Saat ve gözlük ustası, milli atlet ve dağların müdavimi Recai Kıcıkoğlu, Konya’da geçmiş dönemde yaşanan iz bırakmış olayları Yenigün Gazetesi ile paylaştı. Yakın tarihte birçok olaya tanıklık eden Kıcıkoğlu, bugüne kadar duyulmamış ya da bilinmeyen olayları gazetemize anlattı. Kıcıkoğlu, Konya’da yaşanan ve derin izler bırakan, fırtına, sel, kar gibi insan hayatını olumsuz yönde etkileyen anılarını unutamadığını söylüyor.

‘KARA TESLİM OLMUŞTUK’

Recai Kıcıkoğlu, Konya’da 1940’lı yılların ortalarına doğru ilin yoğun kar yağışı ile karşı karşıya kaldığını anlattı. Ömrümde ilk defa Konya’da böyle bir kat kütlesi gördüğünü anlatan ve hatıralarını paylaşan Kıcıkoğlu, “1944 idi sanırım. Aylardan marttı. Mart ayında öyle bir kar yağdı ki anlatmak imkanız. Birçok damlar çöktü. Tam aralıksız üç gün sürdü. Konya’da o zamanlar çift katlı ev yoktu. Tek katlı evler vardı. İki metreye yakın kar yağdı. Ben ömrümde ilk defa böyle bir kar görmüştüm. Hem de nasıl yağdı biliyor musunuz? Kar yağarken bir yandan da gök gürültüsü oluyordu. Kar hayatı olumsuz etkilemişti. Yoğun tipi vardı. İnsanlar kardan dolayı evlerinin önüne çıkamıyordu. Buda unutmadığım en önemli olayların başında geliyor. Ben ömrümde böyle kar yağışı görmedim. İnsanlar karları temizlemeye çalışarak kendilerine yol açmaya çalışıyordu. Birçok yer kara teslim olmuştu” dedi.

‘SEL BASKINI NE VAR NE YOK GÖTÜRDÜ’

Konya’da yoğun bir sel baskını olduğunu ve bu olayı unutamadığını bildiren Kıcıkoğlu, “Birde 1946 civarında Konya’da sel baskını oldu. Konya’nın seli şimdiki Altınapa Barajı’nın olduğu yerden geldi. Meram’da o bölgede hamam var. Bizde hamama çıktık ve izliyorduk. Meram eski köprüsünün üzerinden sel yığınlar geliyordu. Selin içinde ev eşyaları, masa, sandalye ne var ne yok gidiyordu. Sele kendini kaptıran hayvanlarda olmuştu. Af edersiniz keçi, koyun, inek, eşek, gibi hayvanlarda sele kendini kaptırmıştı. Köprüden 2-3 metre yükseklikte su akışı vardı. O zamanlar tabi Meram Yeni yolda yoktu. Eski yoldan gidilir gelinirdi. Meram yeni yol güzergahı toprak yol idi. Ekin tarları vardı. Hatta oradan çıkan ekinler Medine fukaralarına giderdi trenle. Tamamen boş araziydi. Ev namına denen bir şey yoktu. Selin ikinci günü ise Konya’yı boşaltıyoruz dediler. Öyle konuşmacalar başladı. Su nereye geliyordu. Su eski Zindan Kale’nin olduğu yerlere kadar geldi. Oralarda eski Zindan Kale’nin oralarda kiliseler vardı. Kiliseler olduğu çok iyi hatırlıyorum. Buraların altı mağaralardı. Su buralara kadar gelmişti. Konya selden böyle kurtulmuştu. Hatta o bölgeye otopark yaptılar şimdi. Yani öyle bir su vardı ki insanın aklı durur. Bende yukardan izliyordum. Sel ne var ne yok götürmüştü. Çünkü Meram Kapı Camii minaresinin yüksekliğindedir. Eski adamlar da zamanında böyle konuşurdu” diye konuştu.

‘LEYLEKLER İLE KARTALLAR SAVAŞ YAPTI’

Sene 1952 civarında ise yine ilk defa anlatmak istediğim olay var. Kapı Camii minaresinde leylekler ve kartalların savaşı oldu. Mevsim olarak yaz idi. Leylekler ve Kartallar birbirine girdi. Leyleklerle kartalların savaşı tam iki gün boyunca aralıksız sürdü. Birinci gün leylekler oraya yuva yapmaya başlamıştı. Bende gözümle gördüm. 40-50 tane leylek vardı. 30-40 civarında ise sonradan kartallar geldi. Böyle aralarında ciyak ciyak bağrışmalar oluyordu. Millet tepeye bakmaya başladı. İlk gün aralarında ki savaş akşama kadar devam etti. Bölge insanları da izliyordu. İkinci gün ise kartallar pat pat leylekleri aşağı düşürüyordu. Kartallar leylekleri öldürmeye başlamıştı. Daha sonra oraya avcı getirttiler. Avcılar ise kartalları vurmaya başladı. Ondan sonra ise koyup gittiler. Bunu eskiler bilir. Kapı Camii civarında ki eski esnaflarda bunları bilir. Kartallar azalınca leylekler de gitti. Kartallarda gitti. Öyle bir savaşını gördük. Yani hayatımda gördüğüm en ilginç olaylardan biriydi” şeklinde konuştu.

‘FIRTINADAN VEFAT EDENLER OLDU’

Fırtınadan bahseden Kıcıkoğlu, “12 Mart 1971 Cumartesi günüydü diye hatırlıyorum. O zamanlar benim dükkân hükümet meydanındaydı. Yani dükkanım bedestenin girişi civarındaydı diyebiliriz. O zaman bütün teller dışardaydı. Tellerin kiminden ateş çıkıyordu. Kimisi kırılıyordu. Dükkânı kapattık eve gidiyoruz. Fırtına birden bastırdı. Ben fırtınadan dolayı kafama naylon geçirdim. Kadınlar Pazarı’nın oraya kadar vardım. Öyle bir fırtına vardı ki göz gözü görmüyordu. Kar birden yarım saatte yarım metre filan oluverdi. Fırtınadan dolayı vefat edenler oldu. Hatta emlak bankasından Cumhur Yarkın diye biri vefat etti. Bunlar yoğun fırtınadan dolayı Çumra civarında bir baraka gibi bir yere sığınmışlar. Öbürleri devamlı hareket etmişler. Bu etmemiş yorulmuş. Orada da donmuş kalmış. Hareket edenler sağ kalmış, etmeyenler vefat etmiş. Mersin İdman Yurdu’nda oynayan meşhur Şaban aynı şekilde salepte satardı. Şerafettin ve Aziziye camiinde salep satardı. O dönem ava gittikleri söylenir. O dönem yolda kalanların çoğu vefat ettiği söylenir. Fırtınadan dolayı binlerce hayvanın telef olduğu anlatılır. Yolda kalanları birçok aile eve aldı. Sinemalar, hamamlar, oteller, kim varsa içeri aldılar. Bu unutulmaz bir geceydi. Gece sabah 4’e kadar fırtına devam etti. Ertesi gün hava ise günlük güneşlikti. Karlar kürtük yapmış. Yollarda 1 metre civarı kar da olduğunu hatırlıyorum. Arabaları bırakan koymuş gitmişti. Kim nereye bulduysa girmiş o dönem” ifadelerini kullandı.

SAMET AKTAŞ

YARIN: TÜRKİYE VE AFGANİSTAN OLAYLARI.

Editör: TE Bilişim