Ebu İdris el-Havlani rahmetullah’dan şöyle dediği nakledilmiştir: Şam mescidine girmiştim. Bir de ne göreyim, güleç yüzlü bir delikanlı ve başına toplanmış bir grup insan. Bunlar bir konuda görüş ayrılığına düştüler mi hemen o delikanlıya başvuruyor ve fikrini kabulleniyorlardı. Bu gencin kim olduğunu sordum. Bu Muaz İbni Cebel radıyallahu anh’tır dediler. Ertesi gün erkenden mescide koştum. Baktım ki o genç benden evvel gelmiş namaz kılıyor. Namazını bitirinceye kadar bekledim sonra önüne geçerek selam verdim ve:

Allah’a yemin ederim ki ben seni seviyorum, dedim.

Allah için mi seviyorsun? dedi.

 Evet Allah için, dedim. O yine:

Gerçekten Allah için mi seviyorsun? dedi. Ben de:

Evet gerçekten Allah için seviyorum, dedim.

Bunun üzerine elbisemden tutarak beni kendisine doğru çekti ve şöyle dedi. Kutlarım seni. Zira ben Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemi şöyle buyururken dinledim: Allah Teala, Sırf benim için birbirini seven, benim rızam için toplanan, benim rızam uğrunda birbirini ziyaret eden ve sadece benim rızam için sadaka verip iyilik edenler, benim sevgimi hak ederler buyurmuştur. (Muvatta’, Şa’r 16)

            Hz. Peygamber’in vali, Kur’an muallimi ve komutan olarak görevlendirdiği büyük sahabi Muaz İbni Cebel’i Şam mescidinde, halkın rağbet halkası içinde gören ve tanıyan Ebu İdris’in duyduğu heyecan ve ona bir an önce kavuşmak, sevgisini ve saygısını sunmak için gösterdiği tatlı telaş ne kadar hoş değil mi? Ne demişler: Altının kıymetini sarraf bilir.

Bu büyük tabii, yakaladığı büyük fırsatın heyecanı ile mescide erkenden koşmuş, fakat sevdiği büyük sahabinin kendisinden daha erken davranıp önceden geldiğini ve nafile namaz kılmakta olduğunu görmüştür. Ona duyduğu saygıdan ötürü bir köşeye çekilerek namazını bitirmesini beklemiş ve sonra yine son derece edepli davranarak tam önüne geçmiş ve selam verdikten sonra Ben seni seviyorum diye sevgisini arz etmiştir. Hz. Muaz’ın Allah için mi seviyorsun? diye tekrar tekrar sorması, sevgideki kalitenin ne olması gerektiğini gözler önüne sermektedir. Ebu İdris’teki sevgisinin, beklenen kaliteye sahip olduğunu tesbit edince de, ona büyük müjdeyi vermiştir. Allah için beslenen sevginin karşılığı, Allah tarafından sevilmektir. Bu sonucu, Hz. Peygamber, açıklamakta olduğumuz hadis-i kudsi ile bildirmiştir. Demektir ki Allah rızasına yönelik her duygu ve yapılan her iş, Allah’ın sevgisini kazanmakla sonuçlanmaktadır. Bu büyük bir mutluluktur. O halde müminler, sevgilerinde ve işlerinde Allah için olma özelliğini yakalamaya bakmalıdırlar.