1

Konya Merkez İmam Hatip Lisesi’nde uzun yıllar eğitim veren ve yüzlerce öğrenci yetiştiren Muammer Tan Hocaefendi 28 Aralık 2024 tarihinde vefat etti. Merhum Muammer Tan Hocaefendi’yi oğlu Yazar Y. Selman Tan Konya Yenigün Gazetesi’ne anlattı. 

Teknik ve medeniyetteki  ilerlemeler edebiyatla olur Teknik ve medeniyetteki ilerlemeler edebiyatla olur

İşte Y. Selman Tan’ın kaleminden Muammer Tan Hoca efendinin hayatı:

28 Aralık 2024 tarihinde muhterem babacığım Muammer Tan Hocaefendi’yi Rabbimizin şefkatli kucağına tevdi ettik. Öldükten sonra seni rahmetle, takdirle ve minnetle anıyoruz muhterem babacığım. Cenaze merasimine katılan Konyalı sevenlerine, dostlarına Konya dışından ve hatta yurt dışından yetişen dostlarına ayrı ayrı teşekkür ederim. Cenaze merasimi ve daha sonraki taziye ziyaretlerinde şu düşüncelerle hemhâl oldum; Allah’ın dinine ihlasla hizmet etmeye çalıştığınızda kalplerin sahibi olan Allah sizi insanlara sevdiriyor. Eğitimci olmanız insanlara dokunmanızı sağlıyor. Ve eğitimciliği fedakârca, zamanınızdan vererek hatta ailenizle birlikte yaparsanız ilgilendiğiniz gençlerde hayatları boyunca devam edecek derin izler bırakıyor, karakterler oluşturuyorsunuz.

Zengin olmadan da çok büyük hayırlar yapabiliyor, müesseseler inşa edebiliyorsunuz. Arkanızda camiler, okullar, dergahlar bırakabiliyorsunuz. Hizmetinize bereketler ihsan ediliyor. Babam bir öğretmen emeklisiydi ama Karaman’a ilk İmam Hatip Lisesi 1966 yılında onun gayretleri ile yapıldı. Azerbaycan’ın Şeki Vilayetine komünist dönemden sonra ilk cami yapımında önderlik etti. Bulgaristan’ın Rusçuk şehrinde Osmanlı döneminde 34 cami varmış. Bulgarlar bütün camileri yıkmışlar göstermelik virane bir cami kalmıştı. Osmanlı’dan sonra ilk camiyi Rusçuk’a yaptırmak babama nasip oldu. Almanya’nın Fransa’nın farklı şehirlerinde dergahlar açıp manevi hizmetlerde bulundu.

YÜKSEK İSLAM ENSTİTÜSÜ İLK MEZUNLARINDAN

İsterseniz önce tanımayanlar için kısa bir tercüme i hâl aktarayım; Babam 1937 Konya Seydişehir Ortakaraviran doğumlu. Konya İmam Hatip Lisesi’nin üçüncü dönem ve Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nün ilk mezunlarından. Öğretmenliğe Karaman’da başlar. Üç arkadaş Karaman’a İmam Hatip Lisesi’ni yaptırırlar. Daha sonra Konya İmam Hatip Lisesi’nde öğretmenliğe ve manevi hizmetlerine devam eder. Konya İmam Hatip Lisesi’ndeki talebeleri imam olmak için Diyanet’in imtihanına gittiklerinde (o zamanlar imam hatip lisesi mezunu olmak imam olmak için yeterliydi) Muammer Tan Hoca’nın Kur’an dersine girdiğini öğrendiklerinde imtihan jürisi imtihan bile etmezler.

Saatçi Kız Kur’an Kursu’nda kız talebeler yetiştirir. Konya’nın Kapu Camii’nde ve o zamanların Yeni Garaj Camii’nde yıllarca vaazlar verir. Haftanın beş günü akşamları ev sohbetleri yapar. 1992 yılında komünist dönem sonrası Azerbaycan halkına Kur’an-ı Kerim ile ilk tanışma hizmetinde bulunur. O dönem Rusya’dan ayrılan Türk Cumhuriyetlerinde Kur’an ve din eğitimine ihtiyaç olduğunu öğrenince emekliliğini ister hanımı ve iki tane kız talebesini yanına alarak Azerbaycan’ın Şeki vilayetine gider. Sonra Bulgaristan’da üç yıl Rusçuk İmam Hatip Lisesi’ni idare eder ve hocalık yapar. Hatta şu andaki Rusçuk müftüsü o dönemden talebesidir. Sonra 11 yıl Almanya ve Fransa’da farklı şehirlerde (Strazburg, Ulm, Ravensburg, Stuttgart) yine Kur’an ve maneviyat hizmetinde bulunur.

