Duvarlar üstümüze üstümüze gelmesin, dostum. Biz duvarların üstüne gidelim. Bir tefekkür, balyoz olup indirsin sıkıntı duvarlarımızı. Bir fikir ki gelsin, bulsun bizi; taş üstünde taş bırakmayalım. Düşünelim, düşünmekten yılmayalım. Tefekkür eden zihnin duvarlarına korkusuzca yaslanalım. 

Yanımıza kalan, yakamıza takılan, nefesimizi parçalayan; can sıkıntısı olmasın, dostum. Şükür kalsın yanımıza. Hatırla; baharlarımız oldu bizim, güneş çok kez içimize doğdu. Öyleyse, bir yıldız çiçeği takalım yakamıza. Varsın, yapraklarını döksün ağaçlar; içimizde biriktirdiğimiz güneş nefes olsun yolumuza. Satmayalım dostum, kırmayalım. Bize lutfedilen onca baharı, dökülen birkaç yaprağa satmayalım; nefesi kırmayalım. 

Canhıraşlığımız, tıraş ediyor yürüyeceğimiz yolları, dostum. Can sıkıntısından kendimizi attığımız o sokaklar, bazılarımıza bir bir çıkmaz oluyor. Can çok değerli, kuru ve kurgu sıkıntılar ona yakışmıyor. Dayanalım dostum, "göğsümüzün daraldığını bilen" Rabb'e dayanalım. Şu devâsâ refahı unutup ufak ve uyduruk bahanelere teslim olmayalım. 

Bir anahtar var, dostum. Her güzel davranışın kapısında buluruz onu. Bir refik var, dostum. Rıfkımıza yoldaş ederiz onu. Bir nokta var, dostum. Dertlerin cümlesine koyarız onu. Bak, bir dost daha var dostluğumuza: "sabır" dostum! 

"Güzel sabır, musibete uğrayanın başkalarından ayırt edilememesi hâlidir. Kalbin acıması, gözlerden yaşların akması, musibet sahibini sabredenlerin sınıfından çıkarmaz." diyen İmâm Gazâlî Hazretleri'nden öğrenelim sabrı. Elbet; kâlbimiz acısın, hatta aksın gözyaşımız. Sabrımız güzel olsun ki biz güzel olalım, dostum. Öyle sabredelim ki musibet, nimet olsun bize. Sonsuz nimeti ağırlamaktayken kapımıza uğrayan bir musibet, konukseverliğimizi almasın bizden. Başkalaşıp ihanet edenlerden olmayalım. Nimeti de, musibeti de incitmeyelim; dostum. 

"Gerçekten biz onu sabırlı bulduk. O ne güzel bir kuldu. Yönü hep Allah'a dönüktü." ayetiyle övülen Hz. Eyyüb (a.s.), örnektir bize, dostum. 
Bir zindanı duvarlar değil de sabır ve teslimiyet kuşatırsa; onun artık zindan olmaktan çıkıp bir medrese olacağını, nice gönüllerin feth olunacağını Hz. Yusuf (a.s.) öğretir bize, dostum. 
Biliyorum; özledik, dostum. Kavuşmayı, selamlaşmayı, konuşmayı, paylaşmayı, çok şeyi özledik. Şifa için ayrı kaldık; bak, birbirimize şifa yaratılmışız meğer, artık anladık. Bırakıp da sabrın elini, kederde kaybolmayalım, dostum. 

Şimdi bırakalım tatil planları yapanları, AVM önünde sıraya takılanları; dostum. Görelim, unutmayalım; emek verenleri, sıhhatin ve düzenin peşinden gidenleri, maske izlerini yüzlerinde bir gurur nişanı gibi taşıyıp sabırla direnenleri. Bir de dua edelim, dostum. Musibeti bizden daha ağır olanlara, ağırlığı sırtında sabırla taşıyanlara yardım ve zafer isteyelim. 

Sabrı güzel, kendi güzel dostum; bize sabretmeyi ihsan eden Rabb'imizden işte büyük müjde: 
"Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!"