İki kişinin hayatına mal olurken mal kayıplarını da beraberinde getiren Taşoluk Apartmanı faciası, deprem olmaksızın çöküşüyle birlikte vatandaşlarda tedirginliğe neden oldu. Çöküşün nedenleri arasında kolon kesme ya da ömrünü tamamlamış bina olasılıkları gündemde yer alırken, gerçek nedenin yapılan araştırmalar neticesinde kamuoyuyla paylaşılması bekleniyor. 21 yıl önce de Zümrüt Apartmanı faciasıyla herhangi bir sarsıntı olmadan yıkıntıya uğrayan Konya’da uzmanlar, olayın tekrarlanması üzerine yığma ve karma binalar ve kentsel dönüşümle ilgili konuştu.

  

‘ENVANTER ACİL OLARAK ÇIKARILMALI’

Konya’da yığma ve betonarme yapılarla ilgili bir bina envanterinin olmadığına dikkat çeken Konya Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Hakkı Erkan, bu envanterin Türkiye’nin yüzölçümü en büyük ilinde daha zor çıkarılabileceğini ancak bir an önce çıkarılması gerektiğini söyledi. Aciliyet sırasına göre dönüştürülecek bölgelerin tespitinin yapılması gerektiğine işaret eden Erkan, “Karatay Belediyesi, geçmiş dönemlerde kooperatifler kurarak metruk bölgeleri dönüştürmeye başladı. Meram Belediyesi de bazı bölgelerde dönüşüm çalışmalarına hız verdi. Belediyeler bunu öncü olarak başlattı, özel kooperatiflerce de bu dönüşüm devam ettiriliyor ancak öncelikli olması gereken bazı binalar var, bunlar tespit edilmeli.” dedi.

‘ÇOK ÇABUK UNUTUYORUZ’

Kentsel dönüşümün de ekonomik güçle mümkün olabileceğinin altını çizen Erkan, gelirlerin kullanılmasında önceliklerin farklı olabildiğini söyledi. Gerekli bilincin devam ettirilmesi konusunda Türk milleti olarak ‘çabuk unutan’ bir millet olduğumuzu anımsatan Erkan, “6 Şubat 2023 depremi sonrasında birkaç aylık bir bilinç sonrası tekrar hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ettik. 6 Şubat depremleri sonrası bizleri arayarak evlerinin sağlamlığı hakkında bir araştırma yaptırmak isteyen birçok kişi vardı ancak şu anda depremler de unutuldu.” ifadelerini kullandı.

‘EN ÖNEMLİSİ CAN GÜVENLİĞİ’

Binaların sağlamlığına bakılırken uğraştırıcı olması, binalardan alınan numuneler dolayısıyla binanın görüntüsünde oluşan bozukluk ve maddi yükümlülüğü gibi farklı nedenlere bağlı olarak çoğu kişinin binasının sağlamlık testini yaptırmaktan çekindiğine işaret eden Erkan, “Burada önemli olan şey, can güvenliği. Bizim milletimiz en güvenli, en sağlam binalarda oturmayı hak ediyor! Lütfen binada gördüğünüz, sizi tedirgin eden bir durum varsa en azından böyle durumlarda gerekli yerlere başvuru yapınız.” ifadelerini kullandı.

‘DEPREM ÜLKESİ’ GERÇEĞİNİ, DEPREM KENDİNİ HATIRLATMADAN HATIRLAMAK GEREKİYOR’

Konya’da yorgun ya da ömrünü tamamlamış binaların çok olduğu semtlerden bahseden Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası Konya Şube Başkanı Osman Örs, şehrin geleceğe planlı bir şekilde hazırlanması hususunda konuştu. Özellikle şehrin merkezinde yapısal ömrünü tamamlamış birçok bina olduğuna dikkat çeken Örs, “Konya’da özellikle merkezde 1950-60’lı yıllardan sonra hızlı bir yapılaşmayla betonarme yapılaşmaya geçildi ve merkezde 60-70 yıllık binalar da bulunmakta. Nalçacı Caddesi’nde, Binkonutlar, Aydınlıkevler ve Bosna Hersek mahallesi gibi bölgelerde bu tür ekonomik ömrünü tamamlayan yapı stoğunun olduğunu görüyoruz. Deprem ülkesi olduğumuzu ara ara sarsıntılarla hatırlıyoruz ancak bunu unutmamak ve depremi hissetmeden önce bu yapıların dönüşmesiyle hatırlamak gerekiyor.” diye konuştu.

