“TUMANINI” TOPLAMAKTAN ACİZ!!!!

7 Haziran seçimlerinden önce “sevgi pıtırcığı”, “sevgi kelebeği” olan Demirtaş ve Yüksekdağ seçimlerde estirdikleri sevgi(?) muhabbetinin etkisi ile toplumun tuzu kuru, orasını burasını açarak gündeme gelen sanat adına sanatsızlıkla yani et ticareti yaparak para kazananların, kısaca adına sosyete de denilen(ne demekse) bir grubunda desteği ile seçim barajını da yıkarak parlamentoya giren HDP'liler gerçek yüzlerini göstermeye başladılar. Aldıkları emanet oylarla havaya giren HDP, kıytırık örgütün kancıklıkları sonucunda yaptıkları terör eylemlerinin neticesinde Türkiye Cumhuriyetine diz çöktürdüklerini zannetmişlerdi.

Zannettiler ki!!

- Birkaç eylemle, işledikleri birkaç cinayetle “biz Türkiye Cumhuriyetini teslim alırız”.

-Bölgenin en güçlü ordusuna ve istikrar adasına sahip olan Türkiye Cumhuriyetini müttefikleri bile kıçı kırık örgütün peşine takılıp terk edeceklerdi.

DAEŞ'le işbirliği içindeki PKK ve PYD moral bulmuş, Türkiye Cumhuriyetine ayar çekmeye kalkışmışlardı.

Son olarak çözüm sürecinin bittiğini savaşın başladığını ilan ettiler.

Hatta o kadar ileri gittiler ki “biz size baraj yapmayın, karakol yapmayın dedik siz nasıl bizim talimatımıza uymazsınız artık o barajlar, karakollar savaşçılarımızın, bomba tehdit alanına girmiştir” diye fütursuzca meydan okudular.

Çözüm süreci kurallarına zaten hiç uymadılar. İş makinelerini yakmaya, yol kesmeye, pasaport kontrolü yapmaya, yollara mayın döşemeye, devlet memurlarını kaçırmaya karakollarımızı taciz etmeye devam ettiler. İstanbul'un göbeğinde cenaze merasimine silahlı yüzleri poşulu üniformalı militanlarla gösteri yapmaya kalkıştılar. Daha da cesaretlendiler, Türkiye cumhuriyetinin cumhurbaşkanını silahlı kuvvetlerin başkomutanını  “sana rağmen biz bu devleti kuracağız ve seni o sınırların içine gömeceğiz” diye de tehdit ettiler.

Kısaca BÖLÜCÜ ÖRGÜT, 2015 yılının ilk 7 ayında jandarma mücavir alanında 832 terör eylemi yaptı.  Son bir hafta içerisinde 31 aracı yakan, aralarında korucuların da bulunduğu 5 kişiyi kaçıran ve 5 aracı da gasp eden PKK terör örgütü mensupları, 14 ayrı yerde ise yatırım alanlarında çalışan işçileri tehdit ederek işyerlerini terk etmeye zorladılar.

 

Tıkanan çözüm sürecinin devamı için PKK'nın silah bırakmasını şart koşan hükümete "Silahları bırakma konusunda çağrı yapacak Öcalan'dır. Öcalan da İmralı'da hazır bekliyor" karşılığını veren HDP Eş Genel Başkanına “sen kim oluyorsun! Senin sahibinde biziz!” hatırlatması yaparak KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat "Silahları bırakma konusunda çağrı yapacak Öcalan'dır" diyen Demirtaş'ı isim vermeden eleştirdi: "HDP'den bazı kişilerin AKP'nin bu oyununa gelerek silah bıraktırma adresi olarak Önder Apo'yu göstermeleri büyük bir yanlıştır. Bu, AKP'ye, "Önder Apo'ya baskı uygula" demekle eşdeğer bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım ne niyetle yapılırsa yapılsın son derece apolitik, yanlış bir yaklaşımdır ve asla kabul edilemez." diye ayar çekiyor.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ceylanpınar'da 2 polisin şehit edilmesine ilişkin şunları söylüyor; "Ceylanpınar'da katledilen polisler, ezilen halkın, emekçilerin çocuklarıdır. Ben onlara da Allah'tan rahmet diliyorum, ailesinin acılarını paylaşıyorum."

