“Yaşıyor ya da ölmüş olmakla ilgili bir şey değildi. Bazı şeyleri bazı insanlarla konuşmanın hiçbir olanağının kalmadığı durumlar vardır. Bu da onlardandı. Ölümün güçlendirdiğine karşı, bir tür merhametle susarız.” diyor Murathan Mungan ne kadar da haklı!

Bir tür kabulleniş.

Sözün değil umudun tükenişi.

Konuştuklarının bir karşılığı yok.

Ehemmiyeti yok…

Sürdürülebilirliği yok…

Anlık pişmanlıklar silsilesi…

Yorulmuşsun!

Ne biliyor musun gönül yorgunluğu? Birisine bir söz söyleyeceksin; sessizlik boğucu; şu uzun ayrılığa bir özür, bir sitem... kırk cümle kuruyorsun, ağzını açmadan vazgeçiyorsun. İncinme değil bu, insana olan inancı yitirme! Yaranı evde bırakıp çıkıyorsun sokağa. Öyle acıklı bir uzaklık ki, şikayetin sularını çoktan geçtin. Hiçbir şeye öfke duymuyorsun. İnsan boylu boyunca bir hastalık. İnsan korku. İnsan yıkım. İhtiraslarının külü insan. İnanmıyorsun artık. Anlamamak değil, inanmıyorsun! Can sıkıntısı değil, inanmıyorsun! Yaşamak korkusu değil, inanmıyorsun! Ruhun hazan mevsimi bu. İnsanın kötülüğe dönüşmesi.*

Bazen söyleyecek o kadar çok şeyin olmasına rağmen bir cümle bile kurmaya gerek duymuyorsun. Karşınızda et yığınından bir duvar olduğunu düşündüğünüz zamanlar vardır. Duvara konuşsanız sesiniz yankılanır ama bazı insanlardan sonuç alamazsınız.

İnceliklerden bir haber, gamsız insanlara karşı sus pus olun. Sizi illa siz hatırlatınca hatırlayan insanlara mesafeli olun. Ben çok faydasını gördüm size de öneriyorum.

Zaman kaybetmenize gerek yok. Açın bir kitap okuyun kelime hazneniz genişlesin, ufkunuz açılsın ama huyu huy olmayan insanlar için vaktinizi öldürmeyin. Mottonuz bu olsun:

‘Gereksiz yere üzülme, üzüntünü sürdürme, düşüncelerden kurtul!’

Kurtulamıyor musunuz şöyle dönüp geçmişinize bir bakın. Çok düşünmenin, olup biten şeyler için hayıflanmanın ne gibi bir faydasını gördünüz?

Ben söyleyeyim: HİÇ… Koca bir hiç. Ama oldukça zararını gördünüz eminim.

Herkesin bir tane hayatı var. Onu en güzel şekilde değerlendirmeli insan.

Değiştiremeyeceğiniz durumlar için üzülerek veya öfkelenerek zaman kaybetmemelisiniz.

Mehmet Akif Ersoy’un:

“Şarka bakmaz, garbı bilmez, edepten yok payesi.

Bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi.” sözüne vurgu yapmak istiyorum.

Sermayesi kötülük olan insanların sözü paslıdır. Kibir dolu kalpleriyle ömrünüzü soldurmalarına izin vermeyin.

*Şükrü Erbaş