Bisiklet sürmeyi çok seven Furkan Çamur, Yalova’dan Konya’ya kadar pedalladı. 6 gün süren seyahatte Çamur önemli bir deneyim kazandığını anlattı.Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden geçen yıl mezun olan 27 yaşındaki Furkan Çamur, uzun yıllardır bisiklet kullanıcı. Üniversite okuduğu yıllarda, Konya’nın Türkiye’nin en büyük bisiklet yoluna sahip olmasını da fırsat bilen Çamur, üniversiteye bisikletle gidiyor, gezilerini pedallayarak gerçekleştiriyordu. Kendini “Özgür ruha sahibim” diyerek tanımlayan Çamur, daha önce birçok kez otostop yoluyla şehirlerarası gezilere çıkmıştı. Bisiklet sevdasından asla vazgeçmeyen Çamur, üniversiteyi bitirdikten sonra yeni bir deneyim yaşamaya karar verdi. Yalova’dan bindiği bisikletiyle Konya’ya kadar gelmeye karar veren Çamur, 6 günde tamamladığı yaklaşık 530 kilometrelik yolculuğunda kazandığı tecrübenin tarifsiz olduğunu belirtiyor.

GEZMEYİ ÇOK SEVİYOR

2019 yılında gazetecilikten mezun olduktan sonra kendi alanında iş bulamayınca kitap sektörüne adım attığını belirten Furkan Çamur, yaklaşık 1 yıldır bu alanda çalıştığını söyledi. Gezmeyi çok sevdiğini, yolculuğun her türlüsünün ilgisini çektiğini dile getiren Çamur, “Gezmek benim küçüklükten beri hayalim. En sevdiğim hayvanlardan biri kuş mesela. Çünkü kuşların o özgürlüğünü, uçuşunu seviyorum. Ben de Konya’da okurken geziyordum fırsat buldukça. Otostopla gezdim, trenle gezdim. Bunu yanısıra Konya’dayken bisikletle geziler yaptım. Bisiklet yolları bakımından Konya’nın Türkiye’nin en iyisi olması, bu anlamda bana rahatlık sağladı. Bisiklet kullanmayı zaten seviyorum” dedi.

HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ

Çalıştığı dönemde oldukça yoğun olduğunu, gezmeyi çok sevmesine rağmen fırsat bulamadığını belirten Çamur, bundan dolayı yaşadığı sıkıntıya değindi. Koronavirüs süreciyle birlikte okulların kapanmasıyla biranda boşlukta kaldığını belirten Çamur, şunları anlattı, “Benim bisikletle pedallama hayalim vardı. Planım aslında Çanakkale üzerinden İzmir’e gitmekti ancak benim en iyi bildiğim rota burası olduğu için Konya’ya gelmeye karar verdim. Bir de Konya’ya aidiyet hissediyorum çünkü 4 yılım burada geçti, en iyi bildiğim coğrafyalardan birisi. Yola çıkacağımı söylediğimde ailem, çevremdeki insanlar havanın sıcak olduğunu, bisikletle zor olacağını, yapamayacağımı söylüyorlardı. Nerede konaklayacağım, ne yapacağım konusunda insanların tereddütleri vardı ama benim hiç tereddüdüm olmadı. İçten içe bazen sorguladığım oldu ya yapamazsam diye. Ancak her şeye rağmen Yalova’dan başlayarak yola koyuldum.”

ŞEHİRLERARASI İLK DENEYİM

Bisikletle daha önce şehir içerisinde 100-120 kilometre yol yaptığını ancak şehirlerarası ilk defa bisiklet yolculuğu gerçekleştirdiğini vurgulayan Çamur, “Bisikletim zaten en çok kilometreyi de Konya’da yaptı. Çünkü okula bisikletle gidiyordum. Çarşıda işim olduğu zaman Bosna’dan Zafer’e bisikletle gidiyordum.

Bisikleti seviyorum. Hatta Türkiye’yi bisikletle gezmek gibi bir hayalim var. Ancak şuanda ona hazır değilim. Hem psikolojik hem ekonomik hem vakit olarak hazır değilim. Bir de aileyi ikna etmek gerekiyor. Ama şuanda bu 6 günlük seyahat bana yetti. En azından kendimle yüzleşmiş oldum” ifadelerini kullandı.

