Ülkemizde hızla değişime tanık olduğumuz değişen iş gücü ve ekonomik yapı hakkında konuşalım bu hafta. Aslında herkesin çok iyi bildiği bu durumu bu hafta ele almak istedim. Sanayilerde, tarımda, üretimin olduğu her yerde her geçen gün azalan iş gücümüzden bahsederek bu konunun altını çizmek isterim. Ucuz iş gücü olmasıyla üretim gerçekleşen her sektörde her geçen gün artan mülteciler vasıfsız iş gücü olarak iş hayatında. Bakıldığında şimdilik bir tehdit olmasa da uzun dönemde zamanla azalacak olan iş gücümüz. Artan mültecilerin vatandaşımızın yapmak istemediği işleri yapması ve zamanla bu mültecilerin ülke ekonomisinde bir yerlere gelerek bugün beğenmediğimiz insanların ileriki yıllarda bizleri çalıştıracak potansiyele gelmesi gerçekten çok iç açıcı olmasa gerek ama gidişat bunu gösteriyor.

            Gözlemlerime dayanarak söylemek isterim ki ülkemizde hizmet ekonomisi çok hızlı büyümekte ve vatandaşlarımızın özellikle gençlerin (Z kuşağının) sanayi, tarım yada üretim merkezli değil de ağırlıklı hizmet sektörüne kaymasını görmemek mümkün değil. Üreten bir toplum olan bizler, küreselleşme ile beraber hizmet sektörüne dönüyoruz tıpkı Amerika'da olduğu gibi. Fakat çok hızlı bir dönüşüm olduğundan üretimin gerçekleştiği yerlerde yerli vatandaşın bulunması günden güne zorlaşacağa benziyor. Hizmet sektörü de elbette önem arz etmekte fakat oldukça kolay öğrenilebilir. Diğer sektörlerde öğrenmek ve ustalaşmak zamana dayalıdır. Usta olmak için uzun yıllara ihtiyaç duyulabilir. Aksine hizmet sektörleri örneğin, kafe, restaurant gibi günübirlik işler görece daha kolaydır. Gözlemime dayanarak söyleyebilirim ki, gençlerimizin şuan ki durumu kafe, restaurantlarda garsonluk yapmak günü kurtararak para kazanmak. Sanayilere baktığımızda ise çalışanlar yabancı kökenliler. Suriyeliler, Afrikalılar, Afganlılar gibi bir çoğu üçüncü dünya ülkelerinden gelme insanlar. Hal bu şekilde olunca yıllar sonra bizler değil bizim beğenmediğimiz yabancılar üretimde söz sahibi olacağa benziyor. Hatta şimdiden olanlar mevcut. Örnek vermek gerekirse Konya'da tekstil ürünleri üretiminde şimdiden söz sahibiler. Gördüğüm birçok yabancı olup da ülkemizde kalmış ve iş güç sahibi olmuş bir çok insan var. Bu durumdan aslında şikayetçiyim veyahut değilim, yada ırkçıyım veya değilim gibi bir bakış açısı ortaya çıkmasın. Bizler her insanı severiz saygı duyarız. Benim isyanım burada yabancıların bir yere gelmesi değil benim isyanım bizim bir yere gelmemiz. Her geçen gün çok daha tembelleşiyoruz ve yıllarımız okullarda geçiyor. Meslek sahibi olmaktan bir haber olarak gençlerimizi yetiştiriyoruz sonra da onları asgari ücretle çalışmalarını beklemekten başka çaremiz kalmıyor. Sistem olarak ülkemizde bireylerin yetişmesi veya yetiştirilmesi aslında hatalı. Bu hataya birde meslekten uzak cafelere garsonluk yapanlar eklenince gerçek anlamda üretken toplum olmaktan çıkıyoruz ve üretimi başkalarına yaptırıyoruz. Bizler hizmetkar olarak kalıyoruz...

            Üniversite tercihlerinin yapıldığı ve sonuçlarının açıklanacağı bu dönemde her gencimizin aileleri tarafından okuması isteniliyor. Ülkemizde her yer maşallah üniversitelerle doldu kaldı fakat sanayilerde, üretimde, tarımda çalışacak insan kalmadı. Bunun bedelini kim öder nasıl öder ? Elbette bizler öderiz. Kaybolan yıllar boşa geçirilmiş zamanlar ve sonrasında da iyi kiler yerine keşkeler... Üzüncü ama gerçek. Gençleri üniversitelere hapsediyoruz ve mezun olduktan sonra da sudan çıkmış balığa dönüyorlar. Mülakatlarsa sorulan sorular; Tecrüben var mı? İngilizce biliyor musun? Kaç ülke gezdin? Bu sorular gençlerin önüne gelince afallayıp kalıyorlar. Ülkemizde belli başlı üniversitelerden mezun olmadıktan sonra bu sorulara yanıt bulmak zor. Kanımca üniversitelerden ziyade tarım, sanayi, teknoloji gibi alanlarda kestirme kısa yoldan insanlar yetiştirilmeli ve ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durulması öğretilmeli. Üniversitelerde okumak elbette çok güzel olmasıyla beraber oldukça zaman harcanması gereken bir durum. Bizim zaman kaybına tahammülümüz yoktur artık. Dünya da süper güç olmanın yegane sebebi üretmekten ve pazarlamaktan geçmekte. Dolayısıyla kısa ama kaliteli eğitim verip bir an evvel insanlar hayatına başlamalı. Bu hem bireyin kendisi için hem de ülkesi için oldukça kıymetlidir.