Çok mu zor? Çok zor olmamakla beraber göründüğü kadar da basit değil ve biz gençler olarak ülkemizin ekonomik gelişmelerinin yanında daha eğitimli, sağlıklı, sosyal ve kültürel açılardan gelişmesini istiyoruz. Sanırım çok şey istemedik çünkü sadece ekonomik gelişim tek başına yeterli olmayacaktır dolayısıyla sadece ekonomik gelişimi göz önüne alarak ülkenin gelişiminden söz edilmesi neredeyse imkânsızdır. Sağlıklı bir toplum yoksa zaten sağlıklı bir ekonomiden söz etmek çok da manidar olmaz, çünkü ekonomi insanlar için vardır insanlarda toplumları oluşturur. 

Kendi toplumumuzu ele alacak olursak bizim toplumumuzda bizler çalışmayı, iş başarabilmeyi girişimlerde bulunmayı çok severiz ve genel olarak hayatımızı sürekli işlerimiz üzerine yaşarız. Her zaman yetiştirmemiz gereken işler vardır sonuç olarak çok da kendimize zaman ayırdığımız aslında söylenemez. İşlerimizle mücadele ederken sağlığımızı göz önünde bulundurmalı ve yediklerimize dikkat etmeli ve mümkün olduğunca spor yaparak sağlığımızı korumalıyız. Ortalama yaşlar 44 olan 176 kişi üzerinde yapılan araştırmada üçte birinden fazlasında, gerilimli yaşamın neden olduğu üç grup hastalığa, kalp hastalığına, sindirim sistemi ülserine ve yüksek tansiyona rastlandığı ortaya çıkmıştır. 

Sonuç olarak düşündüğümüzde bu veriler gerçekten ürkütücüdür. Bu yaş grubu örneğinde insanlar daha 44 yaşındayken hastalıklarla boğuşmaya başlıyorlar ve hayatları boyunca kazanmış oldukları servetlerini de tekrar sağlıklarını kazanmak için harcıyorlar. İnsan sağlığını kaybettikten sonra tüm dünyayı ele geçirse ne fark eder?

Sağlığımıza dikkat etmekle beraber hayatımızda kendimiz içinde zaman harcamamız ve sosyal ve kültürel faaliyetlere katılarak stresten uzaklaşmamızda aynı şekilde sağlığımıza katkıda bulunacaktır hem de bizleri rahatlatacağı gibi daha etkili çalışmamıza katkı sağlayacaktır. 

Amerika'da kaldığım sıralarda en çok dikkatimi çeken insanların sürekli parklarda koşuyor ya da yürüyüşler yapıyor olmasıydı. Onlarda bizler gibi sürekli yoğun çalışan insanlar ve fazlasıyla işleri var. Örnek olarak memurlar işyerine giderken yanlarına eşofmanlarını ve ayakkabılarını alıyorlar, bir saatlik öğle arasında en yakın parka gidip yürüyüş yapıp koşmak için. Her zaman vaktimizin olmadığı gibi bahanelerimiz olmuştur fakat sanırım istesek zaman da buluruz gibi! 

Çinli ozan Kuan TZU'nun deyimiyle;

Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek,

Ağaç dik on yıl sonrası ise tasarladığın,

Ama yüz yıl sonrası ise düşündüğün, halkı eğit.

Bir kez ürün verir ekersen tohum,

Bir kez ağaç dikersen on kez ürün verir

Yüz kez olur bu ürün eğitirsen halkı.

Balık verirsen bir kez doyurursun halkı, 

Öğretirsen balık tutmasını hep doyar karnı.

Bu haftaki yazımı her zaman desteklerinden dolayı çok kıymetli hocam Haşim KARABİLGİN 'e ithaf ediyorum!