75 YAŞINDA HAFIZLIĞINI TAMAMLADI

72 yaşında Konya’ya döndükten sonra 16 yaşında Konya İmam Hatip Lisesindeki hocası olan Hacıveyiszade Hazretleri ‘ne hafız olmak için verdiği sözünü yerine getirmek üzere hafızlığa başlar ve 75 yaşında hafızlığını tamamlar. Osman Nuri Topbaş Hoca Efendi ile birlikte 5 bin kişinin huzurunda Konya’da hafızlık merasimi yapılır. Hizmet şuurunda hiçbir değişiklik olmadığı için vefat ettiği haftaya kadar iki kişinin kolunda gittiği sohbetlerine devam etmeyi hiç bırakmaz. Altı yıl kadar önce babamla Altınoluk Dergisi’nde üç sayı devam eden röportajım yayınlanmıştı. Bu röportaj aynı zamanda Allah’ı Hatırlatanlar kitabımın üçüncü cildinde son mülakat olarak yerini aldı. Orada mülakata başlarken babamı şöyle takdim etmiştim. “Bu mülâkat, muhterem pederim Muammer Tan ile. Kendimi bildim bileli onda gördüğüm en öncelikli husus, takva üzere bir hayat yaşayabilme titizliği olmuştu. Bu konudaki tavizsizliği ve gayreti onu azimet ile amel eder hale getirmişti.

TESLİMİYET EHLİ BİR DERVİŞTİ

Adanmışlığı kuvvetli, ısrarlı bir davetçiydi. Bütün hayatını manevi yola vakfetmekle geçirmiş teslimiyet ehli bir dervişti. Yaşadığı imtihanlar onun teslimiyetini hiç sarsmadı. Zorluklar onu yıldırmadı, hatta hep üzerine giderek çözdü. Kur’an’a ömrü boyunca ihlasla hizmet etti. Şu anda dini hizmetlerde olan birçok insanın üzerinde emeği oldu. İctimâî yönü kuvvetliydi ve devamlı etrafına yardımcı olmaya odaklanmıştı. Paraya da mevkiye de hiç ehemmiyet vermemiş, elinin tersiyle itmişti. Bana örnek olduğu en önemli husus ise hangi şartta olursa olsun “doğruluk”tan ayrılmaması olmuştur. Bazen bu kadar doğruluğu kendisinin aleyhine neticelenmiş, ama o hiçbir zaman yine doğruluktan vazgeçmemiştir.

Bizler onun nasıl bir hayat yaşadığının şahitleriyiz. İmanı kuvvetli, hayatı salih ameller ile bezeli kavî bir mümindir. Evladı olmakla iftihar ettiğim muhterem babama hayırlı hizmet ömürleri temenni ediyorum.” Hakikaten o nesildeki din gayretini kimsede görmedim. Mesela Konyalıların yakından tanıdığı İlhan Armutçuoğlu Hocaefendi’yi 2023 yılında vefatından iki ay önce Muğla’da ziyaret etmiştim. Babamın da Yüksek İslam Enstitüsü’nden sınıf arkadaşıydı. Yatağında sanki nurdan bir azamet timsaliydi. Yarı yatalak vaziyette abdest alırken ayaklarına mesh etmek yerine yıkatmak için ısrar ediyordu. Babam da hastalık zamanında bile abdestini öyle alırdı. Onlar Mahmut Sami Ramazanoğlu Hazretleri’nin yetiştirdiği talebelerdi. Düşünün, 30 yaşında Mahmut Sami Ramazanoğlu Hazretleri ile baş başa yaptığı ziyaretinde onun tavsiyesi üzerine vefatına kadar pazartesi ve perşembe oruçlarını bırakmamıştı, teheccüdlerini kaçırmamıştı. Vefatından bir yıl önce hastayken yanında bulunduğum bir gece abdestini aldırdıktan sonra teheccüt namazına durmuştu. Namaz takriben 1,5 saat sürdü.

Kendisine namazda okuduğu sureleri sorunca surelerin toplamı üç cüz yapmıştı. Yani her gece teheccüt namazında 60 sayfa okuyordu. Gece ibadetleri 3 saatten önce bitmezdi. Cemiyet insanıydı sevenlerinin düğününde, cenazesinde bulunur gönül alır, onlara rehberlik ederdi. Darda kalmışlara el uzatmak onun hayatı boyunca vazgeçmediği adeta zevkiydi. Derdi olanlar gelip hep onu bulurdu. O yüzden etrafı onu baba olarak görürdü. Şöyle bir hadise anlatayım. Kendisi imam hatip okulunda yeni öğrenciyken üzerinde kıl çulhadan bir pantolon varmış. Bir gün bu pantolonun dizlerinin delindiğini gördüğü için hocasının karşısında onları elleriyle kapatmış. İsmail Hakkı Hoca bunu görünce kâğıda bir şeyler yazar ve kapı caminin civarındaki manifaturacılardan birisine gönderir. İlk kumaş pantolonunu o zaman almış olur.

Hatta dükkân sahibine “amca kalın bir kumaş olsun da namaz kılarken dizlerinden delinmesin” diye ricada bulunur. Bunu unutamadığı için kendisi de öğretmenlik yaptığı yıllarda talebelerin arasında dolaşır kıyafeti uygun olmayanların eline bir kâğıt yazar gönderir ve hepsini giydirirdi. Belki böyle binlerce öğrenci giydirmiştir. Bu arada düşünmesi gereken bir hususta şudur. İsmail Hakkı Hoca köyden gelmiş öğrencisine hem bir hayır hem de bir örneklikte bulunuyor. Fakat yaptığı bu davranış yıllar sonra kendi amel defterine yazılacak binlerce ecri‘de beraberinde getiriyor. Devamı Perşembe Günü

Muhabir: MUHAMMED ESAD ÇAĞLA