Madde bağımlılığı tehdidi her geçen gün artıyor. Her ne kadar ülke genelinde emniyet birimleri bu konuda önemli çalışmalar yürütse de, maddeye ulaşmanın daha da kolaylaşması gençlerin yönelimini de artırıyor. Bazı verilere göre ülke genelinde 8 milyona yakın madde bağımlısı olduğu iddia ediliyor. Uzmanlar ise madde bağımlılığına karşı tüm kurum, kuruluş, belediye ve merkezi hükümetin harekete geçmesi gerektiğinin altını çizerek gençlerin korunması gerektiğini belirtiyor.
KENDİ ÇOCUĞU MADDE BAĞIMLISI OLUNCA HERKESE DERMAN OLMAK İSTEDİ
Madde bağımlılığının önemli bir konu olduğunu söyleyen Konya Bağımsız Yaşam Derneği Halkla İlişkiler Sorumlusu Tahir Yayla, erkek çocuğunun bundan 8 yıl önce 12 yaşındayken mahalledeki arkadaşlarının akran zorbası ile kendini farklı göstermek adına çakmak gazı çekerek bağımlı olduğunu anlattı. Bir aracın içerisinde yine çakmak gazı çekerken aracın patlamasıyla çocuklarının bağımlı olduğunu öğrendiklerini dile getiren Yayla, “Bu olay sonucunda oğlum yoğun bakımda bir süre kaldı. Çünkü yanmıştı. Sonrasında çocuğumuzu kurtarmak için çok mücadele verdik. Ama bunda başarılı olamadık. Oğlumuz başka maddeleri de kullanmaya başladı. Bazı zor süreçler yaşadık. Sonunda oğlum bu bağımlılıktan kurtulmak istediğini söylediğinde şu an içinde bulunduğum dernekle tanıştık. Oğlum burada tedavi olmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.
TOPLUMA KAZANDIRILMALARI LAZIM
Bağımlılığın; merkezi sinir sistemini etkileyen uyarıcı veya uyuşturucu maddeler vasıtasıyla beynin haz merkezinin dopamin salgılanmasını artırarak kişinin kendisine suni madde pompalamasıyla meydana geldiğini kaydeden Tahir Yayla, madde bağımlılığının kişide fiziksel, biyolojik ve psikolojik sorunlar oluşturmaya başlamasıyla bir ‘beyin hastalığı’nın ortaya çıktığını aktardı. Uyuşturucu ile elde edilen bu fazla dopamin salgısının, beynin ön kısmında tahrişler ve tahriplerin oluşmasına neden olduğunu belirten Yayla, “Beynin bu bölgesinde, sorgulayan, algılayan, odaklanan, kişinin duygularını yöneten bir bölümün tahrip olmasıyla kişi algılayamıyor, kendini yönetemiyor. Bu hale gelmiş olan kişi de ne yaptığını bilmeyen, sonuçları hesap edemeyen, karşısındaki insanlara zarar veren kişiye dönüşüyor. Dolayısıyla bir yerden sonra tehlike arz etmeye başlıyorlar. Uyuşturucu tüm dünyanın problemi olmakla beraber özellikle pandemi ve sonrasında ülkemizin de bir beka sorunu haline geldi. Toplumumuzda madde bağımlılığı bir ahlak sorunu olarak görüldüğü için bağımlıların ve ailelerin kendi içine kapanmasına, toplumdan uzaklaşmalarına sebep oluyorlar. Halbuki bu tür madde bağımlıları topluma kazandırılmalı. Genelde geçmişinde bağımlı olan insanlar, iyileştikten sonra bile kendisine eş, arkadaş, iş bulamıyor, herkes kendisinden uzaklaşıyor. Böyle olunca maddeye tekrardan başlıyorlar ve tedavi de boşuna sağlanmış oluyor. Bu yalnızlaşma ciddi aile facialarına da neden olabiliyor” ifadelerini kullandı.
MADDE BAĞIMLILIĞININ KALICI BİR TEDAVİSİ YOK
Eskiden bitkisel olan maddelerin içerisine son 5-10 yıl içerisinde kimyasalların da dahil edildiğine dikkat çeken Yayla, “Bununla beraber bağımlı kişilerde anksiyete, bipolar ve şizofren gibi hastalıklar görülmeye başlandı. Bu tanılar da kişilerin şiddete yönelmesine, agresifleşmesine, cinsel sapkınlıklara başvurmasına neden oluyor. Dolayısıyla bağımlı kişiyi tedavi etseniz bile psikolojik olarak da iyileştirmeye gitmek zorundasınız. Ama psikolojilerini iyi edeceğim derken kullandıracağınız antidepresan ilaçlarda bile uyuşturucu kökeni bulunuyor. Bu da bağımlıyı tetikliyor. Olay kısır bir döngüye dönüşüyor. O yüzden bağımlılığın kesin yok edici bir tedavisi yoktur. Sadece bağımlı kişinin maddeden uzaklaşmasını sağlayabilirsiniz. Önemli olan madde kullanımına hiç başlamamak” dedi.
DERNEK OLARAK İNSANLARA YARDIM EDİYORLAR
Bağımsız Yaşam Derneği olarak madde bağımlılarını tedavi ettiklerini söyleyen Yayla, bu konuda yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Yayla, “12 tane farklı evreden oluşan bağımlılığın tedavisine yönelik çalışmaları uyguluyoruz. Bu basamaklarda; bağımlılığı kabullenme ve teslim olma, bağımlılıktan Allah’ın kurtarabileceğini inanma, zarar verdiğiniz kişilerden özür dileme ve bir daha aynı hataları yapmama gibi süreçler yer alıyor. Biz de bunu uyguluyoruz. Ayrıca derneğimiz gerçekten 5 yıldızlı otel niteliğinde. Bağımlı kişilere 4 ay boyunca yatılı tedaviler uyguluyoruz. Ancak bu kişiler şehir dışından geliyor. Konya’da bulunan bu derneğe aynı şehirden bir bağımlı getirirsek o kişinin bildiği bir yer olduğu için maddeyi temin etme imkanı artacaktır. Biz bunu önlemeye çalışıyoruz. Derneğimizin asıl kurulduğu yer İstanbul. Oraya da şehir dışından hastalar gidiyor” diye konuştu.
ÖNEMLİ OLAN HİÇ BAŞLAMAMAK!
Madde bağımlılığı çağımızın en büyük sorunlarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. O yüzde ailelerin çocuklarını hiçbir zaman yalnız bırakmamaları ve arkadaş çevresini yakından tanımaları gerektiğini vurgulayan Yayla, “Gördüğünüz gibi Konya’da bağımlılık arttı. Bunun en temel sebebi internet ortamı ve yanlış çevre seçiminden kaynaklanıyor. O yüzden aileler, ‘benim çocuğum nasıl olsa bulaşmaz’ demesinler. Madde bağımlısı olduğu için ne beyin cerrahları, avukatlar gördük şu an tedavi gören. Çok dikkatli olunması ve bireyin de bilinçli hareket etmesi gerekiyor. Her şey, ‘bir kereden bir şey olmaz’ ile başlıyor” diye ekledi.