Bağ bozumu adeta festivaldi

 Akören Tarihi’ni kaleme alan Araştırmacı Yazar Muzaffer Tulukcu, Akören için önemli bir yere sahip olan bağ bozumu geleneğini Ahmet Aziz Gök’le birlikte anlattı.

1-31

FOTO ALTI: Bağ bekçisi Mustafa Dereli, torunları Mehmet ve Fuat Mermer ile.

AKÖREN’DE BAĞ BOZUMU GELENEĞİ

Dünya kültürünün her ne kadar çok renkli ve farklı özellikleri olsa da her kültürde var olan ve birbirine çok benzeyen ortak değerler de söz konusudur. Örneğin tüm milletler için buğday bereketin, var olmanın ve inancın bir sembolü olmuş ve buğday tüm kültürlerde saygın bir yere sahip olmuştur. Aynı şekilde üzüm de hemen hemen tüm mitolojilerde güzelliğin, bereketin, sağlığın ve aşkın sembolü olarak büyük bir saygı görmüştür.  Oldukça zengin bir içeriğe sahip olan Türk kültüründe de üzüm toplumun üzerinde hassasiyetle durduğu kültürel ögelerden biri olmuştur. Öyle ki adına türküler yakılmış, bağ bozumları büyük bir şenliğe dönüşmüş, üzüm 1500’e (bin beş yüz) yakın çeşidi ile bazı bölgelerin iftihar vesilesi olmuştur. Her yörenin kendine özgü kokusu, tadı, rengi ve lezzetiyle üzüm Anadolu’muzun binlerce yıllık tarihinin her döneminde var olagelmiştir. Bu coğrafyanın en köklü kültür havzalarından biri olan Akören için de üzüm hususi bir değere sahiptir. Üzümün toplandığı bağ bozumu günleri ise adeta bir festival, bir düğün havasında yaşanmış; halk hafızasında hala tazeliğini koruyan derin izler bırakmıştır. Peki üzüme, bağ bozumuna verilen bu kıymetin sebebi ne idi ve bağ bozumu şenliklerinde neler yaşanıyordu? Şimdi gelin bu soruların ayrıntılarına bakalım:

2-34

FOTO ALTI: Karabayır Ailesi bir mevsimin zahmeti sonrası köpüklü pekmez ile.

Öncelikle Anadolu’nun asırlardır üzümün en bereketli coğrafyalarından biri olduğunu ve burada her dönemde üzüm hasadının coşkuyla yapıldığını bir kez daha belirtelim. Bununla beraber rivayet odur ki Teodor Herzl öncülüğünde kurulan Siyonist Teşkilat, II. Abdülhamit’ten Kudüs’ten toprak vermesi karşılığında Osmanlı borçlarının ödenmesi yanında 3-4 yerde şeker pancarından üretim yapan şeker fabrikası kurulması teklifinde bulunur. O zamana kadar şeker genellikle şeker kamışından üretildiği için Sultan II. Abdülhamit, şeker pancarının araştırılmasını ister. Kendisine sunulan raporda şeker pancarından elde edilen şekerin insan sağlığı için ciddi riskler oluşturabileceğini görünce Anadolu’da yaygın olan üzüm üretiminin desteklenmesini, üzümden elde edilen pekmez başta olmak üzere peksimet gibi ürünlerin şeker ihtiyacını karşılamak üzere kullanılmasını ferman buyurur. Bu ferman üzerine insanları bağcılığa teşvik etmek ve üzüm hasadını bir şölene dönüştürmek gayesiyle “bağ bozumu şenlikleri” düzenlenir. Daha doğrusu bağ bozumları bayram-şenlik havasında yapılır. Yani bağ bozumu şenlikleri bir nevi stratejik bir tavra dönüşmüştür. Zaten var olan bir gelenek milli bir nitelik kazanmış, daha coşkulu, daha heyecanlı kutlanır olmuş.

3-32

FOTO ALTI: Mehmet Karakaya pekmez nöbetinde.