"Kan kanla temizlenmez"diyen Demirtaş "ülkenin her bir yurttaşı koltuklarımızdan bin kat daha değerlidir." Diyor.

Hangi ezilen halkın yanında yer alıyorsunuz?

Türkiye Cumhuriyeti Güney Doğuya 350 milyar dolarlık yatırım yapıyor. Siz baraj yapımını, okul, hastane, yol, havaalanı yapımlarını engellemek için elinizden geleni yapıyorsunuz. İş makinelerini yakıp müteahhitlerini tehdit ediyorsunuz. Oraya yapılan her yatırım bölge insanının hayat standardını yükseltmiyor mu?

Siz hangi ezilen halktan bahsediyorsunuz?

Elektrik su parasını ödemeyen, kaçakçılık yapan ve sizin örgütünüze militanlık yapan haklatan mı?

 Yoksa devletine bağlı ancak sizin silah tehdidi ile bastırmaya susturmaya çalıştığınız namuslu vatansever halktan mı?

Devletin yasakladığı ne varsa aksini yapacaksınız, devlete 35 yılda 1 trilyon dolar zarar vereceksiniz, bölgenin kalkınmasını engelleyeceksiniz, bölücülük yapıp ülkeyi bölmeye kalkışacaksınız, devletin adalet ilkesini kötüye kullanıp hukuksuz biçimde örgütlenip yuvalanacaksınız, Türkiye'yi uluslar arası platformlarda şikayet edip suçlayacaksınız, sonrasında devlet gücünü gösterdiğinde de  “ama biz ezildik” edebiyatı yapacaksınız. Bu sefer kimse yemedi değimli?

Aslında bu yatırımları önleyerek siz Kürt halkını ezmiyor musunuz? Çünkü siz o bölge insanının kalkınmasını istemiyorsunuz!

Şayet bölge halkı kalkınırsa sizin foyanız ortaya çıkacak örgütünüze taraftar bulamayacaksınız. Dağda kandırdığınız zavallı Kürt gençleri sizin yaşam standardınızı bir bilse, siz hala o koltuklarda bulunabilecek misiniz?

Karayılan'ın, Kalkan'ın, Bayık'ın İsviçre bankalarında ne kadar parası var biliyor musunuz?

Kendilerini yönetici ilan eden bu insanlar acaba yılın kaç ayını Londra'da, Belçika'da, Paris'te geçirmektedir?

Dağdaki Kürt kızı da halkıma hizmet edeceğim diye kelle koltukta yarı aç yarı tok, tecavüz korkusu ile yaşam savaşı vermektedir. Bu operasyonun bir başka hedefi de dağdaki kandırılmış masumların kurtarılması ve bu yönetici kadrosunun gizli yanlarını açığa çıkarmak olacaktır.

Gazetecilerin Figen Yüksekdağ'a, Şanlıurfa Ceylanpınar'da dün 2 polis memurunun şehit edildiği saldırıyla ilgili sorusuna Yüksekdağ "O saldırıları ve cinayetlerin doğru olmadığını, doğru bulmadığımızı ifade ettik. Her şeyden önce hiçbir sorunun ölümle çözülmemesi gerektiğini belirttik” diyeceksin, ardından da o iki polis memurunu da, Diyarbakır'da şehit edilen askerimizin de katili olduğunu üstlenen PKK'ya terörist örgüt diyemediğin gibi onun uzantısı olan "Biz sırtımızı Rojava'ya, Kobani'ye, IŞİD vahşetine karşı direnen halklara, insanlık mücadelesi yürüten YPG-YPJ'ye dayıyoruz." Diyorsun!

Bu gücü ve cesareti nereden alıyorsun? Kendini hala öğrencilik yıllarındaki gibi Marksist-Leninist örgütün eylemcisi mi sanıyorsun?

Batıda siyaset yaparken “biz ayrı, PKK ayrı” diyorsunuz ama doğuya gittiğiniz zamanda PKK'nın neferi olduğunu açıklamaktan da çekinmiyorsunuz.

