Terörün ve teröristin dini imanı yok...

Bunu bir kez daha anladık acı tecrübelerle. Ne Ramazan biliyorlar, ne bayram... Ne mübarek gün biliyorlar, ne hayırlı gece...

Hiç ummadığımız bir anda, hiç beklemediğimiz bir şekilde terör olayı ile karşı karşıya kalabiliyoruz. 

Aslında bekliyoruz. Yani her bir terör olayı ile karşı karşıya kalınabileceğini biliyoruz. Ancak bunun yerini ve zamanını tam olarak kestiremiyoruz. 

İşte İstanbul Atatürk Havalimanı...

İftarın hemen ardından hain eller vicdansız bombanın pimini çekti... İstanbul kana bulandı. 30'un üstünde insan oracıkta feci şekilde can verirken, çok sayıda yaralı da hastanelerde tedavi altına alındı. 

Türkiye'nin gündemine her seferinde aynı bombayı düşürebilenleri Allah kahhar ismi hürmetine kahretsin. Yer ile yeksan etsin...

Bakın bir anda nasıl da değişiverdi gündemimiz. Ramazan ayının içerisindeydik. Ramazan'ın güzelliklerinden dem vuruyorduk. 

Ramazan ayı hürmetine birazcık kendimizi manevi olarak doyuracaktık. Ama olmuyor işte. Bize rahat, bize iyilik ve güzellikler fazla görülüyor. Biz hep şehit düşelim, biz hep ölelim, biz hep kanayalım, biz hep ağlayalım...

Neyi merak ediyorum biliyor musunuz?

Aynı havaalanına girmek için x-ray cihazından geçerken, çantamın içinde bulunan küçücük çakıyı bile görüp içeriye almayan güvenlik görevlileri, koca koca silahları, bombaları havaalanına nasıl sokabiliyor?

En emin olduğumuzu düşündüğümüz yerlerden vuruyorlar bizi. Yapan kadar, yapılmasında en küçük bir ihmali olan da sorumludur.

Her terör olayında aynı hikaye... Olayın faillerinin kim olduğu araştırılıyor. Sonrasında bu failler bulunuyor. 

Eee, bulunuyor da ne oluyor?

İşte efendim falanca tarihte, filanca yerde yapılan bombalı saldırıyı düzenleyen terör örgütünün felanca örgüt olduğu, teröristin de falanca ülkenin vatandaşı filanca olduğu öğrenildi...

Öğrenildi de ne oldu? Ne yaptınız öğrendikten sonra?

Aynı hikayeyi şimdi yeniden yazıyoruz. DAEŞ şüphesi varmış. Ulan ne şüphesi, teröristin hepsi birbirinin aynısı işte. Önlemeye yönelik ne yapıyorsun arkadaş bana bunu anlat. Ben bu ülkenin sıradan bir vatandaşı olarak bunu sorgulama hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. 

Yine bu ülkenin sıradan bir vatandaşı olarak güvenliğimin en üst seviyede sağlanması gerektiğine inanıyorum. Önlemini alacaksın, gerekirse o beni öldürmeden, sen onu öldüreceksin. 

Ölecekler... Evet evet bu insanların ölmesi gerekiyor. 

Teröriste aynı acıyı yaşatmak gerekiyor. Mesela gözünün önünde en sevdiği arkadaşı ya da küçük kardeşi hain bir kurşunla ölüversin. Ne olacakmış, hep ben mi öleceğim. O da ölsün ki, ölümün ne olduğunu anlasın...

Bunlar hep çözüm sürecindeki çözülmenin sonucu aslında ya, neyse...