2

Kitaplara sevdalıysanız  hayat renklenir, zenginleşir Kitaplara sevdalıysanız hayat renklenir, zenginleşir

Kardeşiniz Adnan’ın şehit düşmesiyle yazdığınız “Benden Toprak istenir mi?” adlı şiiriniz çok ilgi gördü ve bestelendi. Adnan’ın şehadet haberini ne zaman aldınız ve bu şiiri nasıl yazdınız?

1990 yılının Mayıs ayında beyin kanaması geçiren dayımın yanında refakatçiydim. Konya Devlet Hastanesi‘nde yatıyordu. Sabaha karşı bir sedyenin üzerine uzandım. Refakatçilerden biri, “Telefonun var” diye beni uyandırdı. Fırlayarak, telefona gittim. Fakat bir iki kelimeden sonra ben fenalaşıp yüz üstü düşmüşüm. Kendime geldikten sonra patlayan dudağıma dikiş atıldı. Sonra eve gittim. 8 Mayıs günüydü, sabah 09.00 civarı evin telefonu çaldı, ahizeyi kaldırdım. Ses tam anlaşılmıyordu, uğultu vardı. “İdil’i ara” dediğini anladım. Kardeşim orada askerdi. Hemen arayıp, “Adnan Yıldırım’la görüşmek istiyorum” Santralci asker, nöbette olduğunu, yarım saat sonra geleceğini söyledi. Telefonu kapattım ama içime şüphe düştü. On dakika sonra bir daha aradım. Bu defa, beni bir komutana aktardırlar. Kendimi tanıtıp, iki gündür telefona girdiğim diyalogları anlattım. Komutan, “Kardeşiniz küçük bir trafik kazası geçirdi ve Diyarbakır Askeri Hastanesi’ne kaldırıldı dedi. “Ben kendisine nasıl ulaşırım” diye sorunca da telefon numaramı aldı, “Ben size gerekli bilgiyi vereceğim” dedi.

Kendi yaramı unutmuş, İdil’den gelecek telefonu bekliyordum ama aramadılar. Bir daha telefon açtım. Bu defa başka bir komutana aktarıldım ve kardeşimin Diyarbakır Askeri Hastanesi’nde, gece sabaha doğru 04.00 civarında Şehit olduğunu söyledi.

Cenazemizi almak için abimle birlikte yola çıktık. Otobüsümüz Adana otogarında mola verdi. O an tefekküre daldım ve “Bin yıldır bir arada kardeşçe yaşayan insanları birbirine düşman etmeye kimsenin gücü yetmeyecek. Biz birlik beraberliğimizi koruduğumuzda, ne Ermeni’si, ne Yahudi’si ne Yunanı ne Rus’u bizi bizden ayıramayacak.

Doğu’da Büyük Ermenistan, Güneyde Büyük İsrail için bizden toprak alamayacak. Bizim töremizde vatan toprağının uğruna ölmek vardır. Dünyada Türk ismi yaşadıkça kimse benden toprak isteyemez, diye zihnimden geçirdiği sırada yerde bulduğum bir sigara kâğıdını alıp bu dizeleri yazdım.

“BENDEN TOPRAK İSTENİR Mİ?                                     

Beş bin yıllık yoldan geldim,

Benden toprak istenir mi?

Şerefle vuruldum öldüm,

Şandan toprak istenir mi?

Uzan Çin'e kadar uzan,

Kurulmalı milli düzen,

Dökülerek sınır çizen,

Kandan toprak istenir mi?

Kim bölecekmiş bu yurdu?

Şehit verdik ordu ordu,

Kükretmesin çakal kurdu

Ondan toprak istenir mi?

Şu gönlümüz süslendiyse,

Dostuz diye seslendiyse,

Kılıçlarım paslandıysa,

Kından toprak istenir mi?

