Okullar açıldı. Beraberinde bir yığın iş yükü ve harcamalarla hayatımızın merkezine yerleşti. Üstelik geliyorum diyerek, üstüne basarak. Bu kadar çabaya değecek mi?  Tartışılır. Hele de eğitim sisteminin günübirlik! değiştiği ülkemizde. Bir eğitim sistemi denenmeden 'ben yaptım oldu' mantığıyla koskoca ülkenin umudu çocuklarımıza dayatılır mı? Dayatılırsa ne olur? Böylesine hayati meseleler bir tek kurumun tekeline mi terk edilmeli? Yarın öbür gün kurumda hizmet edenler değişirse eğitim sistemi de onların arzu ettiği gibi mi şekillenecek? Yani tam bir deneme tahtası.

Acı ama gerçek. Üzgünüm fakat bu gerçekleri görmezden gelemeyiz. Bizim okula gittiğimiz dönemde ilköğretim beş yıldı. Kız çocukların ilkokuldan sonra okutulmadığı gerekçesiyle ilköğretim sekiz yıla çıkarıldı. Şimdilerde eğitim şart diyerek on iki yıllık bir eğitim sistemine geçildi.  Fakat 4+4+4 sistemi sayesinde ortaokula kayıt yaptıran kız çocukların sayısında yine azalmalar olduğu söyleniyor. Eğer öyleyse bu kadar emek ve çaba boşuna mıydı? Değişime maruz kalan onca öğrenci, öğretmen ve okul da yaşanan adaptasyon süreci ve sarsıntı nasıl açıklanacak? Ya evinin yakınındaki okul ortaokula dönüştürüldüğü için daha uzak okullara çocuğunu göndermek durumunda bırakılan veliler! Birileri eğer çocuğunu okula göndermeme niyetinde ise her halükarda bu düşüncesini eyleme geçirmeye çalışacaktır. Asıl böyle bir problemi olmayan insanlar mağdur edilmese ve istisnalar için başka çözüm yolları önerilip uygulansa daha iyi olmaz mı? Ayrıca kız erkek bütün çocuklar aynı eğitim sisteminde yetişirse tek tip insan modeli bu ülkenin ne işine yarar? Lise mezunu bir erkek çocuğu diyelim ki marangozluk mesleğinde yetenekli ve bu mesleği seçmek istiyorsa o yaştan sonra nasıl eğitilecek ve mesleğinde mahir olması beklenecek? Aynı şey diğer zanaatlar içinde geçerlidir. Eskiden usta çırak sistemi sayesinde nice meslek erbabı esnaf terbiyesi ve disipliniyle yetişir bir meslek sahibi olurdu. Şimdilerde ise herkes ne bahasına olursa olsun çocuğunu okutmanın derdinde. Okumuş işsizler ordusuna katılan yeni nefer sayısı gün geçtikçe artıyor. Elbette ki hiç kimse evladının boşta kalmasını amaçlayarak okutmuyor. Fakat çocukların çoğu lise çağına gelmiş olmasına rağmen hâlâ hangi mesleği seçeceğine karar verebilmiş değil. Denilebilir ki meslek liseleri ne güne duruyor. Kabul, bir meslek lisesi gerçeği var ve yadsınamaz. Ancak sesi öylesine cılız ve toplumda oluşan algı öylesine olumsuz ki aileler ve çocuklar meslek liselerini tercih etmekten çekinir duruma gelmiş.

Bir de İmam Hatipler var ki onların durumu hepten vahim görünüyor. İmam Hatip okullarının kuruluş amacı neydi? Memlekete hurafelerden arınmış,  Kuranın ve sünnetin ışığında gerçek dini öğretecek imamlar ve dini liderler yetiştirmek. Gelin görün ki bugün İmam Hatip okullarından mezun olan öğrencilerin çoğu daha otuz iki farzı bilmiyor. Maharet her köşe başında mantar biter gibi İmam Hatip Okulu açmak değil. Mesele o okulların hakkını vermek ve içini doldurmak.

Eğitim sistemi deneme tahtasına çevrildi. Fakat değişmeyen bir gerçek var ki o da eğitimcilerimiz. Hatta denebilir ki onlar daha bilinçli, özverili ve ümitvar. İlköğretimde şimdiye kadar gördüğüm en üstten en alt kademeye kadar her örnek bana bu düşüncemde haklı olduğumu gösteriyor. Her biri bulundukları görevin hakkını sonuna kadar verebilme gayreti içindeler. Öğrenciye ve veliye yeni yöntemlere daha çabuk ve sorunsuz alışmaları konusunda ellerinden gelen yardımı yapıyorlar.

Eğitim camiası içinde bulunan ve asıl olanın insan yetiştirmek olduğunun bilinciyle hareket eden tüm değerli öğretmen, yönetici ve hizmetlilerin yeni eğitim öğretim yılının hayırlı olmasını diliyor ve saygılarımı sunuyorum.