Gösterge bilimi, anlamın nasıl oluştuğunu, göstergelerin ne tür olduğunu ve nasıl yorumlandığını inceleyen bir bilim dalıdır. Gösterge, kendi dışında bir şeyi temsil eden ve bu temsil ettiği şeyin yerini alabilen herhangi bir biçim, nesne, olgu, vb. olarak tanımlanabilir. Gösterge bilimi, temsil etme sanatı da denilebilir.
Gösterge bilimi, 20. yüzyılın başında, dil biliminin kurucularından sayılan Ferdinand de Saussure ve mantık felsefesinin öncülerinden Charles Sanders Peirce tarafından atılmıştır. Saussure, göstergenin iki bileşenden oluştuğunu, bunların da gösteren (ses, yazı, resim, vb.) ve gösterilen (anlam, kavram, düşünce, vb.) olduğunu ileri sürmüştür. Peirce ise, göstergenin üç bileşenden oluştuğunu, bunların da gösterge (işaret), nesne (işaretin gösterdiği şey) ve yorum (işaretin anlamı) olduğunu savunmuştur. Bu iki kuramcının farklı yaklaşımları, gösterge biliminin iki ana dalını oluşturmuştur: semiyoloji ve semiyotik.
Gösterge bilimi, 1960’lardan itibaren, yapısalcılık, post-yapısalcılık, psikanaliz, kültürel çalışmalar, edebiyat eleştirisi, iletişim, medya, sanat, mimarlık, moda, vb. pek çok alanla etkileşime girmiş ve bu alanlara yeni bakış açıları kazandırmıştır. Gösterge biliminin en tanınmış temsilcileri arasında Roland Barthes, Umberto Eco, Mihail Bahtin, Jacques Derrida, Julia Kristeva, Jean Baudrillard, Claude Lévi-Strauss, Gilles Deleuze, vb. sayılabilir.
Gösterge bilimi, anlamın nasıl üretildiğini, nasıl aktarıldığını ve nasıl değiştiğini anlamamızı sağlayan, çok yönlü ve zengin bir bilim dalıdır.