Yaramıza ektiler tuz,

Derdimiz birdi, oldu yüz

Uyan Fatih, uyan Yavuz,

Sizden toprak istenir mi?

Hepimiz bir, yoktur filân,

Yaptıkları hile dolan,

Yurdu için feda olan,

Candan toprak istenir mi?

Öksüz ozan yok say başı,

Akıtmışsın kanlı yaşı,

Şehit verdin can gardaşı,

Senden toprak istenir mi?”

“Benden Toprak istenir mi?” adlı eseriniz salt bir şiir olarak kalmayıp bestesi de yapıldı değil mi?

Evet. Cumhurbaşkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Konya Valiliği ve Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin desteğiyle “Benden Toprak İstenir mi?” isimli şiirim, NEÜ Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Görevlileri Yunus Çağlak ve Osman Kürşat Çakır tarafından bestelendi. Akabinde de klip yapılarak yayımlandı.

Şiirleriniz hakkında lisans tezi hazırlanması, yine şiirlerinizin bilimsel değerlendirmesinin yapılması sizi bu açıdan da özel kılıyor. Sizinle ilgili yapılan bu çalışmaları anlatır mısınız?

Şiirlerim ile ilgili üç lisans tezi hazırlandı. Bunlardan ilkini 1996 yılında Kenan Türkmen yaptı. Daha sonra 2003 yılında Özlem Akbaş benimle ilgili bir tez hazırladı. 2018 yılında da Ayşegül Evrim Tirci hakkımdaki üçüncü tezi çalıştı. Zeynep Kaplan’da tez çalışmasını benim şiirlerim üzerine yaptı.

Merhum Ali Berat Alptekin Hoca da 2003 yılında hazırladığı “Benden Toprak istenir mi?” adlı kitapta şiirlerimin bilimsel değerlendirmesini yaptı. Bu çalışmaların hepsinden de onur duydum.

Âşık atışmalarında saz da sözde doğaçlama anında gelişir. Bir anlamda hazırcevap olmak mı gerekiyor?

Âşığın kelime bilgisinin geniş olması lâzım. Hele Lebdeğmez” dediğimiz iki dudak arasına toplu iğne koyarak yapılan yarışmada, dudakların birbirine değmesine gerek kalmadan söylenecek sözleri hemen hatırlamak ve söylev haline getirmek gerekiyor. Muamma ve lügazları da bun eklemeliyiz.

Sizin halk hikâyeciliği yönünüz de var, değil mi?

Evet… Türk halk kültüründe hikâyecilik çok önemlidir. Ben de Eleşkirt’te geçen çocukluk günlerimden itibaren halk hikâyeleri, meseller dinleyerek büyüdüm. Ve bunların pek çoğunu unutmayıp, muhtelif ortamlarda anlatarak günümüze aksetmesini sağladım. Yrd. Doç. Dr. Ebru Akhan Birkan Hanımefendi de Halk Kültüründe Ejderha Motifini çalışırken bize müracaat etti.  Ben Komşu Kızı ve Afşin Bey adlı hikâyeyi anlattım ve Ebru Hanım Ejderha motifini çalıştı.

El verdiğiniz, yetiştirdiğiniz talebeleriniz var mı?

Oğlum Yağız Ozan âşıklığın inceliklerini çok iyi öğrendi. Kelşme dağarcığı da çok güçlü ve her türlü atışmaya girebiliyor. Özellikle Lebdeğmez usuldeki atışmalarda dudaklar birbirine değmeden telaffuz edilecek kelimeleri bulup dize haline getirmek çok önemlidir. Yağız bunu yaparken aynı zamanda iyi bir de saz sanatçısıdır, Ağrı’nın Eleşkirt ilçesine bağlı Yeşilova köyünden Barış Özmen de iyi bir şair olarak yetişen önemli talebemdir.

Efendim, sohbet hoş fakat sayfa sınırlı… Çok teşekkür ederim.

Editör: Hatice Tekin