Felsefeyi Antik Yunan’dan başlatırsak doğa filozoflarından sonra ortaya çıkan insana yöneliş Sofistlerle ilk adımını atıp, Sokrates ile yükselerek günümüze kadar devam eden bir çalışma alanı ve yaşam pratiğinin yerleşkesi halini almıştır. İnsan yaşamının ne, neden ve nasıl olması gerektiği üzerine gelişen ve hayatını nasıl doğru bir şekilde sürdürmesi gerektiğini söyleyen bir alan etik.

Yaklaşık 2500 senedir sistemli bir şekilde ilerleyen, etik sahasında yüzlerce düşünürün üzerinde durduğu, mantık kurallarına bağlı bir şekilde düşüncelerini birbirine bağladığı ‘Nasıl yaşamalı?’ sorusunun aksiyom olarak alındığı noktadan başlayarak tarihsel bir şema çizmeye çalışacağım.

Etik; ahlak felsefesi altında incelenen bir konu olmakla birlikte, insanın nasıl yaşaması gerektiği, hatta düzeltmek gerekirse nasıl doğru bir şekilde yaşaması gerektiği üzerine ilerleyen bir düşünsel alandır.

Düşünsel bir alan olmasının yanında insan davranışlarını da konu edindiği için aslında insan yaşantısı boyunca gerçekleştirilen etik karar verme, hayatın içinden olan bir alandır.

Etik sözcüğü köken olarak eski Yunanca bir sözcük olan ethos sözcüğünden gelir. Bu sözcüğün kökeninde ethika sözcüğü vardır. Buradaki ethika sözcüğü, ethos sözcüğünün çoğulu olan “ethe’ye ilişkin konular” anlamına gelmektedir. Ethos’un çoğulu olan ethe, en eski anlamıyla söylenirse, “canlı bir varlığın ‘mekân’ı, ‘hep gittiği, sığındığı yer’ anlamına” gelmektedir. İlk anlamıyla “bir canlının barındığı, sığındığı yer, ortam” anlamına ethe tekili olarak ethos sözcüğü de karakter, huy demektir.

Tarihsel açıdan baktığımızda üç tür etik yaklaşımı karşımızı çıkmakta: Betimleyici Etik, Normatif Etik ve Metaetik.

Betimleyici etik; herhangi bir değer yargısına yer vermeksizin, olayı resmeden etik sahasıdır. Yalan söylemek, kopya çekmek, insan öldürmek doğru veya yanlıştır demeden durumu ortaya koyar.

Normatif etik; betimleyici etiğin tersine durumu tespit ettikten sonra bir değer yargısında bulunan etik sahasıdır. Yalan söylemek iyi veya kötüdür, kopya çekmek iyi veya kötüdür, insan öldürmek doğru veya yanlıştır sonuçlarından birine ulaşır.

Metaetik; diğer iki yaklaşımdan farklı olarak durum hakkında betim yapmak veya yargıya varmak yerine bu etik durumlarda kullandığımız kavramlara odaklanır. İyi-kötü nedir, doğru-yanlış derken neyi kastediyoruz gibi kavramlar üzerinden çalışır.

Tüm bu etik yaklaşımların gerisinde bulunan mantık zincirinde, kavramlar arası bağıntı kurulması, düşüncenin gerisinde yatan anlamı da muhafaza etmesi bakımında mühim önem taşımaktadır.

İnsanlar hangi dine mensup olursa olsun her dinin etik kuralları vardır. Güzel ahlak (erdemli olmak) birçok dinin ortak öğretilerindendir. Kötülüğe rağmen iyilik, yanlışlığa rağmen doğruluk, zorluğa rağmen cesaret gösterebilmek; erdemli insanların güzel ahlakı benimsemesi ve bunu hayatına entegre etmesiyle mümkündür. Her insanın özünde varlığını korumak, sürdürmek ve güçlendirmek vardır. Bu da ancak erdemle bağlantılıdır.