Sadelik, birçoğumuzun zaman sınırlılığı arasında farkında ol(a)madığı hatta unuttuğu bir kavramdır. Hepimizin, farklı öncelikleri bulunmaktadır. Bu öncelikler, hayatı sadeleştirmek bir yana daha da karmaşıklaştırmaktadır. Sadelik konusu denilince hemen akla gelen kavramlar arasında; insan, çevre ve ekonomi'yi sayabiliriz.

İnsan açısından olayı değerlendirdiğimizde, şunları söyleyebiliriz: Elektronik ve dijital aletlerin çokluğu karmaşanın başında gelmektedir. Sorumluluklarımızın fazlalığı sadelik karşıtlığını beraberinde getirmektedir. İçinde yaşadığımız dünya hayatı, gerekli gereksiz tüm kirliliği duyularımız aracılığı ile bizlere taşımaktadır. Bu durum kişi zindesizliği ve beyin şişmanlığını tetiklemektedir.

İnsan duyarlılığının etkisi düşünüldüğünde, aşırı beyin şişmanlığı, kişi, aile, toplum ve dünya için kötü yaşam koşullarının oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Oluşan bu kötü yaşam koşulları arasında; tüketim kirliliği, acelecilik kirliliği, sorumsuzluk kirliliği, boşa zaman harcama kirliliği, duyarsızlık kirliliği, kimlik kirliliği, bencillik kirliliği, doyumsuzluk kirliliği gibi türler bireyler için sayılabilir.

Çevre açısından değerlendirme yaptığımızda; hava kirliliği, su kirliliği, şehir kirliliği, gürültü kirliliği, görüntü kirliliği, yanlış yapılaşma kirliliği (silüet anlamında), otomasyon kirliliği, dijital kirlilik vb. olarak sayılabilir. Doğanın tahribatı doğanın sadeliğine yapılmış acı bir müdahaledir.

Farkında olunmadan gündelik koşuşturmalar arasında sıkışan birey için adeta sade yaşam ihtiyacı, billboardlarda aranan bir durum haline dönüşmüştür.

İster istemez yaşamın vazgeçilmez yansımalarından birisi olan ekonomi ise sadelik anlayışının uğrak yeri olmaktan oldukça uzak görünmektedir. Nicel sunulan yığınla veri, somut dünyanın sanal yansıması olarak kendisini kabul ettirme gayreti içerisinde olsa bile, gerçeğin bunun tamamen aksi yönde olması sahteliğini gözlerden uzak tutamamaktadır. Bugün artık sade bir yaşam ihtiyacı gibi sade bir ekonomi ihtiyacı da kendisini göstermektedir. Açıklanan ve takibi zorunlu veriler, beklenti hesapları, belirsizlikler, uyumayan finans piyasaları, artan ve üslenilmek zorunda olunan riskler ve reel korkular. Rakamların, gözü doyurma çabası içindeki davranışı, gerçekte solunan havanın kalitesinin göstergesi olmaktan hala çok uzaktır. Acaba hız ve acelecilik tekrardan hızın sonu mu olacak?

Yenidünya sistemi, sadelik kavramını hatırlayamamaktadır. Yenidünya sisteminin hız, acelecilik, bencillik ve başarı odaklı karmaşık yapısı, sınır tanımaz bir biçimde tüm insanlığı kapsamı içine almıştır. Ekonomik yaşam da bunun bir parçasıdır. Bu sistem içinde duygular veri içerisinde değerlendirilmekte ve nicel ifadeler olarak yorumlanmaktadır. Devamlı yapılan ölçme, karşılaştırma ve yorumlama zorunluluğu sadelik kavramını rafa kaldırmış görünmektedir.

Ancak sadelik insan ve yaşam için, sorumluluk çevre ve bizler için, değerler ekonomi için önemini asla yitirmemektedir. 

 

 

Y. Doç. Dr. Bülent Darıcı

[email protected]