İYİKİ BU YOLA ÇIKTIM

Yola çıktıktan sonra yaşadığı duyguları anlatan Çamur, şunları aktardı, “İlk gün vapurdan çıktıktan sonra meyve ağaçlarının arasında yola devam ederken iyi ki bu yola çıktım dedim. Çünkü İstanbul’da binaların arasında yaşayınca bu görüntü beni çok sevindirdi. Ama 40 kilometre sonra öğle sıcağında rampalar başlayınca kendimi sorgulamaya başladım. Suyum da bitmişti ve “Eyvah ya su bulamazsam” gibi düşüncelere kapılmaya başlamıştım. Ama tam daraldığım anlarda bir kolaylık çıktı karşıma. İnsanlar zaten bisikletle görünce yardımcı oluyorlar. O şekilde İnegöl’e kadar gittim. Bir AVM’nin bahçesinde çadır kurdum.”

BENZİNLİKLER MODERN KERVANSARAYLAR

Yolculuk esnasında insanların verdiği tepkiyi paylaşan Çamur, şunları söyledi, “İnsanların tepkileri enteresan oluyor. Yolda pedallarken bazı arabalar korna çalarak “seni destekliyoruz” mesajı veriyorlar. Yolda görmediğim kadar çoban gördüm, hepsine selam verdim. Kamp alanlarında çadırda kaldım orada çeşitli insanlarla karşılaştım. Mesela Eskişehir Çifteler’de iki gece kamp yaptım burada Anadolu Üniversitesi’nden bir akademisyen hoca benim bisikletimi, kamp tüpümü filan görünce yanıma geldi. Ben de zaten insanlarla muhabbet etmeyi sevince masama davet ettim. Yaptığım geziyi anlattım. Onun da hayaliymiş. Bu konuları konuşurken samimiyet ortaya çıkınca farklı muhabbetler de başladı. Psikolojiden, hayatta kendin olabilmekten filan muhabbetler açıldı. Böylece daha anlamlı oldu gezim. Sonraki akşam da bir abla-kardeş bisikletimi görünce geldiler, beni takdir ettiler. Onlar da gezginmiş. Tabi zorluklar da yaşadım. Turumun ikinci gününün sabahında lastiğimin dış kısmını yarıldığını gördüm. İnegöl’deydim. Ya lastikçi bulamazsam diye endişe ettim ama internetten araştırdım ve lastikçi buldum. Gittim lastiği aldım ve bisikleti tamir ettim. Sonra 2 kez iç lastiğim patladı. İkincisinde Ilgın’daydım. Güneşin ortasında kaldım. Benzinliğe doğru yürüdüm. Oradaki arkadaş beni, yüklü görünce yardımcı oldular bana. Ben tekeri sökmüştüm ama oradaki abiler “bırak halledersin soframıza buyur” dediler. Bana sofralarını açtılar. Yolda bu duygularla karşılaşınca, bizim coğrafyamız, bizim ülkemiz, bizim insanımız yolda kalmışa yardımcı oluyor diye düşünüyorsun. Bunu herkes biliyor ama yoldayken bununla karşılaşmak daha farklı oluyor. Aidiyetini de geliştiriyor. Oradaki insanlarla diyaloglar kurdum. Ben şehirlerarası benzinlikleri modern kervansaraylara benzetiyorum. Çünkü insanlar daha önce kervansaraylarda konaklayıp, ihtiyaçlarını giderirlermiş. Şimdi de benzinliklerde yapıyoruz bunu.”

ZORDA KALINCA YARDIM UZANIYOR

“Yola çıkarken ben yola hep iyi niyetle çıkıyorum. Kötü hiçbir şeyi aklıma getirmiyorum” diyen Çamur, yaptığı yolculuklarda kötü olaylarla karşılaşmadığını söyledi. Bu nedenle yolculuk yaparken korkmadığını vurgulayan Çamur, “Yola çıkınca yol insanın motivasyonunu, özgüvenini artırıyor. İnsanlara güvenebileceğin payı da artırıyor. Yolda zorda kalınca mutlaka bir el uzanıyor. Suyum bittiği an suyla karşılaştım, acıktığım zaman yemekle karşılaştım. Ben mesela hep duş almak derdim ama ilk defa Mezit Deresi’nin suyuyla çorba yaptım, Mezit Deresi’nin suyuyla çamaşırlarımı yıkadım ve Mezit Deresi’nin suyuyla yıkandım. Benim için muazzam bir tecrübeydi. Köyde yaşayan bir insan için bunlar normal olabilir ama bunu tecrübe etmemiş biri için bunlar çok güzel şeyler” diye konuştu.

