Türkiye’nin ilk ve tek askeri antropoloğu Dr. Ece Aynur Onur, Amerika’daki yaşamını bırakarak memleketinde kuraklığa savaş açtı! Susuz tarımla ürettiği ürünlerle geçim kaynağı elde eden Onur; ürünlerden aldığı tohumlarla ise ülkesinin kuralık riskine karşı ‘susuz nasıl tarım yapılır’ sorusuna yanıt arıyor. Aynı zamanda verdiği eğitimlerle de insanlara bilgi aktarımında bulunan Onur, kurduğu kadın kolektifi olan ‘Toprağım Melekleri Dermokozmetik’ ile kadınların istihdamına da katkı sunmayı amaçlıyor. Toprağı olmayan çiftçilerin son çaresinin topraksız tarım olmadığına dikkat çeken Onur, “Zaten çocuklarımız çileğin ağaçta yetiştiğini zannediyor. Toprak bilgimiz, toprakla olan bağımız kolektif belleğimizden siliniyor. Topraklarınızı terk etmeyin! Toprağımızı tanıyın.” dedi.
GÜZEL BİR GELECEK BIRAKACAK
Türkiye’nin en fazla doğal gölüne sahip şehirlerinden biri olan Burdur’da diğer illerde odluğu gibi insan eli ve kuraklık sonucu göller kurumaya başladı. Kuraklığı doğa olayı değil, ‘insanın yarını düşünmeden doğayı tahrip etmesi’ olarak nitelendiren Onur, bu kapsamda kuraklıkla ilgili acil olarak atılacak olan her adımın oldukça önemli olduğuna dikkat çekti ve harekete geçti. 9 yıl Amerika’da eğitim ve çalışma hayatının ardından tekrar ülkesine dönmeye karar veren Onur, 2019 yılından bu yana Burdur’un 30 nüfuslu Kayalı Mahallesi’nde susuz tarım yapıyor. Kuraklıkla mücadele kapsamında suyun kullanılmadığı ya da suya çok az ihtiyacı olan ürünler üreten Onur, geleceğe güzel bir gelecek bırakma umuduyla çalışıyor.
‘4 AY DAYANAMAZ’ DEDİLER, 4 YILDA DÜNYA MARKASI OLDU!
Kuraklıkla mücadelenin, su kaynakları henüz tükenmeden yapılması gerektiği inancıyla susuz tarıma yönelen Onur, ölmez çiçek, lavanta, tıbbi adaçayı gibi ürünler üreterek özellikle cilde ve sağlığa faydalı yağlar elde ediyor. Onur, çöl gibi kurak topraklarda nasıl ürün elde edildiği sorusuna ise, “Biz, kuraklıktan çöle dönmüş toprakları, alın terimizle suluyoruz! Türkiye’ye tekrar döndüğümde ‘4 aya kalmaz, Amerika’ya döner’ demişlerdi; ancak 4 yılda Toprağın Melekleri’ni dünya markası yaptık! Susuz tarımla zehirsiz ürettiğimiz ürünler, dünyanın dört bir yanına gidiyor.” diye konuştu.
‘YALNIZCA KURAKLIKLA MÜCADELE ETMİYOR,
GELİR ADALETSİZLİĞİNE DE SAVAŞ AÇIYORUZ!’
Susuz tarımla birlikte canlıların geleceğine katkı sağlarken aynı zamanda kazanç da elde ettiklerini ifade eden Onur, “Susuz tarım, benim ve Toprağın Melekleri’nin ekmeği! Temel kazancımızı susuz tarımdan elde ediyoruz.” diyor. Toprağın Melekleri ismiyle kadınlarla birlikte bir dermokozmetik marka oluşturduklarını aktaran Onur, “Susuz tarımla yalnızca ülkemiz için gerçekleştirmiş olduğumuz çok önemli stratejik projeleri fonlamış olmuyoruz; bununla birlikte çok sayıda kadın emekçimize ve onların ailelerine kaliteli bir yaşam tarzı sunuyoruz. Bu sayede kuralıkla mücadele ederken aynı zamanda erkekler ve kadınlar arasındaki gelir adetsizliğiyle, işsizlikle, kadına şiddetle, erkek egemenliğiyle de savaşıyoruz.” ifadelerini kulandı.
MİLYONLARCA TOPRAK VARKEN NEDEN TOPRAKSIZ TARIM?
Kuraklığın hayatın her alanında kendini bu kadar fazla hissettirdiği bir dönemde ‘susuz tarım mı yoksa topraksız tarım mı’ gibi bir sorunun gündem olmasını da anlamsız bulan Onur, topraksız tarımı yüzölçümü ya da farklı nedenlerle toprakta tarım yapılamayan ülkelere önerdi; Türkiye’nin işlenmeyen milyonlarca dönüm bereketli arazisini işaret etti. Onur, konuyla ilgili şunları söyledi: “Kuraklıkla yüz yüze olduğumuz bu dönemde ülkemizde işlenmeyen milyonlarca dönüm toprak varken neden kimyasal solüsyonlarla havada asılı bitki besleme yapalım?”
‘TOPRAKSIZ TARIMIN, LABORATUVARDA ÜRETİLEN ETTEN FARKI NE?’
Topraksız tarımla elde edilen ürünlerin doğaya aykırı olacağından beslenmeyi ve yaşamı nasıl bir etki altında bırakacağının bilinmediğini belirten Onur, havada asılı olarak, topraksız tarımla üretilen sebzelerin laboratuvar ortamında üretilen etten farkı olup olmadığı sorusunu ise okuyuculara yöneltti. Tarımın 14 bin yıl önce Anadolu topraklarında başladığını anımsatan Onur, Anadolu insanından kendi yöntemlerini bırakarak farklı tarım tekniklerine yönelmemesini istedi.
TOPRAKSIZ ÇİFTÇİLERİN SON ÇARESİ, TOPRAKSIZ TARIM DEĞİL!
Bu kapsamda 2 yıl işlenmeyen arsaların kiraya verilmesinin, tarımla uğraşmak isteyen gençler için önemli olduğunu ifade eden Onur, “Bu durum, bazıları tarafından ‘ülkeye komünizm gelmiş, devlet özel mülke el koyacakmış’ havasında aktarılıyor ancak bu ülkede tarım yapmak isteyen ve toprağı olmayan binlerce genç, yetişkin var. Topraksız çiftçilerin son çaresi, topraksız tarım değil. Zaten çocuklarımız çileğin ağaçta yetiştiğini zannediyor. Toprak bilgimiz, toprakla olan bağımız kolektif belleğimizden siliniyor. Topraklarınızı terk etmeyin! Toprağımızı tanıyın. Saksıda çilek yetiştirmemiş olsanız bile çok az emek isteyen, dayanıklı, bakımı kolay, yüksek kazanç sağlayan birkaç susuz tarım bitkisi yetiştirmeyi deneyin lütfen. Sizi toprağa bağlayacak, yeni ve daha kaliteli bir hayat kurmanıza yardımcı olacak şey, susuz tarım.” diye konuştu.