 

 HDP Eş Genel Başkanı, TBMM üyesi Figen Yüksekdağ gibi davranmayıp,  YPG'nin 19 Temmuz 2012'de Kobani'deki kontrolü ele geçirmesinin 3'üncü yıldönümü nedeniyle Şanlıurfa'nın Suruç İlçesi'nde düzenlenen kutlamalara katılıp. Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen kutlamalarda sahnenin ön bölümüne '19 Temmuz Rojava Devrimini Selamlıyoruz' arka bölümüne ise 'Önder Apo'nun özgürlüğü bütün halkların özgürlüğüdür', 'Güneşin ve ateşin çocuklarına bin selam olsun', 'İmralı kayalarından atılan tohum Kobani'de filizleniyor', 'Benim bildiğim PKK yenilmezdir' yazılı pankart ve dövizler önünde militanlık yapıyorsunuz.

Kutlamalara; HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna, HDP Şanlıurfa milletvekilleri Dilek Öcalan ve Ziya Çalışkan ile çok sayıda partili katılımını da sağlıyorsunuz!

 

Halkımız karanlıkların içerisinde yaşam savaşı veriyor, elektrik yok diye tepiniyorsunuz, Şırnak'ta bölgeye elektrik ileten Cizre - Silopi hattındaki 40'nolu elektrik direği önceki gün yakıyorsunuz.

 Şırnak'ın Silopi İlçesi'nde PKK terör örgütü de 15 işçiyi kaçırıyorsunuz!

Kendinizi o kadar güçlü gördünüz ki! Murat Karayılan;  “ Eğer gerillanın bu IŞİD denilen çete yapısına karşı onun anladığı dilden, gerekli performansla cevap vermemiş olsaydı, belki şimdi IŞİD tüm bu Güney Kürdistan'ı, Rojava Kürdistanı'nı işgal edip artık Türkiye'yi tehdit eder hale gelirdi. O zaman IŞİD'in lideri, halifesi, Erdoğan'ın da kendine itaat etmesini isterdi.” diyecek kadar TRAJİ KOMİK HALE DÜŞTÜNÜZ! “TUMANINI” TOPLAMAKTAN ACİZ ÖRGÜT, ŞİMDİ SİZİ KİM KURTARACAK!

Artık sevgi pıtırcığınız da sevgi kelebeğinizde işe yaramıyor. Sizin ne kadar ikiyüzlü politikacılar olduğunuzu, hem Türkiye hem de dünya gördü.

ABD'nin AB'nin NATO'nun, bin yıllık devlet geleneği olan Osmanlı ve Selçuklu devlet terbiyesi almış, diplomatik nezaket kurallarını bilen bir Türkiye'yi bırakıp ta kanla beslenen hiçbir adap edep bilmeyen kıytırık örgütünüzün peşine takılacağını umacak kadarda siyaset cahili olduğunuzu görmüş olduk.

 Demirtaş'ın “ Askeri saldırılar ve bombalamalar, siyasal gözaltı operasyonları ve baskılar bir an önce durdurulmalıdır. Konuşarak ve müzakere ile çözülemeyecek hiçbir sorunumuz yoktur.” demesi inandırıcı gelmemektedir.

Size onca çağrıyı alaycı üsluplarla geri çevirme nezaketsizliğini göstermemiş olsaydınız bugünkü durum yaşanmamış olacaktı.

Bu hareket aslında sizi de PKK boyunduruğundan kurtarıp daha aklıselim hareket etmenizi sağlayacak bir gelişme olarak değerlendirip sevinebilirsiniz de. Tabi istiyorsanız!

Artık Türkiye gücünü gösterdi bölgede ne DAEŞ, ne PKK, ne PYD, ne HPG, ne KCK ve ne kadar terörist örgüt varsa hepsinin kökü kazınacak. Bölgeye barış ve kardeşlik, huzur tesis edilecek. Artık enerjimizi ruhlarını ve kafalarını satmış bu insanlarla uğraşmak yerine tüm Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının yaşam standartlarının yükselmesine harcayacaktır.