19 Mayıs'tan bir gün sonra çıkacak bir yazının konusu tabii ki gençlik olacaktır. Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutladığımız bu günlerde geleceğimizi emanet ettiğimiz gençler hakkında yazmak istedim. Mustafa Kemal Atatürk bugünü gençlik ve spor bayramı olarak armağan ederken gençlerin ülkenin geleceği olduklarını çok iyi biliyordu. 

"Gençler, ihtiyarlar istisnasız size dayanır, size inanır. İnsan, nefsinin bekası kadar neslinin bekasına da azimlidir. Biz, gideceğiz... Hepimiz, daha da ihtiyarlayacağız. Belki bazılarımızın içine ihtiyarlık zamanında yeni ihtiraslar dolacak. Ama bilin ki, herşey gençliğindir. Benim yerimi dolduracak olan bir genç gelecektir. Onun kim olduğunu beyhude aranızda aramayın. Belki o, bugün hiç kimsenin ummadığı mütevazı bir köşede kendisini, bir yükseliş bayrağını devam ettirmeye hazırlıyor. Elbette hepimiz, o meçhul kimseyi arasında saklayan gençliğe inanıyoruz. Mustafa Kemal Atatürk ("Gençlik" Konferansı, 8 Nisan 1932, Ankara Halkevi) 

Geleceğimizi emanet ettiğimiz, umudumuz olan gençler Türkiye'de ne durumda acaba? 

15-29 yaş aralığındaki 10 bin 174 gencin katılımıyla yapılan bir araştırmada gençlerin bir çoğunun yabancı dil bilmedikleri ortaya çıkmıştır. En çok bilinen dil ingilizce olarak saptanmış, diğer dillerin bilinme oranı çok az bulunmuştur. Globalleşmenin bu düzeyde olduğu bir dönemde yabancı dil bilmeyen gençlerimizin olması üzücüdür. Yabancı dil bilme oranlarının düşüklüğü, gençlerin dünyayla bütünleşmelerinin önünde bir engel olarak görünmektedir. Katılımcıların boş zamanlarında en sık yaptıkları etkinlik, televizyon izlemektir (%56,8). Buna ek olarak, katılımcıların %40,8'i kitap, dergi, gazete okuma, %37,2'si internette sosyal medya ağlarına katılma, %29,6'sı spor yapma, %15,6'sı tiyatroya, sinemaya ve konsere gitme, %13,4'ü ise kıraathane ve kafe gibi mekânlarda arkadaşlarla buluşmayı tercih etmektedirler. Yüzde 40'lık okuma oranı geçmiş yıllara gore memnuniyet vericidir. Ancak tabii ki bu oranın çok daha yükselmesi arzu edilmektedir.

Siyaset, sanat, eğitim ve edebiyat gibi alanlarda hayranlık duydukları birinin olup olmadığı yönünde sorulan soruya, katılımcıların yaklaşık yarısı (%45,9), olumlu yanıt vermiştir. Sonuçlarda dikkat çeken önemli bir diğer bulgu ise katılımcıların belirttikleri ilk on isimde bir kadının yer almamasıdır. Bu durum ülkemizde kadına verilen değer konusunda soru işaretleri uyandırmaktadır.   Katılımcıların neredeyse yarısı (%40,8), spor yapmadığını belirtmiştir. Gençlik ve spor bayramı olan bir ülke için gençlerin spor yapmaması üzücü başka bir durumdur. “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” felsefesine sahip bir ülke için, sporu teşvik edecek girişimlere ihtiyaç vardır. Katılımcıların beşte biri (%20,4), internet kullanmadığını ifade etmiştir. Katılımcılar interneti, eğitim ve araştırmadan daha çok sosyal iletişim ve haberleşme ile eğlence amaçlı kullanmaktadır.

Bu sonuçlar üzerinde yazacak çok konu var. Ancak görünen o ki gençlerimize yapılması gereken yatırım çok. Onları spora, bilime ve sanata teşvik edecek aksiyonlar almak, umudumuz olan gençlerimizin farkındalığı daha yüksek erişkinler olma olasılığını artıracaktır.