'Ülkede darbe girişimi olmuş, hainler dört bir yanımızı sarmış, senin bahsettiğin konuya bak' demeyeceğinizden adım gibi emin olduğum bir meseleye dikkat çekmek istiyorum bugün. 

Konya, düzenli, tertipli bir şehir. 

Şehir kelimesinin içini doldurabilecek her ne varsa o yapılmaya çalışılıyor. Şehri artık estetik açıdan da bir tık üste taşımak için belediyeler farklı alanlarda eşine az rastlanan faaliyetlerde bulunuyor. 

Baharda lale açan Konya, yaz mevsiminde farklı çiçeklerin de açması ile rengarenk bir hal alıyor. 

İlçe belediyeleri yaptıkları temalı parklarla hem ilçeye hem de şehre değer katmayı, Konya'nın farkını ortaya koymayı hedefliyor. 

Her geçen gün asfalt kalitesi daha da artıyor. Ufak tefek pürüzler, asfaltlanmayan sokaklar, iş makinelerinin bozduğu caddeler olsa da bu sorunların zaman içerisinde giderileceğine inanıyoruz. 

Şimdilerde Aksaray Yolu üzerinde bulunan Organize Sanayi Bölgesi girişinde Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan köprülü kavşak çalışması yapılıyor. Şehre hem trafik probleminin çözümü hem de estetik bir bakış açısı adına değer katacak.

Açık söylemek gerekirse trafik yoğunluğunun en üst seviyelerde olduğu şehir merkezinde mi çözüme yönelik bir şeyler yapılmalı, yoksa Aksaray Yolu üzerinde sadece organize sanayi bölgelerinin bulunduğu alana girişte mi yapılmalıydı diye soracak olsam kendime; kesinlikle şehir merkezi derdim. 

Neyse geçtik orayı...

Asıl konuya gelelim...

Yazının başında işaret ettiğim mevzu...

Şehri yönetenlerin iyi niyetlerle güzel işlere imza attıklarından söz ettik. Sıra gelsin yapılması istenenlere, yapılmayanlara veya yapılamayanlara...

Malumunuz olduğu üzere uzunca bir süredir Allah rahmetini esirgiyor üzerimizden. Yanlış hatırlamıyorsam en son Mayıs ayında yağmur düşmüştü çorak topraklarımıza.

Yaklaşık 4 aydır yağmur yağmayan Konya, iyice kirlendi. 

Rögar kapaklarının bulunduğu yerden geçerken insanlar ellerinden gelse nefes almayacaklar. Ağız burun tıkayarak geçiyoruz buralardan. 

Lağımlar tüten bu iğrenç koku, insanın burnunun direğini sızlatıyor. 

Önceden derdik ki, Meram taraflarında yaşayanlar Karatay'da ikamet edenlere göre daha şanslı. Selçuklu ise orta halli. Bazen kokar, bazen kokmaz. 

Ama artık öyle bir durum kalmadı. Şehrin tamamında özellikle düz olan yerleşim yerlerinde insanın nefesini kesen bir koku var. 

Hele hafiften bir de rüzgar esti mi evyah eyvah...

Yaz mevsiminin sonuna geldik. Artık Eylül ayının başındayız. Ağustosun yarısı yaz yarısı kış demiş ya büyükler, Ağustos'u da bitirdik şükür. 

Bu acı koku yüzünden kış mevsiminin bir an önce gelmesini istiyorum. 

Evde cam pencere açamaz olduk. 

İş yerinde kapının önüne çıkıp bir soluklanalım desek, soluk alamaz olduk. 

Akşam bir yere gidip otursak, kapalı alanlara kaçar olduk. 

E haliyle bu durumdan da şikayetçiyiz şehrimizin ileri gelenleri...

Bu seneyi de atlattık diyelim hadi de, yok mu bu rögar kapaklarından gelen kokunun bir çaresi?

Ne diyorsunuz, “Konya düz bir yapıya sahip. Yağmur yağmadığı zaman atıklar kanallarda damışıp kalıyor. Bu kokular bundan ötürü geliyor. Hepsi Konya'nın düz olmasından, eğimin az olmasından kaynaklanıyor” mu diyorsunuz?

Demeyin demeyin... Bu dediklerinize katılmakla birlikte bir hal çaresinin de olacağına inanıyorum.