Konjonktür kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde şöyle ifade ediliyor: 'Bir ülkenin ekonomik hayatının yükselme ve alçalma yönünde gösterdiği inişli çıkışlı, dalgalı hareketlerinin bütünü.' Daha çok ülke ekonomisi ile ilgili olarak, yarı dairesel bir hareket etrafında ülke üretim ölçeğinde yaşanan yükselme ve alçalmaların olması haline deniliyor.

Mahfi Eğilmez'e göre; “Tipik bir konjonktür dönemi 4 aşamadan oluşuyor: Çıkış, tepe, iniş, dip. Bunların her biri de duruma göre farklı görünümler alabiliyor. Örneğin dip noktası, eksiye geçmiş yani ekonomide küçülme yaşanmış ve o durumda en az iki çeyrek kalmışsa buna resesyon deniyor. Eğer ekonomideki küçülme hali birkaç yıl devam eden bir duruma dönüşmüş ve bu diğer ekonomik büyüklükleri de benzer olumsuzlukta etkilemişse buna depresyon deniyor. Ekonomik konjonktürün çıkış aşaması çok güçlü olmuş ve uzunca bir süre devam etmişse buna genişleme deniyor. Düşüş aşaması sert bir düşüş olarak ortaya çıkmışsa buna da çöküş deniyor.” 

Yukarıda anlatılmaya çalışılan konu, konjonktür kavramının ilk hali ve en çok kullanılan hali olmasına karşın, günümüzde yaşanan ise daha çok ekonomi dışındaki disiplinlerde görülüyor. Bunlar arasında önce siyasi, ardından sosyal hatta kültürel konjonktürlerin bile yaşanmaya başlanması şaşırtıcı değil. Siyasi olarak her geçen gün yeni politik çalkantılar yaşanmakta (orta doğu ülkelerinde yaşanan durumlar, AB ülkeleri ile Türkiye'nin yaşadıkları, ABD ile Rusya'nın yaşadıkları vb bunlar sadece bir kaçı) ve bu ayarsız devinim pek çok alanı etkilemektedir. Sosyal olarak yaşanan konjonktür ise siyaset ve ekonomiden çokça etkilenmekte ve sosyal bir varlık olan insanı derinden etkilemektedir. Kültürel konjonktür ise sosyal yaşamdan ilham almakta ve sosyal oluşumların etkisinden kurtulamamaktadır. 

Buradan hareketle ekonomik konjonktürü, alınan ekonomik kararlardan başka siyasi, sosyal ve kültürel boyutlarını (sebep- sonuçlarına bakılmaksızın) görmezden gelerek okumak çözüm için kısır veya güdük kalmaktadır. 

Sosyal konjonktür meselesi ise kendi başına ele alınmak durumunda olan önemli bir mevzudur. Bünyesinde, insan objesi altında insanı etkileyen; din, inanç, aile, göç, kriz, terör, savaş, doğal felaketler, politika, teknoloji, sosyal medya, yaşam, yaşamı belirleyen etmenler, kır-kent hayatı gibi pek çok unsuru barındıran sosyal konjonktürel hareketler, peşi sıra cereyan eden, tetiklenen meselelerin öncül aktörleri olabilir. Dolayısıyla konjonktürel bir hareketin çıkış noktasını belirleyen faktörler sanıldığının aksine ekonomik değil sosyal bir olay olabilir. Tabi ki bu durumda çözümün, ekonomik boyutları taşıması ölçüsünde sosyal bir boyut taşıması da beklenmelidir. Çözümün, meselenin sonucuna entegre edilmesi bir noktada hataların telafisi için mümkün olmayabilir. Bu durumda, çözüm için atılması gerekli adımların, sınırlarını genişleterek kapsam alanını genişletmek, olaya farklı bir bakış açısı kazandıracağından, meselenin çözümü için olumlu katkı sağlayabilecektir. 

Bu çözümleme konjonktür dalgasının dip seviyesinden çıkış için uyarlanabilir. Kaldı ki konjonktür evresinin daralma evresindeyken alınabilecek önlemler daha önemlidir. Konjonktürün canlanma ve zirve seviyelerinde ise sosyal gelişim için yeni yaşam alanları belirlenmeli ve oyunun kuralları daha anlamlı hale getirilmelidir. 

Sosyal konjonktür oyunu için tespit ve çözümler konjonktür evresinin algılanışı ile diğer konjonktürel alanların sorgulanması neticesinde mümkün olacaktır, ya insanın kendi konjonktürel çizgisi!

 

 

Y. Doç. Dr. Bülent Darıcı

[email protected]