Çumralı sanatseverlerin katıldığı etkinliğin sunuculuğunu Merve Cura- Tarık Gökce yaptı. Etkinlikte Ömer Seyfettin’in Türk diline hizmetleri ve Türk hikâyeciliğine katkısı, İstiklal Marşının kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’un milli ve manevi kimliği konuşuldu. Çanakkale Deniz Savaşları ve zaferi anlatıldı.

Etkinlik Merve Cura’nın On kıtasını da okuduğu İstiklal Marşı ile başladı.  Şiiri bütün katılımcılar ayakta dinledi. Cumhuriyet Lisesi Tarih Öğretmeni Elif Nas, İstiklal Marşı’nın önemini, yazılma nedenini anlatan bir konuşma yaptı. Elif Nas, “İstiklal Marşı, korkma! Diye başlar. Burada Hz. Peygamberin Hz. Ebu Bekir ile hicret ettikleri vakit Sevr mağarasına sığındıkları ana bir atıf vardır. Hz. Ebu Bekir, takip edenlerin seslerini çok yakından duyunca korkmuştu. Bunun üzerine Resulullah Efendimiz, “korkma ya Ebu Bekir, Allah bizimledir.”  Diyerek onu teselli etti. O dönemde Müslümanlara Mekkeli müşrikler hayat hakkı tanımıyorlar, ellerine geçirdiklerini öldüresiye dövüyorlar ya da ağır işkenceler yapıyorlardı. Mehmet Akif, 1. Dünya Savaşında da Müslüman Türklere yapılan baskıları ve katliamları da Mekkeli müşriklerin zulmüne benzetmiş; korkma, O dönemde nasıl Allah Mazlumları koruduysa bugün de koruyacaktır, demiştir.”

B1125E87 40Ff 47Fc Bdf5 B211Dda28C0C

Elif Nas, “Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın/ Belki yarın belki yarından da yakın” dizeleriyle Türk milletine ümitsizliğe düşmemesi gerektiğini, karanlık gecenin ardından mutlaka güneşin doğacağını belirtmiştir.” diyerek Türk milletine, ordusuna, gençlerine ümit aşıladığını ifade etti. Yine; “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı/ Düşün altında binlerce kefensiz yatanı

Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı/ Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.” dizelerinde “Türk çocuklarının vefakâr olmasını, atalarının kemiklerini sızlatmamasını, onlara layık vatanperver kişiler olmasını ve Türk vatanını hiçbir şeye değişmemeleri istediğini söyledi.

Bakkal dükkânından Kültür dünyasına! Bakkal dükkânından Kültür dünyasına!

Son mısralarında; “Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal/ Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet/Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal” Hakk’a inanan Türk milletinin asırlardan beri hür yaşadığını, bu kez de asla çözülmeyeceğini, ilelebet hür yaşadığını, bunu da hak ettiğini vurguladığını sözlerine ekledi.

D296De14 32Cf 43Fc 8263 614Aec3B6B78

Gecemizin bir diğer konusu da Ömer Seyfettin’di. Cumhuriyet Lisesi öğretmenlerinden Levent Küçükgök, Ömer Seyfettin’in hikâyeciliği ve dilciliği üzerine konuştu. “Milli lisanın oluşmasında ve Türk hikâyeciliğinin gelişmesinde Ömer Seyfettin’in payı büyüktür. Hikâyelerinde tarihi hadiselere, destanlara, kahramanlık olaylarına yer verir. Türk gençlerine milli birlik ve beraberlik şuuru aşılar.” dedi.

Kısacık ömrüne 200’e yakın hikâye sığdırdığını ifade eden Küçükgök, “Ömer Seyfettin Türk edebiyatında çok üretken bir yazardır. Balkan Savaşında Yunanlılara esir düştüğünde bile kalemini elinden bırakmadı. Sürekli okudu ve yazdı. Genç Kalemlerde yayınlanan Yeni Lisan makalesi ile Türk dilinin yabancı zarf, edat ve tamlamalardan arınması gerektiğini, yabancı kelimelerin yerine Türkçe karşılıklarının kullanılmasını, halkın benimsediği alışılmış kelimelerin kullanılmasına devam edilmesini, yeni kelime türetmede Türkçenin kaidesine uygun olarak türetilmesini, ilim dünyasında kullanılan terimlerin de Türkçeleştirilmesi gerektiğini savundu. Bunu eserlerinde uyguladı. Yediden yetmişe herkesin anlayabileceği tarihi, milli ve ahlâkî eserler kaleme aldı.” diyerek Türk dilini küçümseyenlere karşı Türkçenin ifade gücünü, zenginliğini, edebiyat dili olabileceğini gösterdiğini söyledi.

