Demokrat Parti, Adalet Partisi (AP) ve Doğru Yol Partisi (DYP) döneminin yaşayan tarihi, Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği ve Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) Genel Başkan Yardımcılığı gibi görevlerde bulunan Çumra Belediyesi Eski Başkanı Zeki Sayıcı, Çumra’ya yapılan hizmetleri aktardı. Çumra’nın gelişimine katkı sunarak Çumra’yı gelişmiş bir ilçe yapan kişilerin, yine Çumralılar olduğuna dikkat çekti.
İLÇE OLDUĞUNDA 3 KAMU BİNASI VE 1 OKUL VARDI!
Çumra’nın ilçe oluşundan itibaren yapılan kamu hizmetlerinde Çumralıların emeği olduğunu ifade eden ve bu nedenle ‘Çumra’ da her şeyi Çumralılar yaptı’ dedi. Çumra’nın ilçe olduğunda 3 kamu binası ve 1 okuldan başka hiçbir kamu yapısının bulunmadığını ifade eden Sayıcı, Çumra’ya daha sonra yapılan cami ve okul gibi hizmetlerin çoğunu Çumralıların yaptırdığını ya da Çumralıların yapımına başladığını söyledi; Hürriyet İlkokulu, Çumra lise ve ortaokulu, imam hatip lisesi ve Kızılay Toplantı Salonu ve Hizmet Binası örneklerini verdi.
HAYIR İŞLERİNDE HİÇBİR ZAMAN PARTİCİLİK OLMADI!
Bütün Çumralıların -babalarından gördükleri gibi- hayır işlerine koşma niyetiyle çalıştıklarını belirten Sayıcı, Türkiye'nin en modern ve en büyük kapasiteli yem fabrikalarından biri olan Çumra Yem Fabrikasının da 1978 yılında, bin 580 ortaklı olarak o dönemde kurulduğuna işaret etti. Kurulduğunda yöneticiliğinin de kendisine düştüğünü ifade eden Sayıcı, hayır işlerinde particilik olmadığına dair ise şunları söyledi: “İlçemizde o dönem bir hastane vardı ancak yetersizdi. Bu fabrika öncülüğünde hastane yapmaya karar verdik ve ilçemizde hayır işlerinde hiçbir zaman particilik olmadı! Bir toplantı yaparak, herkes ne kadar verebilecekse o konuşuldu. Bu hastaneyi -bütün ekipmanları dahil olmak üzere- ÇUM-PAŞ Yem Fabrikası ve Çumra halkı yaptı!”
‘AYAKKABI BOYACISINDAN KAYMAKAMA KADAR HERKES YANIMIZDAYDI’
Çumra halkının el birliğiyle ilçeye yapılan ikinci hastanenin nice zorluklarla yapıldığına dikkat çeken Sayıcı, zorlukları kolaylaştıran ‘insanlık örnekleri’ ile ilgili, “Hastane için karyola alacak olduk, Meram Sanayi’deki bir ustaya söyledik ve 100 tane yaptırdık. Yatak alacakken gördüğüm bir yazının altındaki telefon numarasını aradım ve 100 tane yatak almak istediğimi söyledim. Hastane için olduğunu söyleyince, bunun özel kategoride bir yatak olacağını söylediler. Tabi vatandaşların parasıyla yapılacaktı ve piyasanın yarı katını bize o özel yatağa verdiler, Allah razı olsun! Nakliye parası da vermedik.
Nevresim alacak olduk, Mustafa Sert diye bir arkadaşım vardı ve ona söyledim. Hangi renk olması gerektiğiyle ilgili konuşurken, rengi farklı olursa normal fiyatın çok daha altında verebileceğini söyledi ve o şekilde hallettik. Bu şekilde hastanenin yapılması, inşaatından tesisatına kadar her şeyi, vatandaşlar elinden geldiği kadar yaptı. Kurban Bayramı’nda 10 tane pikap bularak deri topladık, derileri götürerek 38 bin 500 liraya sattık, ekibimiz yine her zamanki gibi Çumra’nın halkıydı. Bu parayı da hastaneye kullandık. Ayakkabı boyacısından kaymakama kadar herkes yanımızdaydı.” şeklinde konuştu.
YEŞİL HASTANE Mİ OLUR?
Ameliyat masası getirilene kadar devletten hiçbir destek almadan hastaneyi hazır ettiklerini; hastanenin rengini ise bir hayırseverin ücretsiz olarak bağışladığı yeşil boya ile boyadıklarını ifade eden Sayıcı, hastanenin açılışından sonra dönemin valisinin ilçeye olan ziyaretinde hastane ile ilgili aralarında geçen diyalogu da paylaştı. Vali Necati Çetinkaya’nın ÇUM-PAŞ’ı ve Çumra’yı ziyaret için ansızın geldiği bir günde hastaneyi de gezdirmek istediklerini söyleyen Sayıcı, o anı şu ifadelerle aktardı: “Dönemin Valisi Necati Çetinkaya, bir gün ÇUM-PAŞ’ı ziyarete gelmiş. Daha sonra Çumra’yı gezdirmeye başladık ve yaptırdığımız hastanenin önüne de geldik. Bir Ramazan günüydü ve ‘böyle yeşil hastane mi olur!’ dediğini anımsıyorum. Ben de kendilerine, ‘Bu boya bedava geldi, biz de yeşile boyattık. Yarın istediğiniz bir rengi bulup getirirseniz hangi renk getirirseniz getirin, boyarız’ dedim. Çumra’da hiçbir siyasi görüşü tasdikleyip diğerlerini kenara atarak çalışmadım. ‘Çumra’ denildiğinde hala içimde bir coşku olur! Ancak artık gözlerde sarı nokta, ayaklarda tutmazlık var.”
HER ÇUMRALI GENÇ, BABASINI ÖRNEK ALMALI
Çumralı gençlere nasihat niteliğinde öneride de bulunan Sayıcı, kendilerinin yaptığı gibi, şimdiki neslin de fahri çalışmalarda babalarını örnek almaları gerektiğini söyledi. Sayıcı, bu konuda, “Biz babamızdan aldık fahri çalışmayı, onlar da aynısını yapmalı. Ben ÇUM-PAŞ’ta yönetici iken para almadım, arkadaşlarım da almadı! Mecbur kıldıkları için bazı arkadaşlar sonradan maaş aldı ama biz yine de almadık. Her yetişen Çumralı genç, ‘Çumra’ya ne yapabilirim’ diye düşünmeli, düşünmesi lazım.” ifadelerini kullandı.