Şimdi gelelim Akören özelinde bağ bozumlarının nasıl yaşandığına… Evvela tellal tarafından-ki son dönemlerin en meşhur tellalı Buyruk’tur bu- “Duyduk duymadık dimeyin haaa, falanca gün bağlar bozulacaktır. Bağı olanların bu tarihte bağını bozması…” denilerek bağ bozumunu tarihi ilan edilir. Bu duyuru aynı zamanda halkın birinci gündem maddesini de belirlemiş olur. Artık o saatten sonra meclislerin, ev oturmalarının, köy odalarında yapılan sohbetlerin, cami önlerinde yapılan yarenliklerin birinci mevzusu bağ bozumudur. Hemen hummalı bir hazırlık başlar. Köfünler (küfeler) sağlam mı, seleler sepetler tamam mı, pekmez leğeni kalaylansın mı, pekmez küpleri yeterli mi, bağ bozumuna kimler gelecek… ardı arkası kesilmeyen sorular ve hazırlıklarla her gün bu heyecan zinde tutulur. Akören’in üç bağ yeri vardır ve bunlar rast gele değil ilanda belirtildiği sıra ile bozulur. Genellikle önce Tülce Bağı, sonra Gedikardı Bağı ve en son Alaşana (ya da Alaşağna) bağı.

4-31

FOTO ALTI: Pekmez şırası çıkarmak için üzüm depen İsmail Hakkı Karaaslan (ÇATAL).

Bağ bozumuna sair zamanlarda tarlaya çalışmaya gider gibi gidilmez. Bilhassa genç kızlar ve genç erkekler en güzel elbiselerini adeta bayramlıklarını giyerek giderler. Çünkü o gün herhangi bir iş günü değil, eğlenme ve belki de gönlünün muradını bulma günüdür. Babalar bugünün unutulmaz bir gün olması için her türlü fedakarlığa hazırdır. Bu nedenle aile fertlerine cömert ikramlar hazırlanır. Taze bir kuzu budu ya da kaburgası alınarak bağda pişirilecek pilavın lezzetine lezzet katılır.  Delikanlılar ellerinde av tüfekleriyle bir yandan türküler söylerken bir yandan uzun zamandır girilmeyen bağların içinde bıldırcın avlamaktadır. Şen kahkahalar taze üzüm kokularına karışarak yaşamın güzelliğini iliklerimize kadar hissettirmektedir. Tabi eğlencenin olmazsa olmazı müzik (yani türkü) dillerden ve kulaklardan hiç eksik olmaz.

5-24

FOTO ALTI: Şimdilerde Ali Aşık gibi birçok Akörenli artık evinin bahçesinde yetiştirdiği üzüm ile pekmez kaynatıyor.

Gün boyu süren ve heyecanı hiç eksilmeyen bu şölen küfelerin (Akören tabiriyle köfünlerin) at arabalarına yüklenmesi ile devam eder. Sıra artık yaklaşık 4 aydır bu bağlara gece gündüz göz kulak olan, cergesini evi belleyen bekçilerin hakkını vermeye gelmiştir. (Cerge: Tarlaya kurulan etrafı ağaç dallarıyla ve yapraklarla kapatılan çadır) Bu konuda da Türk insanının yüksek seciyesine şahit oluruz. Çünkü her bağ sahibinden ürettiği nispette hak (ücret) talep edilir ve böylece kimseye zulmedilemez. Ayrıca bekçi ücreti belirlenirken küfelerin , sele-sepetlerin büyüklüğü, toplanan üzümün miktarı üzerinden ince espriler yapılır; bağ bozmanın neşesine neşe katılırdı. Ama sonuçta çıkan rakam ne olursa olsun taraflar helalleşir, ağız tadının üzümde değil helal lokmada olduğu unutulmazdı.

6-27

FOTO ALTI: 1970 Bağ bozumu Civilinin Osman Çevik ve Mustafa Pancar yakınlarıyla.

Eylül sonlarına doğru üç gün boyunca devam eden bağ bozumu günlerinde Akören tam anlamıyla bir masal havasına bürünürdü. İşini erken bitirenler komşularına, akrabalarına yardıma gider; imecenin en güzel örnekleri sergilenirdi. “Maşallah, bereketli olsun, Allah yedirmek nasip etsin” duaları dillerden eksik olmaz, Yaratan’ın rızası mutlaka gözetilerek fakir fukaranın da payı unutulmazdı. Hele sabah güneşin ilk ışıkları ile bağ bozmaya gidenlerin tozlu yollardaki görüntüsü uzaktan bakanlar için tarifi mümkün olmayan bir güzellik olurdu. O yolda arkadaşlığı, komşuluğu, duayı, bereketi, neşeyi ve yaşamın tüm renklerini görebilirdiniz.

