Biz akademisyenler, kavram tanımlama alışkanlığı ile yazılar kaleme alır ve uzun bir giriş kısmı yazmaya bayılırız. Kavramları didiklemek ve detaylandırmaktan, asıl konuyu önemsiz hale getirebiliriz. Bugün, bu durumu sizlere yaşatmamak için elimden geleni yapmaya çalışacağım. Derken bile yazıya girişi uzattığımın farkındayım. Her neyse, konumuz dijital ekonomi, yani paranın sanal dünyadaki hareketi ve sermayenin gerçekliğinde yatırımların görünmezliği ile bu durumun yeni az gelişmiş ülkelerin değişen veya değiştirilemeyen kalkınma içeriğine yansımaları.
Piyasaların; bilgisayar, tablet ve akıllı cep telefonları içine sıkıştırıldığı ve iktisadın tutamacı olan arz ile talep ikilisini nerdeyse aktörsel bağlılığın karışmışlığı içerisine düşürdüğü bir sanal ekonomik bermuda kaos görüntüsü hakimiyeti, bilinen teoriksel içerikleri altüst etmeyi sürdürüyor. Bu ortamda, beylik kalkınma söylevleri bırakın insanların refah artışını sağlamasını, ilerleme noktasında acziyet sergilemeye devam ediyor.
Peki, nedir değişen yeni kavramlar? İlk akla teknolojik ilerlemeler geliyor. Bu ilerleme, sermaye yatırımlarının şeklini, biçimini, türünü, içeriğini tamamen değiştiriyor. Bu durumda kalkınma olgusunu yaşayan ülkeler tasarruf eksikliği nedeniyle sermayeye ulaşmada her zamankinden daha fazla zorlanıyorlar. Bu kısıt, onları diğer üretim faktörlerine yöneltiyor ancak ne fayda! Çünkü doğal kaynak zengini değillerse, nitelikli beşeri sermayeye sahip değillerse, ileri teknoloji düşüklüğü sergiliyorlarsa, bilgi donanımları yenidünya anlayışından uzaksa ve yenilikçilik, arge, inovasyon, girişimcilik kültürü yerlerdeyse kalkınma anlayışında popülaritesi yüksek söylevler ülkeyi ön sıralara taşımakta yetersiz kalıyor.
Dijital-yenilenen teknoloji dönemi, bilginin döngüsel yörüngesinde sığ kalkınma anlayışını kökten silmeye namzet bir duruş içerisinde. Sürekli yenilik, sürekli yaratıcı yıkım yaparak, (Schupeter'e atfen) yenidünya oluşumunda kalkınmayı silkeleyerek çok boyutlu alanlarda varlığını sürdürmesini salık veriyor. Bu alanlar ise; çevre mevzuundan-gelecek nesillerin yaşamına, yerel içerikli duruştan-mikro ekonomik hayata ve beşeri sermayeden-nitelikli kaynak tercihine kadar çok farklı boyutların kalkınma konusu içinde yer alması gerekliliğini vurguluyor. Buna karşılık eski kavramlar hala gündemde tutulmaya devam ediyor. Az gelişmiş ülkeler için zaman kabuk değiştirme zamanına işaret ediyor. Tüm önceki planları rafa kaldırmanın vakti gelmişe benziyor. Yeni yaklaşımların; eğitim, sağlık, sosyal, cinsiyet, hukuk ve elbette ki ekonomi-ticaret konularına uygulanması ve yeni dördüncü değişim dalgasının kaçırılmadan yakalanması elzemiyeti içinde düşünülmesi şarttır.
Bu anlamda X kuşağının, teknoloji ve yeniliği ön planda tutan davranış kazanımı elde etmesi, dijital çağı yerel kaynaklarla örtüştürmesi; Y kuşağının, teknoloji kullanımını artırması, tasarruflarını yoğunlaştırması, eğitim ve bilgi yönlü yeni hamle oluşturması, kaynakların optimum ve çevreci kullanımının sağlanması, eski ile yeni arasında köprü kurulmasını; Z kuşağının, eğitimde verimlilik ve çıktı yönlü teknolojik yenilikler uygulamasını, çok yönlü ve doğru bilginin kazınılması ve içselleştirilmesi ile tüketim çağının yerel içerikli yürütülmesinin öneminin vurgulanması, nesil geleceği açısından yeni kalkınma anlayışı içerisinde yer alması gereken konular arasındadır.
Değişen şartlara esası değiştirmeden, en çabuk uyum ve kazanıma çevirme çabası geleceği elde tutmanın anahtarı niteliğindedir. Yeni içeriklere farklı açılardan yaklaşım geleceğin kalkınma kazanımı olabilir.
Y. Doç. Dr. Bülent Darıcı