Tarsus'ta hunharca katledilen Özgecan isimli kardeşimize Allah 'tan rahmet diliyor, ailesine ve bütün milletimize başsağlığı dileklerimi sunuyorum.  Ahlâk'ın tanımını uzmanları şöyle tanımlar: Ahlâk; kimsenin olmadığı yerde, zorlanmadan kişide kendiliğinden zuhur eden davranışlardır. İslam ahlak sisteminin öngörüsü de bu değil miydi? Herkesin gördüğü yerlerde herkes iffetli, meydanlarda herkes namuslu ama tek başına kaldığı zaman gerçek anlamda Allah'ı tanımış insanlar dürüsttür, namusludur, ahlaklıdır. İslam'ın insanların kalbine yerleştirmek istediği “Nerede olursan ol Allah'tan kork!” mesajıdır. Dinimiz sağ ve sol omzunda yapıp ettiklerini gören ve tutulan defterlerin kıyamet günü hesabını görecek bir Rabbin var. O Rabb “Nerede olursanız olun Allah sizinledir.”(Hadid,4) hakikatini insanda hayatın merkezine yerleştirmemizi ister.

Şimdi herkes idamın geri getirilmesini, bu tip tecavüzcü ve sapıkların meydanlara kurulacak darağacında sallandırılmasını istiyor. Gayet doğal ve haklı bir taleptir. Ancak bu ceza zaten bu topraklarda uzun yıllar hüküm ferma oldu. O yıllarda da böyle sapık hareketler yok denecek kadar azdı. İdam ayrı şeydir, kısas ayrı şeydir. Maalesef idamlar şimdiye kadar devlete karşı işlenen suçlarda uygulanmıştır. Kişilere karşı işlenen suçlarda pek uygulanmamıştır. Şimdi söz konusu Kısas'ı emreden ayetlere bir bakalım: “Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın (öldürülür). Ancak her kimin cezası, kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa artık (taraflar) hakkaniyete uymalı ve (öldüren) ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir. Bu söylenenler, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa muhakkak onun için elem verici bir azap vardır “(Bakara,178) hemen ardından gelen ayette “Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.” (Bakara,179) buyurulmaktadır. Şimdi tüm insanlar Kur'an'ın hükmüne geldiler mi? El-hak geldiler. Kur'an insan öldürmekten yana değil, insanı yaşatmaktan yana! “Kısas da hayat vardır” diyorsunuz peki  “Kısas” adamı öldürmekse bunda nasıl hayat olabilir? Kangren olmuş bir azayı kesmekle bütün vücudu kurtarıyorsunuz. Sonu ölüm olan bir cezayı düşünen birisi böyle bir caniliğe soyunamaz. Bir kişi öldürmekle öldürülmesi muhtemel tüm toplumun fertlerini korumaya alıyorsunuz. Kur'an Kısas'ta hayat var dedikçe biz O hükümleri 1400 yıl evvelki karanlık döneme ait(!) dedik. Ne oldu 21. yüzyılın aydınlık insanları döndünüz mü Kur'an'a! Demek ki şunu gördük; Kur'an'ın hükmü insanın fıtratına uygun, Akl-ı Selim'in ittifak ettiği, önyargılarla bozulmamış tüm fikirlerin bir araya geleceği arı sütü kadar berrak ve daha insancılmış.

Ama aynı Kur'an toplumun ahlak yapısının bozulmaması için Kısas uygulamasına bile gerek kalmadan tedbirler almıştır. Ahlaksızlığı, saldırganlığı, tacizi ve tecavüzü henüz zemini oluşmadan gündemden kaldırıyor. Zira İnsanlara yaptığınız hiçbir şeyin gizli kalmayacağını, her şeyin bir gün ortaya çıkarılıp “ceza günü”nde karşılığının verileceğini haber veriyor.  Lokman (as) evladına “Ey Oğulcuğum yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.(Lokman,16)

Kadına karşı şiddetin yaygınlaştığı, ailelerde huzur ve mutluluğun kaybolduğu, kadınların tecavüz edilip öldürüldüğü ve yakıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Sokaklara afiş ve dövizlerle inip bağıran feministler hiç düşünmezler mi: Bu şiddet sarmalını, bu ahlaksızlığı besleyen, bu saldırı ve tecavüzü insanın aklına getiren, bu sapıklığı insana işleten temel saikler nelerdir? “Bunları araştıralım, toplum olarak topyekün insanlarımızda bir şuur ve farkındalık oluşturalım, artık bundan sonra toplumda bu tür olaylar yaşanmasın, nesillerimize tertemiz bir dünya bırakalım” ama bunu demiyorlar.  Hâlbuki aile içi şiddete sebep olan unsurlar: Başta içki tüketimi ve zararlı alışkanlıkların her türlüsü, İslam inanç değerlerinin zayıf oluşu, eşlerin birbirini aldatması, oturmuş bir ahlak anlayışının olmaması gibi nedenlerdir. Bunları tek başlıkta toplarsak: İslam dininin bu insanlar üzerinde etkinliğinin olmaması! Bence bu sorunların çözümüne kafa yoranlar “Din dersinin zorunluluğu kalkmalı!, Pornoma dokunma! Beden benim Kürtaj hakkım! Gerici Eğitme Son!” gibi afişler taşıyacağına; “İslam Dini öğrenme Hakkımı isterim! Bana Peygamberi Öğret! İslam Ahlakını Yaygınlaştıralım! Ahlaksızlık En büyük Felaket! Ahlaksız Diziler Yasaklanmalı!” gibi afişleri taşımalı! Asıl konuşulması gereken “İnsan yetiştirme düzenimiz” sorgulanmalı. Rabbim bizlere iffet ve ahlakı ile toplumda güzellikleri yaygınlaştıracak nesiller ihsan eylesin.