"Üstünlük" nâralarında alçakça kaybolanlar,
Renge kapılıp ahengi unutanlar,
Kararmış kalplerle "beyaz"ı oynayanlar,
Irka tapıp insanlık hırkasını çıkaranlar,
Müsvette şahsiyetlerle cinsiyet kavgasına karışanlar,
Gücü takvâda değil, cinsiyette arayanlar,
Aşağılığın kompleksinde fazladan mesai yapıp,
Aşağılığın ta kendisine terfi eden zavallılar,
Hiç mi okyanus görmediniz?
Ay'ın ihtişamına hiç mi rast gelmediniz?
Güneş doğarken neredeydiniz?
Bir çiçek açarken,
Bir kedi yavrusu koşarken,
Bir yaprak dalından düşerken,
Hangi dalgınlık savurdu sizi?
Pencereleriniz, gökyüzüne hiç mi açılmadı?
Bir bülbülün ötüşünü,
Bir çocuğun gülüşünü,
Bir karıncanın yuvasına yürüyüşünü,
Görmezden, duymazdan mı geldiniz?
Yazık size,
Titrememiş yüreğiniz.
İrkilmemiş zihniniz.
Dolmamış gözleriniz.
Diken diken olmamış tüyleriniz.
Dilinizden dökülenlere,
Kulak verdiklerinize,
Eyvah ki ne eyvah!
Hâşâ,
Kimin dergâhında kimedir kastınız?
Korkaklık kokuyor, iğrenç iddialarınız. 
Acziyet sokağında ipsizsiniz, sapsızsınız.
Kibriniz, kolları savruk bir palto olmuş sırtınıza. 
Belinizde; alçakça, kuru sıkı bir tabanca.
Hadsiz,
Çelimsiz,
Pervâsız,
Umarsız,
Ağır, 
Adımlarınız.
Zihninizin boşluğunda,
Topuk seslerinin yankısıyla avunuyorsunuz.
Büyüklüğe yürüyoruz sanarken,
Küçüklüğe sürünüyorsunuz.
Ağzınızda; gevşek bir racon,
Kesip kesip atıyorsunuz.
Doğruluk, çökmüş yalanın dibine.
Aldanışı 
Kana kana,
Çalkalamadan,
Yutuyorsunuz.
Akıl mafyasısınız,
Ferâseti rehin alıp
Şerefi alnından vuruyorsunuz.
Çağ atlıyoruz sanarken,
Derince çukurlara,
Dipsiz kuyulara,
Düşüyorsunuz.
Kabadayılığınızın medeniyetinde,
Özgürlük kavgalarınızın esaretinde,
At gözlüklerinizin arkasından,
Hangi dünyadan, hangi görüşten bahsediyorsunuz?
İzm'leriniz,
Dernekleriniz,
Eylemleriniz, 
Söylemleriniz,
Zihinlerinizde zelzeleler üretirken;
Savaş açtığınız hakikâtler,
Lâyetezelzeldir,
Anlamıyorsunuz!