Sağlık sektörü zordur ancak bazı alanlar bu zorlukların içerisinde manevi olarak daha yıpratıcı bir vaziyettedir. Meşakkatli ve merhamet gerektiren bir alan olan yoğun bakım da bu alanların belki de en başında yer alıyor. Konya Şehir Hastanesi Yoğun Bakım Uzmanı Dr. Hanife Cüce, yoğun bakımda bir gününü ele alarak, çalışırken zorlandıkları konuları anlattı. Cüce’ye göre bir doktorun en zor anı ise çaresiz kaldığı an!
Cüce, ‘Konya’daki tıp fakültesi diplomamı aldıktan sonra ilk mecburi hizmetimi Erzurum’da pratisyen olarak yaptım. 4 buçuk yıl İstanbul’da göğüs hastalıkları uzman asistanlığı hizmetimin ardından Ağrı’da 6 ay çalışmamın ardından yan dal kazanarak Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi’nde yoğun bakım asistanlığı sürecim başladı. Yoğun bakım uzmanı olduktan sonra Konya’da kaldım. Şu anda ise 18. yılımı Konya Şehir Hastanesinde yoğun bakım uzmanı olarak devam ettiriyorum’ dedi.
Ekstra hassasiyet gerektiren yoğun bakım hakkında bilgi veren Cüce, “Yoğun bakımda hastaların yakınları ya da sevdikleri yanında olmuyor ve hasta tamamen bizlere emanet! Yan dal seçerken de ‘yoğun bakım’ denildiğinde tekrar tekrar düşünmek zorunda kalabiliyorsunuz çünkü gerçekten daha fazla hassasiyet gerektiren bir alan. Bu yüzden bizim için tüm işlemler özenle yürütülmek zorunda ve hastanın yaşamsal bulgularını tekrar canlandırabilmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Sabah mesaiye başladığımızda hastalarımızı mutlaka görüp tahlil değerlendirmesi ve muayenelerini yaparız. Hastalarımız uyuyor bile olsa, onlara ‘günaydın, burası yoğun bakım ve biz senin yanındayız’ diyerek onların nerede olduklarını anlamalarını sağlayarak manevi olarak da destek olmaya çalışıyoruz. Hastaların kendini güvende hissetmesi çok önemli ve hastalarımızın bir anda paniklememeleri adına onların psikolojik olarak da destekçileri olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
HASTALARLA BAĞ KURULUYOR
Yoğun bakımdaki hastalarla olan bağlarını da anlatan Hanife Cüce, “Diğer insanlar için normal bir süreç olarak işleyen şeyler, bizler anlık olarak büyük bir mutluluk kaynağı olabiliyor; hastanın gözünü açması, nefes alması ya da o gün yemeğini yemesi bizim için büyük bir olay olabiliyor. Yoğun bakım hastaları genelde nerede, nasıl bir durumda olduklarını bilmedikleri için onları sağlıklarıyla birlikte maddi ve manevi olarak korumak bize düşüyor. Hastalarımızı emanet gibi görüyoruz. Bir hastamın bana hissettirdiklerini anlatmam gerekirse: Genç bir hastam vardı ve beyin tümörü teşhisi konulmuştu ve uzun bir süre entübe kaldı. 3 çocuğu vardı ve ailenin durumu da en az hasta kadar kötüydü. Hastayı kaybetme ihtimalimiz vardı ancak beyin tümörü olmasına rağmen enfeksiyonu yendi. Uzun bir süreçti ancak hastamızın bilinci açıldı ve taburcu etmiştik. Bir süre sonra eşiyle hastanede karşılaştığımda hastamın durumunu sordum ve eşinin artık bahçede bile gezdiğini, bizi de ziyaret etmek istediğini söyledi. Kaybetme ihtimalimiz olan bir hastamızın bu şekilde iyileşmesi beni çok mutlu etmişti” şeklinde konuştu.
YOĞUN BAKIMIN EN ZOR ANLARI
Yoğun bakımın en zor anlarını da dile getiren Cüce, “Yoğun bakımda en çok zorlandığım durum, hasta yakınlarıyla iletişim kurmak! Hasta hakkında görüşme odasına gelen hasta yakını, hastanın durumunu öğrenmek için mimiklerimize bakıyor ve tahminlerle bir anlam çıkarmaya çalışıyor çünkü hasta ne kadar yaşlı da olsa her zaman bir umut ışığı bekliyorlar. Hasta yakınlarına bilgi verirken, hastaya yapılan tüm tetkik ve müdahaleleri ailelerine bildiriyoruz ve hasta ne kadar kötü de olsa -her zaman bir umut ışığının olduğu düşüncesiyle- bir umut ışığı bırakıyorum. Ancak özellikle de yakınlarıyla da uzun süre temas halinde olduğumuz hastalarımız vefat ettiğinde bunun haberini vermek, bizim için çok zor oluyor.
Sizi derinden etkileyen; unutamadığınız bir hasta ya da yakınıyla bir anınız var mıdır?
Uzun süre yoğun bakımda kalan bir hastamız vardı, iki delikanlı oğlu olan. Anneleri vefat etti ve bunun haberini verdiğimizde o dev gibi iki evladın bir anda yıkılışını unutamıyorum. Görünüşte çok güçlü, heybetli duran o iki genç, vefat haberini alınca çok kötü olmuşlardı. O anı unutamıyorum” ifadelerini kullandı.