İlhan Hoca’nın daha önceki maçlardaki coşkulu ama kontrollü oyundan vazgeçmemesi normaldi bu maçta…

Rakibin performansına bakarak daha temkinli, daha yere sağlam basan ve daha tehditkar bir oyunu yeğledi Galatasaray’a karşı…

Bu haftaya kadar ilk 11’de ya da hamle oyuncusu olarak takımının oyununa, puanına ve skoruna hatırı sayılır katkı sunan Sokol’un yokluğu arandı…

Varlığı da, yokluğu da dert olan ve 1 milyon 300 bin avro verilerek kiralanan Ahmet Hassan’ı saymıyorum bile…

Sahada olsa takıma katkı yapabilir miydi?

Sanmıyorum…

Açıkçası Mısırlının kadroda olmaması başkalarını bilmiyorum, ama Sokol’un olmamasının verdiği rahatsızlığı vermedi bana…

Sokol’un olmaması dert…

Bu maçta net bir şekilde gördük…

Dolayısıyla da, İlhan Hocanın bu maçta Alpaslan Öztürk ve Nelsson’u rahatsız edecek Rahmanoviç’e sorumluluk vermesini yadırgamadım…

Kadrolar açıklandığında Rahmanovic’in mevcut oyuncu gurubunun içindeki en doğru isim ve en doğru tercih olduğunu düşündüm…

Oyunda kaldığı son dakikaya kadar iyi niyetliydi, mücadelesini de yaptı, ancak hücumda bir Sokol etkisi göremedik kendisinde…

Önemli 1-2 pozisyonda da Galatasaray takımını sevindirdi.

xxx

İki takım arasında 40 maç oynanmış, 29’unu Galatasaray, 3’ünü Konyaspor kazanmış…

İstanbul’da Galatasaray’a üstünlüğümüz yok…

Dün oyun olarak yüzde yüz üstün olmamıza rağmen, skor olarak geride kaldık…

İstatistiklere bakınca, Galatasaray’a karşı şansımız yaver gitmiyor…

Maçtan önce “şeytanın bacağını kırar mıyız” diye hayal ederken, maçın başlaması ile futbolun gerçeği ile yüzleşmemiz gecikmedi!

4. dakikada Sehiç ve Skubiç anlaşmazlığı ya da bu iki oyuncu, o pozisyonda aynı dili konuşamayınca Galatasaray’ın Mısırlısı cezayı kesti…

Hem de ortada pozisyon bile yokken…

Dün sahaya çıkan iki takım arasında oyun anlamında kalite farkı vardı ve daha kaliteli oynayan Konyaspor maçı kaybetti iyi mi?

Öyle ya da böyle, hem de sıkıntılarına rağmen, bu ligin en iyi takımına karşı ezici bir üstünlükle oynayıp maçı kaybetmek akıl alacak gibi değil…

Futbol böyle bir oyun işte…

İlk 45’de bir adım önde olan Konyaspor, ikinci 45’de oyuna ağırlığını koymasına rağmen, topu bir türlü içeriye atamadı…

Galatasaray’ın bu kadar aciz durumlara düşebileceğini sanırım kimse hesap edemezdi…

Galatasaray için çanlar 55’de Serdar Gürler, 60’ta da Rahmanovic’le iki kere çaldı, ama birinde Muslera izin vermedi gole, diğerinde de Rahmanovic altıpasın içinde topu boş kaleye yuvarlayamadı…

Bana göre de maçın kırılma noktası Rahmanovic’in yararlanamadığı pozisyondu…

Bu maçla ilgili iki notum daha var; birincisi kenarlardaki iki oyuncumuz Serdar ile Zymer’i Allah nazardan korusun…

İkincisi de İlhan Hocanın hamleleri…

Serdar-Michalak değişikliği daha doğru gibi dururdu, çünkü Serdar 65’e kadar diriydi, bu dakikadan sonra biraz oyundan düştü gibi…

Sonuç olarak oyun olarak Galatasaray’ı ezen bir futbol oynayan Konyaspor, hak etmediği bir yenilginin yanında, yenilmezlik unvanını da İstanbul’da bırakarak Konya’ya döndü.