Nakşibendî Hâlidi Şeyhi Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi (1897-1980) (1)

Vefatının sene-i devriyesi dolayısıyla M. Zahit Kotku Hocaefendi Konya'mızda da anılmaya devam ediyor. Hocaefendinin rahle-i tedrisinden geçmiş, sürekli yakınında bulunmuş, onun ahlakıyla ahlaklanmak şerefine ulaşmış Konya'mızın sevilen simalarından Mehmet İncili ağabey Konya Aydınlar Ocağının bu haftaki programında M. Zahit Kotku Hocaeefendi'yi gençlerinde bulunduğu kalabalık bir topluluğa anlattı. O anlatırken Hocaefendinin sanki ruhu manevisi ile bizleri dinlediğini hissettik. O esnada sanki bizlerle birlikteydi.

Onun, Mehmet İncili Ağabey gibi şehirleriyle bütünleşmiş büyük simalarını, bürokraside ve devletin üst kademesindeki insanların yetişmesinde olağanüstü gayretler gösterdiğini anladık. O zamanın imkânsızlıkları içinde bir İslam Gençliği yetişsin diye ne büyük fedakârlıklar yaptığını anlattı. Sadece sıradan bir vaiz gibi hareket etmediğini, ülkemizin dört bir yanından gelen binlerce insanın maddi-manevi ihtiyaçlarının karşılanması için gayret gösterdiğini, hiç kimseyi kırmadan gönüller yaptığını, bundan dolayı da “Gönüller Sultanı” olarak belleklerde yer ettiğini belirtti. Gecelerini kaim,  gündüzlerin saim geçirdiğini, sofrasını herkese açtığını, hayatının her safhasıyla Allah Rasülü'nün ahlakıyla ahlaklandığını, hadisleri her hususta öne çıkardığını, tam anlamıyla Allah'a kul, Rasülü'ne ümmet olduğunun bilinciyle hareket ettiğinin altını çizdi. Âlimin yanında dilini tutmanın, Velinin yanında kalbin tutulmasını etkili örneklerle ortaya koydu. Bugünkü Türkiye'nin oluşumunda onun gibi gönül ehli insanların fevkalade etkisinin olduğunu, bir nefesin bile boşa harcanmaması için mumu bile nefesle değil özel bir makasla kesmenin önemini vurguladığı, kin ve nefret yerine dostluğun, kardeşliğin, barışın hâkim olmasını istediği, hayatı boyunca İslam kardeşliğinin tesisi için uğraştığını söyledi.

Hayatının hiçbir safhasında mücadele kelimesini kullanmayı sevmediğini ama hedefe ulaşmak için gece gündüz çalışılması gerektiği, ikna ederek gönüller yaparak zafere ulaşılacağını ısrarla vurguladığını aktardı. Aile yaşantısına büyük önem verdiğini kendi ailesinin de sabırla, fedakarane çalıştığını, kendisine yardımcı olduğunu söyledi. Onun önemli bir özelliğinin ise mahviyet duygusuyla hiçbir şey bilmiyormuş gibi hareket ettiğini, ben kelimesini kullanmadığı hususuydu. İşte böylece ülke halkını hal, hareket, tavır ve yaşantısıyla etkisi altına alabilen Gönüller Sultanı  M. Zahit Kotku hazretlerinin hayat hikayesi!

Mehmet Zahit Kotku (r.a.), Gümüşhânevî Dergâhı Şeyhi Mustafa Feyzi Efendi'nin önde gelen talebelerinden olup Hoca Efendi lakabıyla tanınmış meşhur bir âlimdir. Babası İbrahim Efendi, annesi Sâbire Hanımdır. 1897 (H.1315) senesinde Bursa'da dünyaya gelmiştir.
Ailesi Şirvan'a bağlı, eski bir hanlık merkezi olan Nuha'dandır. Kafkasya'da bir dağ eteğinde bulunan ve ipekçiliği ile meşhur olan bu yöreden Osmanlı-Rus Harbi sırasında Anadolu'ya gelen ailesi, Bursa'ya yerleşti. Babası İbrahim Efendi, Bursa Hamzabey Medresesi'nde tahsilini tamamlayıp, çeşitli cami ve mescitlerde imamlık yaptı. Bu sırada Bursa Kaleiçi Filiböz Mahallesi Türkmenzâde Çıkmazı'ndaki evlerinde Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi dünyaya geldi. Mehmet Zahit Kotku üç yaşındayken annesi Sâbire Hanım vefat etti. Babası İbrahim Efendi, Dağıstan muhacirlerinden Fâtıma Hanımla ikinci evliliğini yaptı.
Mehmet Zahit Kotku hocaefendi ilk tahsilini Bursa Oruçbey İlkokulu'nda yaptı. Orta öğrenimini ise Maksem Ortaokulu'nda ve Bursa Sanâyi-i Nefîse Okulu'nda gördü. O sıralarda patlak veren Birinci Dünya Harbi sebebiyle on sekiz yaşındayken askere çağırıldı. Senelerce askerlik yaptı. Çok tehlikeli günler geçirdi. Hastalıklar atlattı. Ordunun Suriye'den çekilmesi üzerine bin bir güçlükle İstanbul'a dönebildi. Yirmi beşinci Kıt'a Şube Yazıcılığı vazifesiyle askerliğe devam etti. Askerlik vazifesi sebebiyle İstanbul'da kaldığı müddet içinde çeşitli dini toplantılara, özel derslere ve camilerdeki vaazlara devam etti. Bilhassa Seydişehirli Abdullah Feyzi Efendi'nin sohbetlerine devam etti.

Bir cuma namazını Ayasofya Camii'nde kıldıktan sonra, vilâyet karşısındaki Fatma Sultan Camii yanında bulunan Gümüşhânevî Dergâhı'na gitti. Dağıstanlı Şeyh Ömer Ziyâüddîn Efendi'ye intisap edip, talebe oldu. Onun sohbet ve derslerinde bulunarak tasavvuf yolunda ilerledi. Ömer Ziyâüddîn Efendi'nin vefatı üzerine, yerine geçen Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi'nin sohbetlerine devam etti. Tasavvuf yolundaki vazifesini tamamlayıp, hilâfet aldı. Râmûzü'l-Ehâdîs, Hizb-i A'zam, Delâil-i Hayrât ve Kasîde-i Bürde okutmak üzere icazet, diploma aldı. Bu arada Bâyezîd, Fâtih ve Ayasofya Camii ve medreselerindeki derslere devam etti. Bu sırada hafızlığını tamamladı. Ayrıca Hacı Hasîb Efendi'den kıraat ilmi ve fıkıh icazeti aldı. Hocasının işareti üzerine çeşitli kasaba ve köylere giderek İmam-Hatiplik yaptı ve insanlara İslâmiyet'in emir ve yasaklarını anlattı. İnşallah devam edeceğiz. Selam ve muhabbetlerimizle!

                                                                                                Muhammed ACIYAN

                                                                           [email protected]

                                                                                                       Kültür Dünyamızdan