Öğrenci-Okul-Aile arasında var olan etkileşimin öğrenme yönünden önemli bir ilişkisi olduğu bilinen bir gerçektir. Öğrencinin gerek okul içinde gerekse aile çevresindeki tüm öğrenim yaşantılarının bir bütünlük içinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu yönüyle bireyin okulda ve okul dışındaki tüm öğrenim yaşantıları eğitim programı içinde değerlendirilebilir. Eğitim programı kapsamlı, çok boyutlu ve operasyonel bir kavramdır. Öğretim etkinlikleri ise eğitim programının sadece, bir boyutudur. Dolayısı ile okulun tek işlevi de bilgi vermek değildir. Oysa programda, öğrenciler için seçilmiş bulunan öğrenim içeriğini genişletmek, desteklemek ve onlara yaşam deneyimi kazandırmak da gerekmektedir. Bu gibi deneyimler ister ders içinde ya da dışında verilsin, eğitim programı kapsamına girmektedir.

Bir eğitim programının temel işlevi; devletin eğitim politikası ile uygulamaları arasında bağlayıcı nitelikte bir köprü kurmaktır. Ders dışı etkinlikler de eğitim programının destekleyici bir boyutu olduğuna göre; bu tür etkinliklerde teori ve uygulama dengesinin kurulması önem taşımaktadır. 

Diğer açıdan bir eğitim programı; eğitim kurumlarının bireyler için sağladığı, milli eğitim ve kurumun amaçlarının gerçekleşmesine dönük tüm etkinlikleri kapsar. Bu açıdan ders dışı etkinlikleri program dışı görmekten çok programı tamamlayan etkinlikler olarak değerlendirmek gereklidir.

Öğrencinin ders dışındaki etkinliklerinden biri de ev ödevleridir. Bunlar öğrencilere öğretmenler tarafından öğrenimi desteklemek amacıyla ve evde yapılmak üzere verilen ödevlerdir. Eğitim programının ayrılmaz bir parçası olan ev ödevlerinin yararlılığı da yine öğretmen, öğrenci ve aile arasında bulunan işbirliğinin etkinliğine dayanmaktadır.

Ev ödevleri etkili ve düzenli biçimde öğrenciye verildiği takdirde öğrenme öğretme süreci içerisinde ele alınır ve bu bağlamda değerlendirilir. Ancak ev ödevlerinin; öğrenme-öğretme süreci içerisinde işlevsel bir yapıya kavuşabilmesi için taşıması gereken özellikleri vardır.

Ev ödevine eğitim programı açısından bakıldığında daha çok öğrencinin bağımsız düşünebilmesi, sorumluluk ve kendine güven geliştirmesi söz-konusu iken, öğretim ve ders programı yönünden ele alındığında öğrencinin düzenli bir çalışma alışkanlığı kazanması ve öğrenilenlerin kalıcılığını sağlaması ön plandadır. Öğretim programı içinde yer alan ders programı, dersle ilgili olan eğitim etkinliklerinin sistematik bir biçimde düzenlenmesini içerir. Bu yönüyle ele alındığında ev ödevleri her tür program için vazgeçilmez bir öğedir.

Öğrenmenin etkinliği için gerekli olan koşulları vurgulayan bu ifadeler, temelde öğretmen ve öğrenci arasında var olan öğrenme-öğretme sürecini verimli duruma getirmeyi amaçlamaktadır. Okul içi yaşantıları temel alan bu ilkeler okul dışı etkenlere bağlı olarak da genelleyebilir. Bu kuramsal temelden hareketle, bireyin değişik alanlarda edindiği bilgi, beceri ve tutumları sürekli biçimde tekrarlayarak günlük yaşamda olağan davranışlar durumuna getirmesi gerekmektedir. İşte ev ödevleri bu olağan davranış kalıpların geliştirilmesinde kullanılan tekniklerden biridir. 

Çocukların yaş ve gelişim düzeylerine uygun ödevler vermek öğrencinin başarısını artıracaktır. Öğrencinin bireysel özelliklerine önem vermeyen hiç bir etkinlik, yararlı olamayacaktır. Bu sayede onlara okumayı, bilgi edinmeyi ve okulu sevdirmek olanaklı olacaktır. 

 

Ayrıca yaptırılan ödevlerin değerlendirilmesi de önemlidir. Değerlendirilmeyen bir ödev, öğrencinin gelişiminin izlenmesini önleyeceği gibi, öğrenci ve velilerin de bu konuda olumsuz tutumlar geliştirmesine neden olabilecektir. Ayrıca okuma-yazma-konuşma alışkanlığı geliştirme ve bunu yaparken de "sosyal zamanını engellememe" ödevlerin temel işlevini oluşturmalıdır. Ödevler, çocukların oyun gereksiniminin karşılanmasını önlemeyecek şekilde verilmelidir. Ülkemiz için düşünen, tepki veren bireyler yetiştirmek istiyorsak öğrencilere okuma, yazma ve konuşma eğitimini iyi bir şekilde organize etmeliyiz. Bunu yaparken de onların eleştirici düşünmelerini sağlayacak etkinliklere yer vermeliyiz. Ancak bu şekilde üst öğrenim kurumlarına aydın, ülkesine bağlı ve gerçekçi düşünebilen öğrenciler gönderebiliriz. 

Yukarıda anlatılanlara dayanak olarak; 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nda yer alan genel amaçlara bakıldığında; "Türk Milletinin bütün fertlerini, Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş,  topluma karşı sorumluluk duyan yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek” olduğu görülmektedir. Yine Kanunu'nun 17.maddesinde belirtilen "evde, çevrede, her yerde ve her fırsatta eğitim" ilkesi, eğitimin sürekliliğini vurgulamaktadır. 

Son tahlilde eğitim programı geniş bir perspektif içinde düşünüldüğünde tüm okul içi ve dışı etkinlikleri kapsamaktadır. Bu yönüyle ödevler, öğretim programlarında verilen bilgi kategorilerinin öğrenci tarafından pekiştirilmesini sağlaması açısından önemlidir. Önemli olan ödevin verilip verilmemesi değil, nasıl verilmesi gerektiği, eğitim programı çerçevesinde, gelişim düzeylerine uygun ve gereksinimlerini karşılayacak biçimde ödevlerin verilmesidir. 

Bu itibarla, gerçekte ödev kavramı olumlu anlamlarla yüklü olmasına karşın bu olgu ebeveynler açısından kendilerini meşgul eden bir durum, öğrencileri açısından bakıldığında yorucu ve can sıkıcı bir uğraş ve eğitimciler açısından bakıldığında ise olumsuz izlenimlere sahip bireyler yetiştirmemek için verilen bir mücadele. Bu karmaşa eğitimde kalite anlayışına engel olacağı gibi geleceğin Türkiye'sini olumsuz düşünen ve bilinçli olmayan yetişkinlere emanet edilmesine de neden olabilir. Dikkatli olalım!