BAZEN KENDİ YAPTI, BAZEN HAZIR YEDİ

Yolculuk sırasında harcadığı para ve nasıl beslendiği konusunda bilgiler veren Çamur, “Tura çıkmadan önce eksiklerim vardı, lastikler, bisiklet bagajı, kamp tüpü gibi. Onlara 45-500 TL kadar para gitti. Yolda da bazen kendim yemek yaptım bazen bir yerlerde hazır yedim. Ortalama yemeğe de günlük 30-40 TL civarında harcadım. Bir kere dış lastiğe para verdim. Onun dışında benim yakıtım yiyeceğim, konaklamaya da para vermiyorum çadır kuruyorum. O şekilde. Evden çıkarken annem kendi yaptığı tarhanadan verdi ve sabah akşam midemi korusun diye ondan yapıp içiyordum. Gün içerisinde yumurta yaptığım oldu, hazır makarnalardan yaptım, salata malzemelerini yapıp üzerine ton balığı döktüm. Genelde bu tarz kolay yemekler yaptım. Ben 2-3 aydır hiçbir şekilde ekmek, çikolata, abur cubur yemedim. Ama bu tura çıkınca enerji almak için ekmek de yedim, çikolata da yedim” bilgilerini paylaştı.

TURU BARIŞA, AŞKA VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE ADADI

Yolculuk boyunca kendini sorguladığını dile getiren Çamur, konuyla ilgili şunları söyledi, “Yolda kendimi arıyordum. Yoldayken zaten öğrenme çabası içine giriyorum. Kendimi yolda daha iyi tanıyorum. Yolda giderken bu turu bitirdiğimde şuna adayım, toplumdaki bir aksaklığa dikkat çekmek için buna adayım gibi düşüncelere kapıldım. Sonra barış, sevgi, aşk olmazsa hayatın bir anlamı yok diye düşündüm. Aşk hem ilahi olabilir hem de eşine, çocuğuna, çevrendekilere olabilir. Bu nedenle ben de bu turu barışa, aşka ve basın özgürlüğüne adadım.”

BİSİKLET HİSSETTİRİYOR

Yaptığı bisiklet yolculuğunun otostop yoluyla yaptığı diğer yolculuklardan çok daha farklı olduğunu anlatan Çamur, yaşadığı duyguları şöyle paylaştı, “Bisikletin diğer turlardan en büyük farkı rüzgarı hissedebiliyorsun. Canlılarla daha iyi elektrik alıyorsun. Vücudun çalışıyor, spor yapmış oluyorsun. Ekonomik olarak yakıta para vermiyorsun, doğaya zarar vermiyorsun. Şehirlerde insanlar bisiklete daha çok değer verirse hem trafik azalır hem insanlar hareket eder hastalıklar azalır hatta ben şunu diyorum: Bisiklet oyuncak değildir bisiklet ciddiye alınması gereken bir ulaşım aracıdır. Konya’da bisiklet ciddiye alınıyor, 80 yaşındaki bir amca bisikletle camiye gidebiliyor. Ama ben İstanbul’da şunu duydum: sen çocuk musun da bisiklete biniyorsun diyorlar. Yani bir çocukluk aracı olarak görünüyor ama bisiklet ciddi bir ulaşım aracıdır.”

KERVAN YOLDA DÜZÜLÜR

Bu tür yolculuklar yapmak isteyip de sürekli erteleyenlere “yola çıkın” tavsiyesinde bulunan Çamur, “Yolda olan insanlar bazen olumsuz şeylerle de karşılaşabiliyor. Kötü bir şekilde korna çalan insanlar oluyor, otostop çekerken hareket çeken insanlar oluyor. O insanlar bana zarar vermiyor. İnsan karakterini yolda belli eder. Yolda kalmış insanların motivasyonunu düşürecek şeyler yerine daha barışçıl ve kardeşçe yaklaşabilirler. Bu tarz yolculuk hayal eden insanlara: “düşünmekle kalmayın harekete geçin” tavsiyesinde bulunuyorum. “Kervan yolda düzülür” diye bir atasözü var. Ben yola çıkmadan önce çok eksiğim vardı ama yolda tamamladım. Yola çıktıktan sonra bir şekilde devamı geliyor. O yüzden bu tür bir yolculuk yapmak isteyenler yola çıkabilir. Bisikletle insanlar evden işe daha çok gidebilirler” değerlendirmesinde bulundu.

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim