Marmara Depremi derin izler bıraktı!

Türkiye’nin tarihinde derin izler bırakan ve binlerce kişinin ölümüne neden olan Marmara Depremi unutulamayan en acı olayların başında geliyor. Deprem binlerce kişinin ölümüne neden olmuş, ardından acı ve gözyaşı bırakmıştı. 7,6 büyüklüğünde ölçülen büyük depremde Türkiye’de büyük sıkıntılara neden olmuştu. Büyük Marmara Depremi, İzmit Depremi, Gölcük Depremi, olarak ta nitelendiriliyor. 17 Ağustos depremi tüm Marmara Bölgesi’nde, Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi raporlara göre 18.373 ölüm, 48.901 yaralanma oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 ev, 42.902 iş yeri hasar gördü.

‘ÜLKEDE ÇOK BÜYÜK SIKINTILARA NEDEN OLDU’

Resmi olmayan bilgilere göre ise 65.000’den fazla ölü, ağır-hafif 100.000’den fazla yaralı olmuştur. Ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişi evsiz kalmıştır. Yaklaşık 16.000.000 insan, depremden değişik düzeylerde etkilenmiştir. Bu nedenle Türkiye'nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir. Deprem gerek büyüklük gerek etkilediği alanın genişliği gerekse sebep olduğu maddi kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden biridir. Depremin Türkiye’nin önemli bir sanayi bölgesi olan Marmara Bölgesi’nde meydana gelmiş ve çok geniş bir coğrafyayı etkilemiş olması, ülkede büyük sıkıntılara neden olmuştur. Depremin ardından yıllar geçmesine rağmen olay hala ilk gün gibi sıcaklığını korumaya devam ediyor. Emekli gazeteci olan Tekin Gürel’de depremde bölgeye ilk gidenlerin başında geliyor.

‘BİNALAR HARABEYE DÖNMÜŞTÜ’

Marmara Depremi’ni unutamadığını ifade eden emekli gazeteci Tekin Gürel, olay esnasında bölgeye ilk gidenlerden biri olduğunu söyledi. Depremin ülkede derin izler bıraktığını ve unutmanın mümkün olmadığını kaydeden Gürel, “Bu deprem ülkenin tamamın da derin izler bırakmıştı. Marmara Bölgesi’ni tamamen adeta yok etmişti. Bölgeye gerçekten çok şartlar altında ulaştık. 10-11 saatte varmamız gerekirken 20-25 saatimiz yolculuk esnasında geçti. Sağlı sollu olmak üzere tüm evler harabeye dönmüş ve yıkılmıştı. Korkunç bir manzara vardı. Her yer beton yığınına dönmüştü. Enkazın altından binlerce insan kurtarılmayı bekliyordu. Hatta unutmadığım manzaralarından birisi ise bölgenin birinde üç tane ev vardı. İki ev sağlı sollu yıkılmıştı. Ortada ki bina ise, ters dönmüştü. Çatı kısmı alta gelmiş, üst kısmı ise yukarı dönmüştü. Yani bugün ki vinçle bile öyle bir şey yapamazsınız. Ev adeta takla atmıştı. Buda en önemli unutmadığım olayların başında geliyordu. Şaşkınlığımdan elim ayağım birbirine dolanmıştı. İlk gördüğüm anda o binanın dalgınlıktan fotoğrafını bile çekememiştim” dedi.

‘YAĞMACILAR YARDIMLARI ÇALIYORDU’

Bölgeye yardım amaçlı gittiklerini dile getiren Gürel, Türkiye’nin dört bir tarafından vakıflar ve yardım kuruluşları öncülüğünde destekler geldiğini bildirdi. Jandarma’nın bazı bölgeleri kapattığını ve girişine izin verilmediğini kaydeden Gürel, “İnsanlar enkazın altında bekliyordu. Binlerce insanı oradan çıkarmak kolay değildi. Devlet imkanlar dahilinde arama kurtarma çalışması yapıyordu. Türkiye’nin belli başlı yerlerinden yardımlar gelirken birde yağmacılar vardı. Bu yağmacılar ise gelen yardımları maalesef çalıyordu. Yardım da temel gıda maddeleri, battaniye, çocuk bezi, mama gibi ana unsurlar vardı. Tabi yağmacılar bu yardımlara da göz dikmişti. Arama kurtarma çalışmaları devam ederken bazı yardımların yine götürüldüğüne şahit olduk. Hemen orada polise ihbarda bulunduk. Polis yardımları götüren yağmacıları yakaladı. Atölye gibi bir yere saklıyorlardı. Sonra adli işlem yapıldığı diye hatırlıyorum. Bunların 20-25 kişilik çete olduğunu öğrendik sonrasında ne oldu bilmiyorum” diye konuştu.

‘MAHALLE TAMAMEN YOK OLMUŞTU’

Mahallenin birinde bir arkadaşının yaşadığını anlatan Gürel sözlerini şöyle sürdürdü, “İsmini tam olarak hatırlamıyorum ama bu mahalle tamamen yok olmuştu. Ölüler çıkarılmayı bekliyordu. Hava da soğuktu diye hatırlıyorum. Yollar genel olarak yarılmıştı. Araba yan gidiyordu. Araçlarda tekerin biri çukurda gidiyordu. Bir yandan da yardım kamyonları bölgeye ulaşmaya çalışıyordu. İnsanlar ağlıyordu. Bir tabak yemek için insanlar sevinecek duruma gelmişlerdi. Bina enkazlarının kaldırılması ve insanların kurtarılmaya çalışılması kolay bir şey değildi. Bölgenin temizlenmesi, arama kurtarma çalışmalarının devam etmesi çok uzunca bir süre devam etti. Yani hayatımda gördüğüm en üzücü olayların başında Marmara Depremi geliyor. Gerçekten çok çok zor bir durum. Allah bizlere bir daha böyle acılar yaşatmasın. Depremde vefat edenlere bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Depremi yaşayan hisseden herkese geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” diyerek sözlerini tamamladı. 

SAMET AKTAŞ

Editör: TE Bilişim