Ligin ikinci yarısına oldukça zor sayılabilecek bir deplasman ile başladık. Kendi sahasında henüz yenilgiyi tatmamış ve şampiyonluk adaylarının baş belası olan Akhisar Belediye karşısında ekibimizin ortaya koyacağı futbolu hepimiz çok merak ediyorduk. İlk yarının son maçında aldığımız farklı mağlubiyet ve Türkiye kupası maçlarında gösterdiğimiz vasat futbol bu zorlu deplasman öncesinde bizi endişelendiriyordu.

Her ne kadar endişelensek de Akhisar'ın oyun anlayışı tam bizim istediğimiz rakip türünden. İleriye atılan uzun topları Rodallega ile buluşturma ve kontra atakla ileri çıkma anlayışından başka  planı olmayan bir takım. Bu taktik rakibin üzerine yüklenen takımlar karşısında etkili olabilir ama bizim gibi iyi kapanıp alan daraltan takımlara karşı pek tutmaz. 

Nitekim de öyle oldu. Akhisar'a boş alan bırakmadık. Zaten rakibin üzerine giden bir anlayışımız olmadığı için kontra atak yeme ihtimalimizde çok azdı. Bu seneki en büyük ilacımız duran top sayesinde ve kaleci Lukac'ında hatasıyla öne geçtik. Hemen ardından yeni transferimiz Skubic'in yaptığı harika asist ve Rangelov'un ayağından gelen gol Akhisar'ın fişini çekmeye yetti.

Esen sert rüzgârın azizliği sayesinde rakibimizin bulduğu birkaç pozisyonda ise kalecimiz Serkan oldukça başarılıydı. Özellikle Rodallega'nın biri serbest vuruştan olmak üzere kalemize gönderdiği iki şut Serkan'a takıldı. Aldığımız galibiyette önemli pay kalecimiz Serkan'ın. 

İkinci yarıda ise yine rakibe  oynama imkânı vermeyen takımımız doksan dakikayı tamamlayarak üç puanı cebine koydu.

Meha'nın eksikliği göze çarpıyor. Ayrıca bazı oyuncuların da kulağının çekilmesi lazım. Formayı kapmak artık o kadar kolay değil. Yetersiz olan ama basında şişirilip şampiyonluk adayı takımlara yakıştırılan oyuncularımız var. Bu oyuncularımızın kalitesini ve hangi ligin ve takımın kalitesinde olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Çalış arkadaşım  çalış. Bu takımda ve bu ligde kalmak istiyorsan daha çok çalış. 

Karşılaşma ile ilgili akıllarda kalan iki husus var. Birincisi oldukça sert esen bir rüzgâr. Rüzgâr o kadar şiddetliydi ki Akhisar kalecisi Lukac'ın kullandığı aut atışında top havada belli bir süre asılı kaldıktan sonra tekrar ceza alanına geldi.  Takım arkadaşları kafa pasıyla topu  Lukac'a kazandırdı. Akıllarda kalan ikinci husus  ise Güray'a verilmeyen kırmızı kart. Holmen'in midesine indirdiği sert yumruğun karşılığında kartın rengi sarı değil kırmızı olmalıydı.

Skubic demişken yeni transferimize parantez açmadan geçmeyelim. Ayağına çok hâkim. Sağ kanadı çok verimli kullandı. Zaten yaptığı asist klasının bir ürünü. Görünen o ki takımımıza büyük katkı sağlayacak. Skubic'in bir diğer özelliği ise taç atışlarındaki başarısı. Birçok futbolsever taç atışlarını önemsemese de bana göre göz ardı edilmemesi gereken bir durum. Bir takım elindeki topu rakibe verir mi? Biz veriyoruz. Elimizdeki topu taç atışlarıyla rakibe veriyoruz. Bu konudaki sıkıntımız Skubic sayesinde son bulacak gibi duruyor.

EKSİK VAR

Her ne kadar ikinci yarıya güzel bir başlangıç yapsak ta takımımızdaki eksiklikler gözümüze çarpıyor. Bunları tekrar tekrar söylememize gerek yok. Konyaspor'umuzu takip eden herkes hangi bölgelere futbolcu alınması gerektiğini çok iyi biliyor.

İstenen transferler gerçekleşirse lig tarihimizin rekorunu kırarak sezonu tamamlarız. Şu an itibariyle ligin en rahat takımlarından birisiyiz. Ligdeki bu rahat konumumuz bizi Türkiye kupasına daha fazla önem vermemizi sağlamalı. Avrupa'ya giden en kısa yol. Bu fırsat değerlendirilirse seneye Konyaspor'u Avrupa arenasında seyredebiliriz.

Olumsuz hava koşullarına rağmen esen sert rüzgârı fırtınaya çevirip, üç puanı alıp Konya'ya dönen takımımızı tebrik ediyorum. Haftaya iç sahada Kayserispor ile karşılaşacağız. Rakibimiz formda ve çıkışta. Alacağımız galibiyet bizi zirveye yakın bölgede tutmaya devam edecek.

Bu zorlu mücadelede oyuncularımıza sonsuz başarılar diliyorum. Her zaman ve daima KONYASPOR.