Öğrenciler yaz tatili molasının ardından okulların açılışıyla yeni eğitim öğretim dönemine girecek. 2024-2025 eğitim-öğretim yılında okul öncesi ile ilkokul 1. sınıfa başlayacak öğrenciler için 2-6 Eylül'de uyum eğitimleri gerçekleştirilecek. Diğer öğrenciler ise 9 Eylül 2024 Pazartesi günü okula başlayacak. Yeni eğitim öğretim yılının tüm öğrencilere ve eğitim camiasına hayırlı olmasını, başarılar getirmesini dilediğini söyleyen Sosyolog, Çocuklarla İletişim ve Çocuk Eğitimi Uzmanı Songül Karaman, yaz tatilinin tamamlandığı bu günlerde okul telaşının yeniden başladığını belirtti. Yeni okula başlayacak ve yeni bir sınıfa geçerek eğitimine devam edecek öğrencilerin okul heyecanının üzerlerinde olduğunu aktaran Songül Karaman, “Bu dönemi okula uyum süreci olarak değerlendirmek gerekir. Çünkü okula alışmak bazı çocuklarda kısa sürede gerçekleşebileceği gibi bazılarında uzun da sürebilir. Her çocuğun farklı karakter ve kişilik özelliklerine sahip olması bunun en önemli nedenleri arasında sayılabilir. Böyle durumlarda sorunlar zamanla çözüleceği için bu dönemi bir uyum süreci olarak görmek ve değerlendirmek doğru bir seçim olacak” diye konuştu.
ÇOK DUYGUSAL DAVRANMAYIN
Öğrencilerin okula uyum sürecinde bazı hataların yapıldığını dile getiren Songül Karaman, bu sürece öğrenciler kadar ebeveynlerin de dahil olmamasının olumlu sonuçlar elde edilmesini geciktirebileceğini anlattı. Eğitim öğretime yeni adapte olacak çocuğa aşırı duygusal tepkilerle davranmanın yanlış olduğunu vurgulayan Songül Karaman, “Örneğin ağlayarak tepki verdiğinde çocuğu okuldan almak ve bunu sürekli hale getirmek yanlış. Okuldan alırken ‘seni çok özledim, aklım sende kaldı’ gibi abartılı tepkiler göstermek uyum sürecini uzatır. Okulun ilk günlerinde çocukları hemen bırakıp gitmek, çocuğun okul ortamına karşı hazır olduğuna ebeveynin karar vermesi de olumsuz bir yaklaşımdır. Bu noktada ebeveynler ve öğretmenler koordineli hareket etmelidirler. Ebeveynler tarafından çocuğa karşı net ve tutarlı davranışlarda bulunmamak ise çocuğun güvensizlik ve kaygı düzeyini arttıracaktır. Örneğin bir gün çok iyi olarak değerlendirilen bir olayın diğer gün eleştirilmesi çocukta kafa karışıklığına yol açar. Çocukla okula gitme konusunda pazarlık yapmak yanlış davranışlardan birisi. İleriki dönemde bu çocukta alışkanlık haline gelebilir ve okula karşı sorumluluk duygusunu kaybedebilir. Eve döndüğünde çocuğa sorgulayıcı yaklaşmak da doğru değildir. ‘Bugün sıkıldın mı, yoruldun mu?’ gibi negatif yaklaşımlar çocukta okula karşı olumsuz bakış açısına neden olabiliyor” ifadelerine yer verdi.
AİLE VE EĞİTİMCİLER ARASINDAKİ İLETİŞİM İYİ OLMALI
Okula uyum sürecinin çocuklar kadar ebeveynler ve eğitimciler açısından da önemli olduğunun altını çizen Karaman, bu dönemde ailelerin eğitimciler ile iletişim halinde olarak süreci ortak yönetmelerinin uyum sorununu çözmede etkili olacağını dile getirdi. Okula başlama döneminin çocuklar için yeni keşiflerin kapısını araladıkları bir zaman dilimi olduğuna da işaret eden Karaman, “Yeni başlangıçların ortaya çıkardığı merak, heyecan, kaygı, endişe bazen korku gibi duyguları azaltmak için; çocuğa eğitim göreceği okulu tanıtmak, sınıfları göstermek, burada dersler göreceğini, faydalı bilgiler edineceğini anlatmak güzel bir adım olacaktır. Mümkünse öğretmeni ile tanıştırmak aynı sınıfta olacağı arkadaşları ile görüşmek çocuğun okul ortamına dair olumlu düşünmesini sağlar. Çocuğunuzla yapacağınız keyifli bir okul alışverişi çocuğunuzun okula ısınmasına yardımcı olur. Okul eşyalarını çocuğunuzun sevdiği renklerde seçmek, renkli boya kalemleri, hikaye kitapları çocukların okula olan ilgisini arttırır.Çocuklara karşı anlayışlı, sabırlı ve sevgi dolu bir yaklaşım sergilenmelidir. Özellikle ilk günlerde ebeveynlerinden ayrılmada zorlanma, ağlama, bir yerinin ağrıdığını söyleme sık karşılaşılan problemlerdir. Bu durumlarda çocuğunuzu dinlediğiniz ve anladığınızı göstermeniz çocukta rahatlama ve kendini değerli hissetme duygularını geliştirecektir. Çocuğa uygun bir dille okulda güzel vakit geçireceği, yeni bilgiler edinerek mutlu olacağı gibi konuşmalar yapılarak bu şikayetlerin azalması sağlanmalıdır. Ebeveynler çocuklarına karşı tutarlı davranmalıdırlar. Anne ve baba alınan karaları uygulamada fikir birliği içerinde olmalı ve sürekliliğini korumalıdırlar. Çocuğun okula hazırlık süreci önceden başlamalıdır. Çünkü alışkanlık kazanılması belli bir zaman gerektirir” diye kaydetti.