Kansere, iğne iplikle direniyor!
Kansere, iğne iplikle direniyor!
İçeriği Görüntüle

‘DÖNÜŞÜMÜN ZAMANI GELDİ!’

Binaların her dairesinin farklı bir hak sahibine ait olabileceğini ve kentsel dönüşüm kararının alınmasında en zor süreçlerden birinin de fikir birliğine varılması noktasında yaşandığını işaret eden Örs, “Can, öncelik olmalı ancak maalesef ‘dönüştürelim’ dediğimizde bunu hemen yapmamız da mümkün olmuyor. Doğru dönüşüm metotlarıyla Nalçacı Caddesi gibi özellikle şehrin merkezinde olan yapılardan başlanarak dönüşümün başlamasının zamanı geldi.” şeklinde konuştu.

‘YAPI KULLANIM İZNİ ALINDIKTAN SONRA DENETİMİN BULUNULMAMASI, İHMALLER ZİNCİRİNİ BÜYÜTÜYOR’

Şehirlerdeki önceliğin nitelikli yapılaşmayı sağlamak ve sağlıklı yapılı çevreyi oluşturmak olması gerektiğini belirten TMMOB Mimarlar Odası Konya Şube Başkanı Ahmet Övet, ülkenin depremsellik gerçeği ve bu hususta yaşanan acı tecrübeler neticesinde yapı üretiminin mevzuatla örtüşmediğini ifade etti. Binaların sadece yapım aşamasında ilgili kurumlar tarafından denetlenmesi ve yapı kullanım izni alındıktan sonra herhangi bir denetimin bulunulmamasının ihmaller zincirini büyüttüğünü aktaran Övet, “2021 yılında iskân alan binaların periyodik olarak 5 yılda bir kontrol edilmesi anlamına gelen Bina Kimlik Sistemi (BKS) ile yapıların deprem, yangın gibi afetlerin yanı sıra asansör, enerji sistemleri, iklim ve çevre şartlarından etkilenmesi gibi parametreler yönünden de değerlendirilerek denetimden geçmesi ve kullanıcıyı bilgilendirmesi hedeflenmiştir. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkililerinin kentlerimizde yer alan öncelikle kamusal binalarda sonrasında da özel mülkiyete ait yapılarda Bina Kimlik Sistemi denetimlerini ivedilikle hayata geçirmesini beklemekteyiz.” dedi.

‘RİSKLİ YAPILAR BELİRLENMELİ, DÖNÜŞÜM SÜRECİ OLUŞTURULMALI’

Şehirlerin diğer sorununun ise riskli bina analizlerinin yapılmaması olduğuna dikkat çeken Övet, “Riskli yapıların belirlenerek evrensel tasarım kriterleri çerçevesinde, kentlerin özgün dokusuyla uyumlu, kültürel mirasa saygılı, katılımcı bir anlayışla nitelikli mimarlık üretimi kapsamında kentsel dönüşümün esas amacına uygun bir dönüşüm sürecinin oluşturulması zorunludur. Yaşadığımız acı tecrübeler bu zorunluluğun aciliyetini gözler önüne sermiştir. Yapılaşma pratiğinin her alanında üretim yapan ve mesleki bilincinin farkında olan mimarlar olarak ülkemiz genelinde yapılmasını beklediğimiz tüm bu analiz ve dönüşüm süreçlerinde üzerimize düşen tüm görevlere talip olduğumuzun bilinmesini isteriz.” şeklinde konuştu.  

SİGORTADA BEYAN ESAS ALINMAMALI!

Deprem olmaksızın kendiliğinden çöken binaların Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) sigortası kapsamına girmediğini anımsatan Konya Ticaret Odası Sigortacılık Meslek Komitesi Başkanı ve Simya Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Erol Çirik de asrın felaketi depremleri anımsatarak Konya’da çöken binalarla yeniden gündem olan zorunlu deprem sigortası konusunda uyardı. Zorunlu deprem sigortası yapılırken, evin tapusunda yazan yüzölçümünün değil; sigortayı yaptıran kişinin söylediği rakamın esas alındığını belirterek hak kaybına uğramamak adına vatandaşları uyardı. Çirik, bu kapsamda konutların eksik sigortalatıldığına işaret ederek yetkililerin de bu konuda da gerekli adımların atması gerektiğini vurguladı.

Muhabir: EMİNE KILIÇ