Ülkemizde hakemliğe olan ilgi son zamanlarda baya artış göstermekte. Türkiye Futbol Federasyonu üzerinden yapılan genel başvurulardan hakem alımı düşünülmeyen illerde bile kurslar açılmaya başlandı. Bununla birlikte hakemlik için yapılan sınavlar ise eskiye nazaran daha fazla önem arz eden bir hal almış durumda. Ancak ülkemizde 2000 yılından sonraki dönemde sadece belli yıllarda genç ve gelecek vadeden hakemlerin özveriyle Süper Lig kadrosuna dâhil edildiklerini gözlemliyoruz. 2000 yılından itibaren baz aldığımız süreçte dört dönem Merkez Hakem Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Bülent Yavuz, 2006 yılından itibaren ise 1,5 yıl görev yapma şansı bulan Mustafa Çulcu genç ve dinamik hakemlerin kazandırılması noktasında büyük işler başarmıştı. Bakıldığı zaman bu dönemler zarfında Süper Lig'e kazandırılan hakemler hâlihazırda bu ligin bütün yükünü çekmeye devam ediyorlar.
Yeni dönemle birlikte baktığımız zaman hakemlere olan saygınlık fazlasıyla yitirilmiş durumda. Vaziyet o kadar kötü ki artık itimat noktasında kimse kendini kanıtlayamaz oldu. Video hakem uygulamasının son zamanlarda fazlasıyla konuşulması da hakemlerin şapkalarını önüne koyup düşünmesinde baya etkin olacağa benziyor. Son birkaç dönemdir kurulun başkanlığını yapan Yusuf Namoğlu bu işte başarılı olamadığını bizlere kanıtlasa da kendine daha konduramamış durumda. Namoğlu'na yakın dönemde başkanlık yapanlarında zararlarını toplarsak 2007-2008 yılından sonra Merkez Hakem Kurulu pek dikiş tutturamamış gözüküyor. Fazla uzaklara gitmeden Namoğlu'nun ligimize kazandırdığı hakemleri görmek imkânsız. Kazandırmadığı gibi kaybettirdikleri de aşikâr. Kulüplerin artık sabır noktasından uzak olduğu, taraftarların ise her hafta hakemlerle uğraştığı ortamda başkanın çıkıp ''başarılıyız'' demesi ise gülünç bir durum olarak tarihte ki yerini çoktan aldı. Tüm bu talihsiz açıklamalara yakın zamanda ''Allah nazarlardan saklasın, son iki haftadır maçları hakemler çok iyi yönetiyorlar'' diyerek yenisini ekleyen Yusuf Namoğlu, ne kadar daha bu görevi sürdürecek orası da ayrı bir konu.
Oluşan bu süreçte kim ne yapar, başkan ne zaman koltuk sevdasından vazgeçer bilinmez ama alt liglerde kendini kanıtlamış ama vizyon eksikliği bulunan Merkez Hakem Kurulunun yanlış işlerine takılan birçok hakem mevcut. Yeni mevzuatlarla birlikte işleri daha da zorlaşan hakemlerin birde bu anlamsız durdurulmalara takılmaları gerçekten gelecek için pek ümit verecek gibi değil. Merkez Hakem Kurulunun İl Hakem Kurulları ile arasında ki gereksiz uzaklık genç hakemlerin üst seviyelere tırmanmasını da fazlaca engellemiş durumda. Adeta bayramdan bayrama yapılan görüşmelerde durumlarını anlatacak bir lobi oluşmaması bu tablonun böyle olmasında büyük bir etken. Tepe ile kopukluk içerisinde olan İl Hakem Kurulları da kafasına göre at oynatmaya kalkınca işler daha fazla şekilde sarpa saran bir vaziyet alıyor. Gelinen bu noktada eski hakemlerden Muhittin Boşat'ın sunmuş olduğu bir tezine fazlasıyla katılıyorum. Bölgesel Hakem Klasmanının kesinlikle kaldırılması gerekmektedir. Bununla birlikte başarılı olan il hakemleri bölgesel amatör lig maçlarında düdük çalmalı ve özgüven noktasında aşama kaydeden hakemlerin yükseltilmesi biraz daha hızlı olmalı. Yine TFF 1. Lig hakem klasmanı da kaldırılarak Süper Lig hakem kadrosu ile birleştirilmeli ikinci ve üçüncü ligde görev yapan başarılı hakemlerin üst klasman kadrolarına katılımlarının önü fazlasıyla açılmalıdır.
Son zamanlarda yaşanan olaylar, hakemlerin bu dibe vuruşunu izlemek her ne kadar şiddetle eleştirsek de bizleri de üzüyor. Neticede hem takımlar bazında hem de hakemler bazında ortada ciddi emekler var. Eğer ki Merkez Hakem Kurulu tarafınca reform sayılacak kararlar alınmaz ise halen ligimizde görev yapan hakemler aşağıdan gelecek olan yeni hakemlerin varlığını hissetmeyerek ''nasıl olsa hata da yapsam bana maç kesin gelir'' gözüyle vasat yönetimlere imza atmaya devam eder. Eleştirilerin odağı olan sayın başkan bu konuda gerekli adımları atar ise gelecek nesiller için güzel bir işe imza atarak en azından kötü gidişatın sorumlusu kimliğini bizlere unutturmuş olur. Netice olarak Türk hakemliğine çok önemli katkı sağlayacak bu reformlar, ileriye yönelik ligimize ve hakemlerimize fazlasıyla değer katar. Çekişmenin olduğu yerde herkes en iyisini yapmak için fazlasıyla gayret gösterirse illa ki ortada kazananlar olacaktır.