Topluluk üyelerinden Anuş Gökce de Çanakkale Savaşlarının Türk tarihinde bir dönüm noktası olduğunu belirtti. “18 Mart 1915’te Çanakkale Deniz Savaşlarında Birleşik Filonun ağır bir yenilgi alarak geri çekilmesi hiç yenilmeyecek zannedilen İngilizlerin de yenilebileceğini gösterdi” dedi. Gökce, “Çanakkale Deniz Savaşları, 19 Şubat1915- 18 Mart 1915 tarihleri arasında Birleşik Filo ile Osmanlı Topçuları arasında yapılan savaşlardır. 18 Mart sabahı 100 parçalık bir donanmayla Çanakkale boğazına giren Birleşik Filo üç sıra halinde uzun menzilli toplarıyla boğazının Anadolu ve Rumeli yakasındaki Türk tabyalarını döğmeye başladı. Başlangıçta Türk topçuları karşılık vermedi. 13 km. mesafeden atış yapa bilen birleşik donanmanın topları Türk tabyalarını hallaç pamuğu gibi attırdı. Türk topçularının menziline girdiği zaman öldü zannedilen askerler, bataryalar birden harekete geçti. Birleşik donamanın öğleden sonraki saldırılarında Türk topçusunun isabetli atışları ve Nusret Mayın gemisi tarafından döşenen mayınlar savaşın kaderini belirledi. İsabet alan büyük gemilerden 3 tane zırhlı battı ve 4’dü de hasar gördü. Bunlardan Bouvet, Nusret Mayın gemisinin döşediği mayınlara çarparak üç dakika içinde 600 personeliyle birlikte battı. Oucen mermilerden kurtularak tabyalara ateş püskürürken Seyit Onbaşı ve Niğdeli Ali Çavuş’un yardımıyla hasar görmüş bir topa yerleştirilen merminin isabet etmesi suretiyle dümeni kırıldı. Sürüklenen gemi mayınlara çarparak gece saatlerinde battı. Türklerin kaybının 432, Birleşik Filonun kaybının 3 zırhlı batmış, 4 zırhlı ağır hasar görmüş ve 600-800 personeli de ölmüştür.” dedi.

Çanakkale deniz savaşlarının kazanılmasıyla savaşın 4 yıl uzadığını kaydeden Anuş Gökce, “Bu savaş kazanılmasaydı, İngilizler direk İstanbul’u işgal edecekler ve Türkler esaret altına gireceklerdi. Türk milleti ileride kendilerini kurtaracak olan kumandanı tanıyamayacak, belki de uzunca bir süre esaret hayatı yaşayacaktı. 25 Nisan’da kara savaşlarını başlatan İngilizler, denizden donanmayla destekledikleri orduları Sedülbahir önlerinde çakıldı kaldı. Mustafa kemal inisiyatif alarak ihtiyat kuvvetleri olduğu halde kolordusunu yürüttü ve savaşın çehresini değiştirdi. Türk halkı bu savaşta emir-komuta, askerin sevk ve idaresindeki stratejik dehayı gördü. Anlık verdiği emirle bozulan Türk ordusunun maneviyatını düzeltti ve süngü taktırarak dinlendirdiği kolordunun baskın yemesini önledi. Arkadan yetişen destek kuvvetlerle birlikte tırmanışa geçen İngilizleri geri püskürttü. 10 Ay süren Kara Savaşları neticesinde Türk Milleti zaferi tattı. Düşman askerleri 9 Ocak 1916’da Boğazları ve Gelibolu Yarımadasını boşalttı. Rusya’da İsyan çıktı. Osmanlı Devleti 1917’de Rusya ile bir anlaşma yaparak daha önce 93 Harbinde kaybettiğimiz Kars, Ardahan ve Batum’u geri aldı. Cephedeki askerler Doğuya ve güney cephelerine kaydırıldığını” söyledi.

5044D1Be 531E 4532 Bbdc 63997B2Fb001

Çumra Kültür ve Sanat topluluğu kurucu üyelerinden Sedat Ulupınarlı 9 Mart 1974’te meydana gelen kar fırtınasını ve Çumra’da hayatını kaybeden kişileri anlattı. Bakkal Fırtınası adı verilen bu fırtına bir bakkal ve iki oğlunun, yine Taşdelen ailesinden bir kadın ve kızını, kaybolan avcıları anlattı ve rahmet diledi.

Konuşmalardan sonra Çumralı Sanatçı Kenan Üney, Çanakkale İçinde Vurdular beni ve kahramanlık türkülerini çalıp söyledi. Mehmet Akif’in bir şiirini de türkü formunda sazsız okudu. Uğur Köfe, Selahaddin Güzel, Ahmet Yavuz, Ahmet Gök, Muhammet Ali Karataş, Dilek Karataş, Mustafa Yavuz Çolak, Halime Doğru şiirlerini okudu. Selçukya’dan katılan Ömer Kılıç, Mustafa Şen şiirlerini okudular. Mustafa Yiğit gitarıyla eşliğinde seslendirdiği türkülerle geceye renk kattı.

Gecenin kapanışını Çumra Yörük Ekibi yaptı. Sergiledikleri güzel oyunlarıyla renkli ve güzel bir gece yaşattılar.

82Db4Fdd Aa06 4905 B100 F036F2556B55

HABER MERKEZİ 

Editör: Birkan Bakay