınar yolu üzerinde otobüs ile tanker feci şekilde çarpışmış. Çarpanın etkisiyle birlikte hem tanker hem de otobüs birden alev almış. Otobüste kazanın etkisiyle birlikte birde piknik tüpünün patladığını ifade ediliyor. Tabi can havliyle otobüsün ön camını kırarak kurtulanlar olmuş. Diğerleri ise maalesef orada yanarak can vermiş. Gerçekten çok zor bir durum. Allah bizlere böyle acılar yaşatmasın” dedi.

‘OTOBÜS ANİDEN ALEV ALMIŞTI’

Kaza anında çevredeki insanların da çaresiz kaldığını bildiren Korkusuz, “Tabi otobüs alev almasıyla birlikte çevrede ki insanlarda bir şey yapamamış. Ellerinden bir şey gelmemiş. Olaya tanıklık eden bazı insanlarında göz yaşları sel olmuş. Çaresizlik ve acı bir arada olunca müdahale edilememiş. Otobüsün içinde kalanlar gözyaşları içinde cama vurarak bizlere yardım edin diye çığlıklar atıyormuş. Zaten otobüs kısa süre içinde tanker de olunca tamamen alev almış. Otobüs ve tanker yoğun alevlerin arasında tamamen kül oldu. Yangını söndürmek için civar kesimden itfaiye ekipleri gelse de çare olamamış. Çünkü böyle bir büyük yangını söndürmek kolay değildi. Yangını çok zor söndürüldüğünü hatırlıyorum. Otobüs de her şey tamamen kül olurken dikkat çeken noktalardan birisi de bir not çıkmasıymış. Notta ‘Dünya’da ölümden başkası yalan’ diye bir yazı çıkmış. İşte sanatçı Candan Erçetin’in şarkısı da bu yüzden çıktığı söylenir” diye konuştu.

‘İNSANLARIN ÇARESİZLİĞİNE ŞAHİT OLDUK’

İnsanların çaresizliğine şahit olduklarını dile getiren Korkusuz, sözlerini şöyle sürdürdü, “Yangın devam ederken dışarda olaya tanıklık eden insanlar ağlıyordu. Sabahın olmasıyla birlikte cenazeleri almak için gelen aileler hastanelere akın etmişti. Cenazeler tanınmaz haldeydi. Hastaneye kokudan içeri girilmiyordu. İnsanlar vefat eden yakınlarını boynundan, kilosundan, fiziğinden tanımaya çalışmıştı. Çünkü vefat edenler tanınmaz haldeydi. Şimdi kaza bölgesinde vefat edenleri anmak adına bir anıt yapıldı. O bölgeye ağaçlar dikildi. Belirli aralıklarla oraya gelen aileler hala dua ederler. Bazı ailelerin sonrasında psikolojik destek aldığını biliyorum. Çünkü böyle bir olayın unutulması mümkün değil. Olay sonrası mahkemeler kurulsa da olan olmuştu. Allah bizlere böyle acılar yaşatmasın. Gerçekten anlatılması çok zor bir durum. Vefat edenlere bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

SAMET AKTAŞ

YARIN: KUDÜS İZLENİMLERİ

Editör: TE Bilişim