ÖĞRETMENLERİN MÜDAHALELERİ ÖNEMLİ
Eğitimcilerin okula başlangıç döneminde büyük özveri gösterdiklerini söyleyen Karaman, okula uyum sürecinin yönetiminde öğretmenlerin müdahalelerinin oldukça önemli olduğunu vurguladı. Karaman, eğitimcilerin ebeveynler ve çocuklar arasında köprü görevi üstlendiğini ifade ederek, “Bu süreçte aile ile olan iletişim sürekliliğini korumalıdırlar. Ebeveynlerle yapılacak fikir alışverişi, çocuğun durumunun değerlendirilmesi ve iyi bir seviyede olması açısından önemlidir. Eğitimciler uygun buldukları durumlarda velilere verecekleri önerilerle öğrencilerinin uyum sürecine adaptasyonunu kolaylaştırabilir. Eğitimciler uyum sürecini planlayarak bu plan dahilinde gelişmeleri takip ederek daha sağlıklı değerlendirmeler yapabilirler. Bu sayede kat edilen aşamalar veya eksik yönler tespit edilerek düzenlemelerle aradaki açıklar kapatılabilir. Çocukların sosyal ve eğitim hayatlarını olumlu etkileyecek bir kaç öneride de bulunmak gerekirse; ilgi alanlarını tespit etmek ve motivasyon çalışmaları yapmak diyebiliriz. Öncelikle iyi bir gözlemci olmak gerekiyor. En güzel tespit çocuğun oyunlarını gözlemlemektir. Çocuklarla etkili bir iletişim kurmak da diğer bir yöntemdir.Yapılan sohbetler sayesinde çocuğun hayal dünyası açığa çıkar” diye söyledi.
YETENEKLER GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Çocuğun ilgi duyduğu kitapların hangi konuları içerdiğine dikkat etmenin yol gösterici ip uçları arasında olduğuna işaret eden Karaman, “Çocuğunuz seçtiği kitaplar sayesinde hayal dünyasındaki olayları anlatmak isteyebilir. Çocuğunuzla yapacağınız aktiviteler ilgi alanlarının tespitinde önemli rol oynayabilir. Çocuğunuz hangi konulara meraklı ise o konuda sorular yöneltebilir. Bu çocuğun merak ve ilgi duyduğu konuları yansıtan yoldur. El becerilerini takip etmek de yetenek tespitinde yol göstericidir. Örneğin güzel çizimler yapan bir çocuğun resim alanına yatkınlığı görülebilen bir yetenektir. Çocuğun yetenek gösterisi alanında gelişimini takip etmek başarısına katkı sağlayacaktır” dedi.
ÇOCUKLARA KENDİLERİNİ İFADE ETME FIRSATI VERİN
“Çocuklar çevreyi tanımaya ve keşfetmeye oldukça meraklıdırlar. Yeni şeyler öğrenmek ve deneyimlemek çocukluk çağlarında oldukça önemlidir” diyen Karaman, sözlerine son olarak şunları ekledi: “Onlar için motivasyon; öğrenmede ve amaçlarına uygun davranmada oldukça etkili bir faktördür. Ailenin çocukla olan iletişimi ve ilişkisi motivasyon sağlamada önemlidir. Ebeveynlerin evlatlarını iyi tanımaları onları nelerin motive edeceği konusunda fayda sağlar. ‘Çocuk nelerden hoşlanıyor, neler onu mutlu ediyor’ sorularının cevaplarını bilmeleri motivasyon kaynaklarının tespitinde ailelere yardımcı olur. Çocuğa kendini ifade etme fırsatı da verilmelidir. Her konuda onun yerine karar vermekten kaçınmak gerekir. Çocuk kendini tanımalı ve zayıf, güçlü yönleri neler bunları algılamalı. Çocuğa verilecek destek ile zayıf yönlerinin güçlendirilmesi motivasyonun temelini oluşturur. Çocuğun başarıları takdir edilmeli ve teşvik edilmeye devam edilmelidir. Küçük ödüllerle başarısı desteklenen çocuğun motivasyonu artacak ve çalışma isteği devam edecektir. Çocuğun yaptığı işler dinlenilmelidir. ‘Bunu nasıl yaptın, nasıl başardın anlatır mısın’ gibi ifadelerle deneyimlerinin kendinde yeniden algılaması ve pekiştirmesi sağlanabilir. Çocuğun bir şeyler başardım algısını hissetmesi motivasyonunu geliştirir.”