7-26

FOTO ALTI: Gürcünün Eyüp (Gürcin) avanesiyle Alaşana Bağları’nda.

Bağ bozumundan sonra sıra pekmez yapımına gelmiştir. Çünkü gerek tek başına gerekse bir tatlandırıcı olarak pekmez Akörenlinin vazgeçemeyeceği bir tat ve enerji kaynağıdır. Bunun için önce büyük hatıllarda (havuzlarda) üzün depilirdi. Üzüm depme; üzümün çuvallara konularak tüm suyunun çıkıncaya kadar çizmelerle ezilmesi anlamına gelir. Bu yöntemle elde edilen şıra büyük bakır leğenlerde kaynatılarak pekmez elde edilirdi. Ancak kaynatma esnasında pekmezin çökertilmesi için özel bir toprak eklenirdi ki sanırım işin püf noktası da bu idi. Tabi bu işler de büyük bir neşe ile yapılır, hem mideler hem gönüller doyardı.

8-23

FOTO ALTI: Bağ bozumları delikanlısız olmazdı. Mustafa Akceylan, Sami Esgil, Talip Tulukcu, Celal Çelebi, Ahmet Yalçın, Osman Akceylan, H. İbrahim Eren.

Pekmezin kaynatıldığı ocakta bol miktarda köz oluşur, bu durum insanlara közde patates, kömbe, mısır, patlıcan yapma imkanı sunardı. Közde yapılan her ne ise ev ahalisi başına toplanır, doyumsuz sohbetler eşliğinde nefisler bayram ederdi. Pekmezin olmazsa olmaz şartlarından biri de tüm komşulara ikram edilmesi idi. Ayrıca kaynatılırken oluşan köpüğün lezzeti iştahları kabartır, o köpükten yiyebilmek bir ayrıcalık olurdu. Kaynatılıp dinlendirilen ve yemeye hazır hale getirilen pekmezler büyük pekmez küplerine konur, hatta bazılarının ağızları sıkı sıkıya kapatılıp çamurla sıvanır, böylece taze kalmaları sağlanırdı.

9-23

FOTO ALTI: Akörenli gençler bağbozumunda. Ayaktakiler: Ramazan Muştu, Hüseyin Ali Yoncalık, Ali Osman Tokmak, Mustafa Muştu. Oturanlar: Orhan Görmez, Hüseyin Çamlı.

O eski bağlarımız atasözünde olduğu gibi bakmadığımız, yaşatamadığımız için şimdi maalesef dağ oldu. Dolaysıyla bağ bozumu şenlikleri ve heyecanı da tarihe karıştı. Son zamanlarda tekrar bağ yapma yönündeki teşebbüsleri umutla takip ediyoruz. Geçmiş sadece hatıralarda yaşatılarak değil, geleceğe nakledilerek ihya edilir.  O yüzden bize düşen görev mazinin unutamadığımız ve değerli bulduğumuz güzellikleriyle gençlerimizi buluşturmak olmalıdır. Gerek bağ sayısının arıtılması gerek var olan bağlarda bağ bozumu şenliklerinin yapılması Akören insanının, kültür adamlarının ve kurumlarının öncelikli hedeflerinden biri olmalıdır.

10-22

FOTO ALTI: Güz oldu mu Akören’de pekmez leğenleri altında ateş.

Not: Bu yazının hazırlanmasında daha önce yazmış olduğu yazılarla bize ışık tutan muhterem hocamız Ali İhsan Sezgin’e teşekkürü borç biliriz.

11-24

FOTO ALTI: Kamil Çamlı Ailesi Tülce Bağları’nda.

12-25

FOTO ALTI: Bıyıklı Ailesi Gedikardı Bağları’nda.

13-18

FOTO ALTI: Ahmet Öztokmak elinde kabak pekmezin şırasına bakıyor.

14-24

FOTO ALTI: Hatıbın Ahmet Özdil torunları ile bağ bozumuna hazır.

15-13

FOTO ALTI: Kurban ailesi pekmezleri kaynatmış.

Nissan Çelik’te mayıs kampanyası! Nissan Çelik’te mayıs kampanyası!

16-9

MUZAFFER TULUKCU - Aziz Gök